Öztürk’e cevap! | " /> iyibilgi analiz" /> Öztürk’e cevap! | "/> iyibilgi analiz"/>

En Sıcak Konular

Namaza dil uzatan Öztürk’e cevap!

6 Temmuz 2008 18:11 tsi
Namaza dil uzatan Öztürk’e cevap! Salim Öğüt bugünkü yazısında Yaşar Nuri Öztürk’ün “Birkaç Soruya Cevap" başlıklı makalesinde ortaya koyuduğu fikirleri son derece analitik bir biçimde ele alıyor. iyibilgi analiz

HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR

Bendenizi, doğrudan üzerime vazife olmayan konulara girmeye mecbur kılan ahlak, yukarıda andığım ilkedir.

Bu yüzden yazılarımın çoğu tenkit çalışması olmuştur.

Mebzul miktarda ortalığa saçılan ve ilim, fikir, ibadet, ahlak ve inanç dünyamızda temizlenmesi zor kirlenmelere yol açan haksız yorumlar, çarpıtılmış bilgiler, hatta kasıtlı olduğundan emin olduğumuz demagojik yaklaşımlar bir türlü yakamızı bırakmıyor ki, halkımızın üzerimizdeki hakkını ödemeye çalışalım.

Yani onlara ilmimizin ve aklımızın erdiğince sadece sahih ve doğru olduğuna samimi olarak inandığımız hakikatleri arzedelim.

Bugün beni bu satırları yazmaya sevkeden sebep, Yaşar Nuri Öztürk’ün “Birkaç Soruya Cevap” başlığının altında zikrettiği konulardan bazılarıdır.

Uzun zamandır karakteri ve üslubu hakkında yakin bilgi sahibi olduğum bu zatı, bu çağda bu ümmetin başına gelebilecek en büyük problem olarak bir kenara not etmiştim. Siyasete atılmasını da din ve ilim adına işleyegeldiği cinayetlerin sonu olarak gördüğüm için memnuniyetle karşılamıştım.

Ne var ki son bir aydır yazı hayatına yeniden başlaması ve her yazısında hak ile batılı, hayır ile şerri, iyi ile güzeli, doğru ile yanlışı tam bir bulamaç yapıp, bu işlerden az çok anlayan her akl-ı selim sahibinin midesini bulandırması, son yazısında da bu mide bulandırıcı çirkin üslubunu seviyesiz ve pervasız bir biçimde ortaya koyması, benim susma hakkımı kullanma limitimi zorladı.

Bu arada şu hususu da arzedeyim:

Yazılarını HYP’nin genel başkanı bir siyesetçi kimliğiyle mi, yoksa tasavvuf uzmanı bir akademisyen kimliğiyle mi kaleme alıyor, bilmiyorum. Ancak bendeniz onu hala ilahiyatçı bir akademisyen olarak görüyorum ve bu yüzden cevap vermeye değer buluyorum.

Sözkonusu yazıda göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir iki nokta var ki onlara da işaret etmek istiyorum:

Sayın Öztürk diyor ki: “…ben bu kitabı, bu sanayi kolunun sürüklemekte olduğu felakete dikkat çekmek ve insanları uyandırmak için yazdım; özellikle de 3 sınıf aymazı uyandırmak için: 

1. Siyasetçiler,
2. Aydınlar,   
3. İş Adamları.”

Peki Sayın Öztürk, Bürokratlar nerede?
Bu ülkenin mukadderatını asıl belirleyenlerin bürokrasi olduğunu Sayın Öztürk bilmez mi. Siyasetçilerin iktidar olsalar bile muktedir olamayacaklarını, çünkü asıl iktidarın bürokratik elit tarafından paylaşıldığını hiç bilmez mi? Hiç kimsenin bilmediğini bilen adam, herkesin bildiğini nasıl bilmez? O halde niçin asıl sorumluları muhatap almaz? Doğrusu bu husus her zaman merakımı mucip olmuştur.

Ayrıca: “Türkiye üzerine oynanan oyunların başında, bir adı da takıyye olan riyakârlığı kurumsallaştırarak, tüm değerleri yok etmek gelir.” Sayın Öztürk’ün her iki yazısından birinde dile getirdiği ve yukarıda işaret ettiğimiz bulamaçlardan birine malzeme kıldığı bu konuya ileride mutlaka temas edeceğim.

