En Sıcak Konular

Solcular Ergenekon'a ne diyor?

4 Temmuz 2008 12:55 tsi
Solcular Ergenekon'a ne diyor? Bir yanda demokrasiyi ve hukuku, ülkenin geleceğini alt üst eden darbeler, diğer yanda darbeye karşı çıkarken AKP'li olma çekincesi. Bugünlerde sol arasında ciddi bir iç tartışma ve sorgulama var. Kimisi 3.yol arıyor, kimisi susuyor, kimisi net olarak de

‘Fillerin çatışması’
Oğuzhan Müftüoğlu: “Ergenekon adıyla yürütülen operasyonun arka planı tam olarak açıklanmış değil. Basına yansıtılanlardan anlaşılan askerler içinde de uzantısı olduğu var sayılan bir çevrenin AKP’ye karşı bir darbe hazırlığı içinde olduğudur. Devrimcilerin bu tür darbeler karşısındaki tutumu nettir. Geçmişte yaşadıklarımız bu tür askeri darbelerin hangi gerekçelerle gelirse gelsin, ülkenin ve halkın sorunlarına hiçbir çözüm getirmemesi bir yana, daima emekçi halka ve sola karşı  kullanıldığını göstermiştir.

Şimdi AKP eliyle yürütülen liberal değişim sürecinden rahatsız olanlar da darbe yapabilseler gene en büyük darbeyi sola ve emekçi halka vuracaklarından kuşkum yok. Ancak ben bu gün böyle bir darbe olasılığına ihtimal vermiyorum. Çünkü arkasında ABD desteği olmayan hiçbir darbe girişimi bizim gibi bir ülkede başarılı olamaz. Oysa şimdi ABD ve emperyalist güçlerin iradesi bu gün açıkça AKP’nin arkasındadır. Eski alışkanlıklarla böyle darbe tezgahlarına kapılanlar olabilir ama, bunlar şimdi olduğu gibi böyle derdest edilip sorguya götürülür.

Bu yüzden bugün böyle gerçekleşme ihtimali son derece zayıf bir tehlike hali büyütülerek pratikte demokrasicilik oynayarak örtülü bir AKP savunuculuğuna girişmenin sol açısından tutarlı bir politika olmadığını düşünüyorum. Biri ahı gitmiş vahı kalmış eski rejimi korumaya çalışıyor, diğeri küresel sermayenin yeni düzenini hakim kılmaya. Kimse bu kavganın bir demokrasi kavgası olduğu yalanını bize yutturmaya kalkmasın. Bu bir filler çatışmasıdır. Fillerin birinin kuyruğuna takılarak solun ve halkın çıkarına bir şey yapılamaz: Filler tepişirken sonuçta ezilenler hep biz oluruz. Çözüm halkın kendi kaderine sahip çıkacağı bir devrimci sürecin geliştirilmesinden başka bir yerde aranmamalıdır.”

‘Emeklilerle sınırlı kaldı’

Melih Pekdemir: “Son operasyonlar (2 emekli orgeneralin gözaltına alınması dışında) Türkiye tarihinde bir ilk değildir. 1971 yılındaki 12 Mart muhtırası AP ve ABD karşıtı (ve sol iddialı) 9 Mart cuntasının önünün kesmek üzere ve 9 Mart cuntasında yer alan iki generalin saf değiştirmesi sayesinde, zamanın cumhurbaşkanı ve genelkurmay başkanının hakemlik misyonu yüklenmesiyle verilmişti ve her şey ABD’nin bilgisi dahilindeydi. Şimdiki Ergenekon operasyonu da benzer renkler taşıdığından akla gelen soru şudur:

Bunlar darbe karşıtı bir hamle olmaktan ziyade daha büyük bir operasyon için döşenen taşlar mıdır? Büyük fotoğrafta yer alan aktörler ve faktörler, ABD ve Ortadoğu dikkate alınmadan atılan demokrasi çığlıklarının bir anlamı yoktur. Söz konusu girişimlerden 2004 yılından beri haberdar olan, 27 Nisan müdahalesi konusunda hukuksal girişimlerde bulunmayan bir başbakan, zaten soruşturmanın emeklilerle sınırlı kalacağını da zımnen açıklamıştır. Ayrıca, laiklik karşıtı odakların demokrasi karşıtı odakların üzerine gitmesinden özgürlük çıkacağına inanmıyorum. Faşizm, her bakımdan, çok ayıp bir şeydir.”

