Kürt sorununun çözümü: Merhamet

7 Temmuz 2008 17:55 tsi
"Çanakkale Savaşı'nda Kürt Civanlar" kitabının yazarı Emine Uçak Erdoğan, Abant Platformu'nun Kürt sorunu konulu toplantısını değerlendirdi. Erdoğan, Kemal Sayar'ın çözüm önerilerinin üzerinde duruyor: Merhamet ve birbirimizin omzunda ağlayacağı "bu

Emine Uçak Erdoğan/10yazar.com

Abant'ta 'buluşma odası'

“Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” çağrısıyla Abant’ta gelen farklı görüş ve kesimden yaklaşık 150  kişi için Abant Toplantıları’nın 17. si bir tür ‘buluşma odası’ oldu. Kürt sorununun travmalarla nesillere aktarıldığını anlatan Kemal Sayar’ın çözüm için sunduğu Türklerin ve Kürtlerin birbirlerinin omzunda ağlayabileceği ‘buluşma odaları’ önerisi; Abant toplantısıyla hayat buldu bir bakıma. Çünkü Abant’ın serin atmosferinde buluşan taraflar; bilmedikleri veya üstünde düşünmedikleri yeni bir söz duymadılar… Ama bir arada olmanın, birbirinin acısıyla dertlenip, birbirinin güldüğüne gülmenin hissettirdiği umut ve güçle ayrıldılar ‘buluşma odasından’
 
Abant’ta 4-5 Temmuz tarihleri arasında yapılan Kürt Sorunu gündemli toplantı, birkaç yönüyle ilklerin yaşanmasına sebep oldu.
Türkiye’de ilk kez Kürt sorunu konusunda birbirinden farklı görüşte bu kadar insan bir araya gelmiş oldu. Toplantının bana göre en önemli tarafı buydu.
Toplantıya katılan hem Kürtler hem de Türkler arasında her görüşten, düşünceden insana rastlamak mümkündü. Organizasyon ekibi bu yönüyle kutlanmaya değer bir katılım profili belirlemişti. Ama Cafer Solgun ve Mesut Yeğen’in davet edilmeyişinin büyük eksiklik olduğunu da belirteyim.
 
DTPliler çağrıldıkları halde bu toplantıya katılmayarak; çözümden, barıştan yana olmadıklarını bir anlamda kanıtladılar bana göre. Çünkü ‘evcil ön yargı ve öfkelerini’ bir süreliğine erteleyip; diyalog için bir araya gelmiş bunca insan içinde yerlerini almış olmaları gerekirdi.
 
Toplantının bana göre ikinci bir önemli yönü; Kemal Sayar’ın sunduğu “Biz ve Onlar (Kürt sorununda psikolojik dinamikler)” başlıklı tebliğ idi. Çünkü gerek Abant’ta yapılan bu toplantıda gerekse Kürt Sorunu’nun tartışıldığı her yerde sorunun ekonomik ve siyasi boyutları sıkça irdelenir ama insani tarafı göz ardı edilir. Oysa Güneydoğuda yaşayanlar ve orada ön yargısız bir şekilde bulunanlar, ekonomik sıkıntıların sorunun başlangıcı değil sonucu olduğunu bilir. Kürt sorununu anlamanın en kolay yolu olayın insani boyutunu ve vehametini görmekle olur. İşte Kemal Sayar tebliğinde sorunun psikolojik yönüyle ilgili çok önemli tahlillerde bulunarak, çözümün ‘merhamet’ten geçtiğini anlattı. Merhametin insanı acı çekene götüreceğini belirten Sayar, “Bu ülkede binlerce buluşma odası kurmamız gerek, Izdırap çekenin ızdırabını bunu o güne kadar hiç görmemiş, duymamış insanlara anlatacağı odalar. Hatta acı çeken ile acı çekenin buluşturulacağı odalar. Herkes yüreğinin nasıl yandığını, bir evden, bir okuldan, bir oğuldan ayrılmanın acısını karşısındakine yürek dağlayan kelimelerle anlatmalı. Belki sessizlikle belki çığlıkla. Belki yürekten dökülen yaşlarla. “ diye konuştu.
 
Başta toplantının bir tür buluşma odası işlevini gördüğünü yazdım. Hakkari’de avukatlık Rojbin Tugan’ın anlattıklarının yakıcılığı buluşma odasındaki herkesin yüreğini yaktı. Zaten toplantıya damgasını vuran iki kişiden biriydi Rojbin… Birçok kişi tarafından ‘acı siyaseti yapmakla’ suçlansa da, Rojbin bana göre, o toplantıyı hem kendisi hem de katılan herkes için‘buluşma odası’na dönüştürdü. Güneydoğudaki acıyı ve yakıcılığı Abant’ın serin iklimine taşıyarak, hem kendisi hem de oradaki herkes için ‘bir iç dökme’ yaşanmasına neden oldu. Rojbin’in kullandığı dili çok keskin bulanlar vardı ancak nihayetinde dikensiz bir gül bahçesinde olmadığımız ortada.
 
Toplantının ikinci önemli kişisi ise Bolu Valisi Halil Akpınar oldu. 9 yıl bölgede görev yapan Akpınar, sorunun çözümünde öğretmenden valiye kadar devleti temsil edenlerin itidal sahibi olmalarının ne kadar büyük bir önemi olduğunu göstermiş oldu. Son newroz olaylarında sadece 3 ilde olaylar çıktığını ve bu 3 ilde de valilerin gösterilere izin vermediğini hatırlatırsam ne demek istediğimi daha iyi anlatmış olurum.
 
Benim için toplantıyı önemli kılan başka bir konu ise; Abdurrahman Kurt başta olmak üzere bölgenin AKP’li milletvekillerini yakından tanıma fırsatı bulmak oldu. Bölgenin ve Türkiye’nin sorunlarını bu kadar yakından bilenlerin milletvekili seçilmiş olması hepimiz için büyük şans. Abdurrahman Kurt, bölgede AKP’ye yönelişin bir tesadüf olmadığını da gösteriyor. Umarım Kürt siyasette daha uzun süre aktif yer alır. Kürtlerin ve Türklerin O’nun gibi ‘insani değerlerden’ uzaklaşmayan siyasetçilere ihtiyacı var.
 
Toplantının canlı olarak televizyonlardan yayınlanması bana göre; katılımcıların konuşurken kendilerini bir tür ‘ oto kontrol’ içinde tutmalarına sebep oldu. Ama aynı zamanda Kürt Sorunu gibi yakıcı bir konuda birbirlerine muhalif bunca insanın ‘gerilimsiz’ konuşmasına da vesile olmuş oldu.
 
Kürtçenin yoğun konuşulduğu yerlerde ana dilde eğitim, asimilasyon politikalarının terk edilmesi, hem dağdakileri hem de cezaevlerindekilere kapsayan genel bir af istediği; barış için diyalogun şart olduğu gibi somut çözüm önerileriyle sonuçlanan Abant Toplantıları; barışa giden yolda önemli bir adım oldu bana göre. Kararların siyasi bağlayğıcılığı olmasa da ‘buluşma odası’na dönen o iki güne katılan herkes, barışa giden yolda tarihe anlamlı bir not düşmüş oldu.

Bu haber 690 defa okundu.