Sayın Öztürk’ün en çirkin bulamaçlarından biri de her zaman namaz olmaktadır. Namaz konusuna işaret ettiği her yerde, namazın o kadar da önemli olmadığını yani ikincil bir konu olduğunu ima edecek bir dil kullanmaktadır:

Mesela bu yazısında Sayın Öztürk şöyle diyor:
“Hz. Peygamber bakın ne diyor:
“Bir adamın namazı, niyazı sizi aldatmasın. O adamın dirhem ve dinarla yani para ile olan ilişkisine bakın.”
Şüphesiz bu böyledir.
Ancak Hz. Peygamber şunları da söylüyor ve Sayın Öztürk –görebildiğim kadarıyla- bunlara hiç yanaşmıyor:
“Muhakkak ki, kişi ile şirk ve küfür arasındaki sınır namazın terk edilmesidir.”
(Müslim, Îmân 134)
“Kul ile şirk veya küfür arasındaki sınır namazı terk etmektir.”
“Hz Peygamber buyurdu ki: Bizimle onlar (münafıklar-kâfirler) arasındaki söz (ahd) namazdır. Kim namazı terk ederse küfre girer.
(Tirmizî, İman 9)
“Kul ile şirk arasında namazın terkinden başka bir şey yoktur. Onu terk ederse, şirk koşmuş olur.”
(İbn Mâce, İkâmetü’s-Salât 77)
 “Kul ile şirk arasında veya küfür arasında, namazın terkinden başka bir şey yoktur.”
(Darîmî, Salat, 29)

Bu hususta son söz olarak da şunu da söylemeden geçmek istemiyorum:
Sayın Öztürk’ün her vesile ile hatırlattığı bir Elmalılı Tefsiri var ya, Hani Atatürk’ün masrafını cebinden karşılayarak bastırdığı ve gerçekten de bu suretle bu millete büyük bir hizmet sunduğu medar-ı iftiharımız olan Tefsir. Bakınız orada Elmalılı Muhammed H. Yazır Efendi Bakara Suresi’nin 143. ayetinde geçen: “Allah imanınızı kaybedecek değildir.” İbaresinin tefsirinde ne demektedir:

“Allah sizin imanda sebatınızı ve imanınızın eser ve alameti olarak kıldığınız namazlarınızı ve iyiliklerinizi hiç yok etmez, kaybolmasına izin vermez. Şu halde kıble değişmiş olunca bundan evvel kıldığınız namazlar ve vefat eden kardeşlerinizin namazları Allah katında zayi olmaz, kaybolup gitmez.”

Yani bütün müfessirler gibi Elmalılı hocamız da ayet-i kerimede geçen “iman” kelimesini “ “namaz” olarak yorumlamış, dolayısıyla “namaz-iman” özdeşliğini en açık biçimde vurgulamıştır. Çünkü bu ayetin geliş sebebi bundan başka bir anlama izin vermemektedir.

Bir de diyor ki:
“İslamiyet'te din sınıfı yoktur; namaz kıldırana para ödemek yoktur; İslam bunları yasaklamıştır. Gel gör ki, Türkiye’de 2 katrilyon harcamanın yapıldığı bir din sektörü var. Bu saltanat değil de nedir, riya değil de nedir?”

Nedir biliyor musunuz Sayın Öztürk:
Bu bir zarurettir.
Çalıştığınız kurumda cemaatin önüne geçip öğle namazı kıldıracak sizden başka bir isim var mı acaba?
Bırakın cemaatin önüne geçmeyi, namaz kılmayı bilen kaç kişi var?
Bir adım daha gideyim:
Türkiye’de Sabah namazının farzı kaç rekattır diye sorulduğu zaman şu cevabı veren diplomatlar bulunduğunu benden iyi bilirsiniz:
“Türkiye laik, demokratik bir hukuk devletidir. İsteyen istediği kadar kılar.”
Evet, bu tam bir zaruret halidir.

Aşağılamaya, hakaret ve küfür etmeyi alışkanlık haline getirdiğiniz o “din sınıfı” olmasa bu ülkede dini hayat durur. 

Ayrıca çalıştığınız medya kuruluşu maalesef kalorifer kazan dairesinde veya okulun terasında namaz kılanları gün aşırı haber yapmayı görev addediyor. Dolayısıyla bu ülkenin çocukları daha özgür olarak namaz eğitimini tamamlayamıyor. Bunun utancını taşıyıp başınızı önünüze eğecek yerde, bir de kalkıp bu insanlardan hesap soruyorsunuz ha?
Siz herkesten iyi bilirsiniz ki 1946 yılında toplanan CHP kongresinde bizzat partili delegeler isyan etmişler ve civar köylerin on tanesinde cenazeyi kaldıracak bir ehil kişi bulamadıklarını söylemişlerdir.

Ne var ki bütün bunlar sizi ilgilendirmiyor.
Diğer taraftan sizden başka biri bu satırları yazsaydı Atatürk’ün kurduğu ve son derece değer atfederek kendisine bağladığı Diyanet İşleri Başkanlığı Kurumu’na dil uzatmaktan sıkıntıya düşebilirdi.

Ne var ki siz hem bir taraftan alkış alıyorsunuz, hem de Atatürk’ün takdirinden dolayı bile dindar zümreyi suçluyor, aşağılıyor, yine de Atatürkçülüğü hiç kimselere bırakmıyorsunuz. Doğrusu bu denklemi çözebilene aşk olsun!

Ne diyelim: “Utanmazsan, dilediğini yapabilirsin.”
Böyle buyurmuş kâinatın Efendisi.
İleride bu konuya mutlaka tekrar döneceğiz. Ayrıca Cami ve cemaat konusunda söylediklerinizi de değerlendireceğiz.

www.iyibilgi.com Salim Öğüt



Bu haber 10,331 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,593 µs