‘Ortada işlenmiş bir suç var’

Ertuğrul Kürkçü: “Ortada işlenmiş bir suç olduğu apaçık. 28 Şubat’tan beri işlenmekte olan bir durum var ve bunun da silahlı kuvvetler içinde başlıca dayanağını bulduğuna şüphe yok. Son seçimlerden sonra TSK ve Hükümet arasındaki oluşan ilişkinin dışına düşenlerin ve emekli personellerin aşağıya çekildiği bir operasyon manzarası olduğu için de dokunulmaz olanlara dokunuldu diyemeyiz.

TSK içindeki TSK’dan kopuk ve TSK’nın himayesi dışında maceracı bir grubun safdışı bırakılması söz konusu ama bu safdışı ediliş şeklinin de özgürlük uğrağı olmadığı açık. Bu gelişmeleri toplumsal muhalefet kayboldu olarak değerlendirmekse doğru olmaz. Çünkü tüm bu olanlar emek alanının dışında gelişiyor ve basit tabirle Ayşe Teyze’nin bir kazancı yok. Biz yoksullukla mücadele için bir yoldayız ve bu gelişmeler o yoldan geçmiyor.”

‘İktidar çatışmasının bir konusu...’

Levent Tüzel: “Ergenekon çete operasyonu iktidardaki çatışmanın bir konusu olarak kullanılıyor. Devletin demokratikleşmesi ve çetelerden arındırılması için atılmış bir adım demek hayalperestlik olur, çünkü AKP’nin kurmak istediği düzen de çetelerin olmadığı bir sistem değil. Burada bize düşen hem AKP’ye ve onun getirmek istediği düzene karşı hem de darbeci-ulusal kesime karşı mücadele etmektir.”

‘Hükümete kadar uzandılar’

Hasip Kaplan: "Bu çete soruşturmaları ile ilgili Türkiye Susurluk"tan bu yana onlarca çete yargılamasının mahkemeye yansıdığı bir süreç yaşanıyor. Son operasyonlarda üst düzey askerlerin alınması basının olaya ilgisinin daha çok artmasına neden oldu. Son 24 yıldır yaşanan çatışma sürecinde özellikle Kürt sorunundan kaynaklanan yaşanan cinayetlerle karanlık bir süreci oluşturanlar, vatanseverlik adı altında çeteleşen ve kendini dokunulmaz sayan yapılanma, en son hükümet düzeyine karşı olacak noktaya vardı ve böylece operasyonlar başladı. Başta Dink cinayeti olmak üzere, Danıştay saldırısından Musa Anter"in öldürülmesine kadar bütün bu olaylar aydınlanmalı, çözülmeli, failleri ortaya çıkarılmalıdır. Sorumlular yargıda hesap vermelidirler. Sonuç olarak hukuk dışı organizasyonların tasviyesi için yargı görevini tam olarak yapmalıdır. Bu, ülkede adalet ve demokrasiden söz edilebilmesi için gereklidir."

