'Doğa bizi iktidara zorluyor'

7 Temmuz 2008 13:09 tsi
Artık Türkiye'nin de bir 'Yeişiller Partisi' var. Altı yıldır hazırlıkları süren Türkiye Yeşiller Partisi sonunda kuruldu. Partinin küresel ısınmanın hızlandığı, su ve gıda krizinin baş gösterdiği, iklim dengesizliklerinin yaşandığı bir dönemde kurulma

Ertan Altan'ın haberi:

Türkiye'nin hukuk fırtınalarıyla sarsılan siyasi hayatına Yeşiller Partisi de katıldı. Türkiye'nin 57. partisi olarak İçişleri Bakanlığı'na kuruluş dilekçelerini veren Yeşiller Partisi'nin eş sözcüleri, Bilge Contepe ve küresel ısınma konusunda ekranlarda sık sık görüşlerine başvurulan Ümit Şahin oldu. Türkiye ve dünya gündeminin her gün daha fazla kuraklık, su ve gıda krizi, nükleer tehlike haberlerine kilitlendiği, kuzey kutbunun bu yaz tamamıyla eriyebileceğinin açıklandığı bir dönemde kuruluşunu ilan eden Yeşiller Partisi, alternatif ve yeşil yaşam politikalarıyla, tıkanan siyasetin ve demokrasinin önünü açmayı amaçlıyor.
Peki “yeşil polikalar” nelerdir ve nasıl hayata geçirilecek? Bu soruları Yeşiller Partisi'nin eşsözcüsü Ümit Şahin'e sorduk. Başlamadan hatırlatalım; Yeşiller Partisi'nde genel başkanlık kurumu yok. Yasal zorunluluk gereği bir genel başkan belirleyen parti, topluma yönelik çalışmalarını genel başkanlık üzerinden değil, iki yılda bir değişecek olan eş sözcülerle yürütecek.

SEÇİM ODAKLI BİR PARTİ DEĞİLİZ

Hiçbir politik sorunun aslında ekolojiden bağımsız olmadığını söyleyen Şahin'e göre, ekonomi başta olmak üzere, bütün sorunlar ekoloji politikalarının altında yer alıyor. Şahin “yeşil politika” adını verdikleri çizgilerini şöyle anlatıyor: “İnsan merkezli, ekosistemi ve gezegenin bütününü gözönünde bulunduran politikalar üretiyoruz. Bu anlamda Türkiye'deki diğer tüm partilerden ayrılıyoruz. Dünyadaki bütün yeşil partiler gibi kendimize özgüyüz. Zaten öncelikle Türkiye'deki klasik siyasi parti mücadelesini dönüştürmek istiyoruz. Türkiye'de menfaat ilişkileri nedeniyle siyaset kirli bir şey olarak algılanıyor. Amacımız siyasetin dünyayı değiştirmenin tek yolu olduğunu yeniden göstermek. Bu amaçla iki ayaklı bir siyaset anlayışını benimsiyoruz. Bunlardan biri bütün partiler gibi seçimler, temsili sistem. Diğeri ise yereller ve doğrudan demokrasi. Biz hiçbir zaman seçimlere odaklı bir siyasi parti olmayacağız. Her zaman yeşil hareketin bir parçasıyız. Ama tabii ki Yeşiller Partisi seçimlere katılmak için kuruldu. Tabela partisi de olmayacağız.

YEŞİL İÇİN MÜCADELE LÜKS DEĞİL

Yakın bir zaman öncesine kadar Türkiye'de çevreci ve yeşil hareketler, bir grup hali vakti yerinde insanın sosyal faaliyeti olarak görülür, “Bu kadar sorunun yaşandığı ülkemizde bu işler biraz lüks” denilirdi. Ancak Bergama köylülerinin siyanüre karşı mücadelesiyle çevre sorununun halkın günlük yaşamını doğrudan ilgilendirdiği görüldü ve toplumda çevre mücadelesine bakış önemli ölcüde değişti. Yeşiller Partisi'nin böyle elverişli bir atmosferde kurulduğunu söyleyen Şahin de küresel ısınma haberleriyle insanların artık durumun ciddiyetinin farkına vardığını belirterek şunları söylüyor: “Bu konu kesinlikle lüks değil. Artık küresel ısınma ve tarım krizinden bahsetmeden birgün bile geçmiyor. Bu krizin asıl ceremesini yoksullar çekeceği için bırakın lüks olmayı bu asıl yoksul insanların zorunlu bir mücadelesi. Örneğin Hollanda'da küresel ısınmaya bağlı olarak suların yükselmesine karşı setler inşa ediliyor. Ancak aynı sorunu yaşayacak Bangladeş'te bunu yapacak para yok. Türkiye'de zengin kesimler belki birkaç on yıl daha kendilerini ekolojik tahribatların etkisinden koruyacak yollar bulabilir. Türkiye'deki yoksullar açısından da ekoloji için mücadele çok önemli. Konya ovasında kuraklıktan kıralan insanlar ne yapacaklar?”

SİYASETTE ŞANSIMIZ YÜKSEK

Yeşiller Partisi siyasi partiler yasası gereği seçimden 6 ay önce kongresini tamamlamadığı için önümüzdeki yerel seçimlere katılamayacak. Yerel seçimlerde bağımsız aday çalışması yapmayı düşündüklerini söyleyen Şahin seçimlerde şanslarının yüksek olduğuna inanıyor: “İnsanların partimizi tanıması durumunda, önümüzün kesilmemesi durumunda çok ciddi bir şans yakalayacağımızı düşünüyorum. Çünkü artık dünyanın gündemi ekolojik sorunlar. Konuştuğumuz herkes bize seçimlerdeki şansımızı soruyor. Adeta doğa bizi iktidar olmaya zorluyor diyebiliriz. Ancak önce aşılması gereken sorunlar var. Mesela Anayasa ve siyasi partiler yasasının değiştirilmesi. Bütün demokratik güçler birleşip Türkiye'ye yeni ve demokratik bir anayasa kazandırmalı. Yeşillerin 30 yıl önce söyledikleri bugün tek tek gerçekleşiyor. Buzulların erimesi de bunlardan bir tanesi. Ben bu hareket içinde iyimser olmaya çalışanlardan biriyim. Ama ben bile korkmaya başladım. Elimizi çabuk tutmamız gerekiyor. Yoksa geri döndürülemeyecek bir aşamaya gelebiliriz.”

Yeni Şafak-Pazar

Bu haber 272 defa okundu.