'Ankara'da acemi psikolojik savaş'

4 Temmuz 2008 14:31 tsi
Murat Yetkin, Radikal gazetesinde "Ankara'da acemi psikolojik savaş" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Bu yazısında Org. İlker Başbuğ ile Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt görüşmesini haberleştiren Taraf gazetesini eleştiriyordu. Yetkin'e göre

Kendisiyle yaptığımız görüşmede Yetkin, son günlerde birbiri ardına ortaya çıkan belgelerle ilgili Genelkurmay Başkanlığı'nı da eleştirdi...

Taraf gazetesi Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ'la görüşmesini haberleştirdi. Siz de "Acemi Psikolojik Savaş" başlıklı bir yazı kaleme aldınız bu haber üzerine. Vakit'in yayımladığı Org. Başbuğ fotoğrafları ile Taraf'ın haberi aynı kefeye konulabilir mi?

Konabilir de, konmayabilir de. Doğru olduğuna inanmasam ben bunu yazmazdım. Büyük resmin içinde aynı çerçeveye oturuyor mu? Ona bağlıdır. Bana kalırsa, karşılıklı çok ciddi bir yıpratma savaşı olduğu ortada. Bu tür haberlerin ortaya çıkması, araştırmacı gazetecilik ürünü değildir.

- Org. İlker Başbuğ ile Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt görüşmesinden haberdar olsaydınız yayımlamaz mıydınız?

Yayımlardım. Ama ben bunu taraflara sorardım. İçeriğini araştırır öyle yayımlardım. Bu görüşme Mart'ta yapılmış. Arkadaşlarımız Haziran sonunda öğrenmişler. Araştırmışlar diyemiyorum. Bana kalırsa bir yüksek mahkeme üyesinin, Kara Kuvvetleri Komutanı'nı ziyaret etmesi özel ilişki sayesinde mümkündür. Evlerinde görüşebilirlerdi. Evlerinde görüşmelerine kimsenin diyeceği bir şey olmaz. Ama makamında ziyaret etmesi, bana da çok doğal gelen bir şey değil. Ama buradan şu fikre sıçrayabilir miyiz: İşte bak ne güzel eylem planı yayınlandı, bu çerçevede Kara Kuvvetleri Komutanı yüksek mahkemenin başkanvekilini çağırıyor. Yazmayıp bize düşündürtmek istedikleri şekle göre, çağırıyor ve diyor ki, biraz sonra dava açılacak. Daha açılmamış dava. Dava açılacak, bunu kapatacaksınız. Bunu düşünmemiz isteniyor. Bunun adı yönlendirmedir, manipülasyondur. Görüşmenin taraflarından birisi zaten fazla önde bir kişi. Osman Paksüt'ün Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanmasında bana göre bir yanlışlık var.

- Ama Taraf'ın yayınından sonra bu görüşme, her iki isim tarafından da doğrulandı. Görüşmenin içeriğiyle ilgili Taraf zaten hiçbir şey söylememişti.  Siz gizli bir görüşme yapacak olsanız makamınızda mı buluşursunuz? Randevulu olarak mı yaparsınız?

 Bakın hiç kimse yapmaz bunu. Bunun böyle yapıldığını düşünmek saflıktır.

- Kendinizi çok güçlü görüyorsanız, bana hiçbir şey olmaz diye düşünüyorsanız, rahatlıkla böyle bir şey yapabilirsiniz.

Dünyanın her yerinde bir görüşmeyi gizli tutmak istiyorsanız onu gizli tutarsınız.

- Ama burada gizli kalması için bir çaba da var. Kaydın olmayışı, komuta katının boşaltılması gibi.
Kaydın olmadığını nereden biliyorsunuz?

 Oradaki kameraların kayıtta olup olmadığını bilmek casusluk işidir. Bilmeniz mümkün değildir.

"Eylül'ün Temmuz yazılması yazım hatası"
- Bu görüşme ortaya çıktığında normal bir ziyaret olarak algılanmayacaktı. Hemen ardından da eylem planı yayınlandı. Görüşme hâkimlerin TSK çizgisine çekilmesi çalışmasına uygun bir gelişme değil mi?

Böyle bir haberin siz doğruluğuna yüzde yüz eminsiniz...

- Eylem planıyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yaptı ve bu planı tam olarak yalanlamadı.

Açıklamada "komuta katının haberi yok" dendi. Biz haberi aynen böyle, olduğu gibi verdik. Bu uygulamaya konulmuş bir plandır diye vermedik. Böyle bir çalışma yapılmıştır, bu çalışma yapılmışsa yanlıştır dedik. Ama bu planın kendilerini bağlamadığını söylüyorlar. Haber bu. Bunun ötesine geçmeniz sizin varsayımınız olur.

- Eylem planını eleştirdiğiniz yazınızda şöyle bir tuhaflık vardı: Taraf'ın haberinde eylem planının hazırlık tarihi olarak Eylül 2007 veriliyor. Oysa siz Temmuz 2007 diye yazdınız. Size bu yönde başka bir bilgi mi ulaştı?

Vallahi bazen bizim gazetedekiler düzelteceğiz diye bozuyorlar. Özel bir bilgi değil. Tashihte hata olmuş.

- Eski genelkurmay başkanı Emekli Org. Hilmi Özkök'le görüşmenizi anlattığınız yazınızda Emekli Ora. Özden Örnek'le ilgili geçen kısımda şöyle bir bölüm vardı: "Örnek'e atfen yayımlanan (ve yalanlanan, hakkındaki dava düşen) günlüklerde" diye devam eden bir bölüm...

Ben demedim.

Aktüel

Bu haber 2,140 defa okundu.