‘Sonucu belli değil’

Veysi Sarısözen: "Beklenen bir devlet zirvesinde çatışma. Bu çatışmanın nasıl bir sonuç doğuracağı henüz belli değil. Her devlet zirvesi çatışmasında ne gibi riskler doğruyorsa demokrasi açısından, bu çatışmada da aynı türden riskler ve tehlikeler var. AKP"nin bir parti olarak bu tür askeri çevrelerin tertiplerine, Ergenekon gibi bir gizli paramiliter teşkilata karşı açık ve cesur bir tutum takınacak şartlara sahip olmadığını düşünüyorum. O nedenle burada daha ziyade bir zamanlar Türk Silahlı Kuvvetleri"nin içinde onun hiyerarşik yapısına uygun düşmeyen sürtüşmelerin bir yeni raundu olduğunu düşünüyorum. Elimde tabii belgeler ve içerden enformasyon yok ama ülkenin hem ordusunun hem siyasetinin bilimsel analizi bize bu meselelerde sivil siyasetçinin sırtında İslami örgüt olma yumurta küfesi taşıyan zayıf bir hareketin bu gibi operasyonlar yapamayacağını gösteriyor. Bence Hilmi Özkök"ün yayınlanan demecini çok iyi analiz etmemiz lazım. Sanıyorum ki bütün askeri müdahalelerde var olan ordu içindeki İsmet Paşa geleneği bir kere daha gündeme geliyor.

Yani tırnak içinde "makul", tırnak içinde "soğukkanlı", tırnak içinde "sorumlu" yani Kara Kuvvetleri Komutanı"ın terimleriyle söylersek. Bunun gibi nispeten kendi tabirlerince sağduyulu bir pozisyona çekiliyorlar. Yani uçları tırpanlayacaklar. Bir tanesi bilindiği gibi Ergenekondur, diğer AKP"dir. İlk etapta görünür uçlar bunlardır. AKP"yi kapatacaklar yerine daha makul bir İslami örgütün gelmesini teşvik edecekler. Evrimi devam ettirecekler. Amerika"nın Ortadoğu ve Asya için öngördüğü hareket Türk Silahlı Kuvvetleri bakımından terbiye edilecek, biraz daha özgür şartlara uydurulacak. Bu arada Fethullah Gülen Türkiye"ye yumuşak iniş yapacak. Bu da AKP"nin kapatılmasının tepkilerini ortadan kaldıracak bir şekilde. Ama esas olarak saldırı bu iki ucun kırpılmasından sonra demokratik kuvvetlere, herşeyden önce Kürt Özgürlük hareketine karşı çevrilecek. Bu da kırpılmış iki ucun acılarına merhem görevi görecek."

‘Şimdiye kadar yüzleşilmedi’

Mete Göktürk: "Ergenekon sorışturmasının Türkiye açısından çok önemli bir soruşturma olduğunu düşünüyorum. Kanıtlar, içerik, sanıkların konumu nedir onu bilmiyorum, ancak Türkiye"de 1960"dan bu yana pek çok darbe, darbe girişimi, muhtıra gibi demokrasiyi kesintiye uğratan pek çok eylem ve işlem yapıldı. Bunlarla şu ana kadar asla yüzleşilemedi ve bunları yapanların yanına hep kâr kaldı. Ve bu demokrasinin önündeki en büyük engellerden biri olarak bugüne kadar süre geldi. Yani askerin idari vesayeti, iktidar üzerindeki vesayeti hep süregeldi. Normal uygar ülkelerde ve demokrasilerde asla olmayan birşey. Bunun mutlaka artık olmaması, önüne geçilmesi gerekir. Çıkan darbe haberleri, ortaya atılan kanıtlar, bunların hala süre geldiğini gösteriyor. Bunun mutlaka önlenmesi gerekiyor.  Bu savcıların göreviydi. Çok geç kalınmış bir görevdir. Gözaltına alınan insanlar arasında belki suçla ilgisi olmayan insanlar da olabilir.

Gözaltına almadan bir insanın suçsuz olduğunu da anlayamayız. Nedense bu isimler öne çıkan isimlar olduğu için çok büyük bir tepkiyle karşılaşıldı. Ben buna katılmıyorum. Yani bunlar serbest bırakılacaklardır. Buna karşılık çok haksız bir tepki var. Yargı sorumsuz bir şekilde suçlanıyor. Yargının daha doğrusu savcıların iktidarın güçüyle hareket ettikleri ulu orta ortaya atılıyor. Bunlar yargıyı yıpratan, soruşturmaların sağlıklı yürümesine engel olacak tepkiler. Kapatma davasıyla ilişkilendiriliyor. Çok yersiz spekülasyonlar diye düşünüyorum."

‘İktidar kavgası’

Alper Taş: "Türkiye"de uzun zamandan beri egemen güçlerin yürüttüğü  bir iktidar kavgası sürüyor. Kavga giderek derinleşiyor ve Türkiye"yi bir siyasi çıkmazın içine götürüyorlar. Kavga genelde, demokrasi, laiklik, cumhuriyet kavramları üzerinden yürütülüyor. Kavganın taraflarından biri bunu demokrasiye sahip çıkma kavgası, laikliği koruma kavgası olarak açıklıyor.

Diğer taraf ise darbeciliği alt etme olarak, Türkiye"yi özgürleştirme olarak tarif ediyor. Bu kavramlar üzerinden bir kavga yürütüyorlar. Fakat sonuç olarak Anayasa Mahkemesi eliyle AKP"yi kapatmaya çalışan güçler, gerçek bir laikliği ve demokrasiyi savunmuyorlar. Bunların arkasındaki ordu güçleri de aslında 12 Eylül"den bu yana bugün ortaya çıkan siyasal İslamcı gelişmelerin de sorumlusu.

Diğer taraftan Ergenekon soruşturması ile "darbecilere darbe vuruyoruz", "demokrasinin önünü açıyoruz" diye propaganda yapan, iktidarını güçlendirmek isteyen güçler de, Türkiye"nin gerçek manada demokratikleştirilmesinin savunucuları olarak gözükmüyorlar. Bu militarizmi köklü bir geriletme operasyonu değildir. Şemdinli gerçekliği ve 27 Nisan muhtırası ortadır. Bunun yürütücüleri bugün ordunun başındadır. Operasyon yürütülen kesimler, zaten uzunca bir zamandır kamuoyunun gündeminde olan kesimler, yıpranmış kesimler. Doğal olarak onların tasfiye edilmesi şu an ordunun da işine geliyor. Yani komuta kademesinin dışında güçler bunlar.

Çıkan tablo şu: Hem AKP"ye dönük kapatma davasıyla hem de Ergenekon soruşturmasıyla aslında sistemin kendisini yeniden yapılandırması hedefleniyor. Emekçi, sol, sosyalist devrimcilere düşen görev ise egemen güçlerin yaptıkları kavgaların dışında eşitlikçi, özgürlükçü bir sol seçeneği geliştirebilmek, dinin, postalların, çetelerin ve özellikle piyasanın gölgesinin dışında gerçek bir demokrasi inşa etmektir."

‘Hukuk devleti için önemli’

Ümit Kardaş: "Türkiye"de demokrasinin önünün açılması, hukuk devletine geçilebilmesi açısından önemli buluyorum. Türkiye"nin hakikaten yapması gereken bir yüzleşme. Hukuk, yargı, toplumsal alanda yüzleşme yapmalı. Türkiye"deki rejim demokratik bir rejim değil. Hukuk devleti söz konusu değil. O bakımından bunun önünün açılması için önemli buluyorum. Bu oprerasyonun silah kuvvetlerden bağımsız yapıldığına inanmıyorum. Komutanların da bir mutabakatı vardır. Tabii ki kapatma davası süreci ile geliyor bu durum. Adalet ve Kalkınma Partisi hakikaten Türkiye"nin demokratikleşmesi konusunda ne kadar samimi, ona bir şey diyemem. Çünkü pragmatist bir parti. Yani netice itibariyle hoş birşey değil. Sürekli darbe girişiminin olduğu ve bunun alt yapısının oluşturulmaya çalışıldığı bir ülke,  üçüncü sınıf bir rejim. Hatta beşinci sınıf. Bunların gündeme çıkması ve bu gibi girişimlere teşebbüslerde bulunanların ve bunlara destek olanların disipline edilmesi, yargı önüne getirilmesi çok önemli."

Birgün



Bu haber 392 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,590 µs