‘Cüce’yi fena tokatlayacaklar!

3 Temmuz 2008 13:02 tsi
Sarkozy, hem ülke içinde hem ülke dışında ciddi tepki çekiyor. İşin sonu tatsızlaşabilir. Göreve geldiğinde giriştiği ABD ve NATO’ya yanaşma hamlelerini Washington yutmadı! Londra, Paris’in üzerine gidiyor. İçeride ise, açık söyleyelim, eğer d

Fransa liderinin zaten ‘sakil’ bir tarafı var. Hoş, Carla Brunu efekti ile daha estetik durmayı başardı ama, iş, iç ve dış dengelere gelince kötü kokular gelmeye başlamış bulunuyor.

Sarkozy göreve gelir gelmez küresel oyunda var olduğunu göstermek üzere üç önemli girişimde bulunda. Birincisi ABD ve NATO’ya hızla yanaşarak, NATO’nun askeri kanadına dönme hamlesi yaptı.

Bunun asıl anlamı, Bush’un ilk hükümet döneminde “eski Avrupa” yaftası astığı iki ülkeden (diğeri Almanya) biri olmaktan kurtulmaktı. İkinci olarak “tarihi” ilişkileri bulunan KuzeyAfrika ülkelerine, İsrail zeminine basarak da Ortadoğu’ya meyillenmek oldu.

Son olarak Akdeniz Birliği gibi ne olduğu henüz belli olmayan bir süreç yaratarak, Fransa önderliğini ilan etmeye kalktı. Türkiye açısından ise tavrı biliniyor. Türkiye’yi AB’de istemiyor. Talihsizlik veya “hep aynı tesadüf” olarak, Paris’in şu an AB Dönem Başkanı olması.

Amerika kaçın kurrası?

Buraya kadar az-çok bilinenleri söyledik. Ancak bu hamlelerin, özellikle ilkinin göz boyama olduğunu önce ABD fark etti.

Washington, kendisinin BOP çerçevesinde gördüğü bu bölgede Fransa varlığının kendine uymadığını hemen fark etti. NATO’nun askeri kanadına dönüş arzusunun ise tam bir tezgah olabileceğini hissetti. Detaylarını birazdan vereceğiz.

Ama Sarkozy önce AB içinde sorun çıkarıyor ve bu da ABD’nin AB üzerine planladıkları ile çakışmıyor. AB’deki meselenin ne olduğunu aktaralım.

“Sarkozy yine AB'yi birbirine düşürdü” başlığıyla verilen haberler,  AB Dönem Başkanlığı'nı Salı günü devralan Sarkozy'nin AB'nin yapısal reformlarından birçok kurumsal değişikliğe kadar aktif bir biçimde çalışmak istemesi birlik içinde çatışmalara yol açıyor.

Örneğin Sarkozy, Polonya Devlet Başkanı Lech Kascynski'ye Lizbon Anlaşması konusundaki ısrarı yüzünden çıkıştı. “Çıkıştı” kelimesi tam yerinde ve Polonya buna nayli bozulmuş durumda.

Bir başka örnek, İrlanda’nın aynı anlaşmayı reddetmesinin sorumlusu İngiltere’yi göstermesi. Buna hem İrlandalılar hem de İngilizler fena halde içerlemiş bulunuyor.

İngilizlerle uğraşmak zaten pek iyi bir fikir olmamakla beraber, Londra’da cevabı yapıştırmış bulunuyor; "AB üyesi 27 ülke adına yapılan anlaşmaları Sarkozy küçümsüyor. Sarkozy'nin bizim politikalarımızla dalga geçmesine alıştık. Tüm ülkelerin uzlaştığı konulara Sarkozy'nin karışması işimizi zorlaştırıyor".

Tabii bu atışmalar genellikle AB’de görevli diplomatlar üzerinden yapılıyor ve iş bir anlamda diplomatik krize dönüştürülmüyor ama İngiliz basını, "İngiltere ile Fransa AB içinde kavgaya tutuştu" manşetlerini atacak kadar gerçekleri görüyor.

Burada bir noktaya dikkat çekmek isteriz. Sarkozy’nin üslubu bir devlet başkanı üslübu gibi değil. Kavga ediyor. Bu nedenle AB içinde “şahsından” hoşlanmayan çok insan bulunuyor.

Fransa ordusu Allah’tan darbe yapmayı bilmiyor!

İçeriye gelince. Sarkozy kendi ülkesinde de sürekli sorun çıkartıyor. Son ve en büyük örneğini yazalım.

Şu sıralar Fransız gazetelerinin tamamı şu manşetlerle dolu; "İktidar ile ordu arasında gerginlik" ve "Asker rahatsız"!

Ordu ile Sarkozy arasındaki kavganın son nedeni geçtiğimiz Pazar günü bir garnizonda düzenlenen gösterilerde, askerlerden birinin kuru-sıkı yerine gerçek mermilerle ateş etmesi sonucu bir çok insanın yaralanması.

Elbette küçümsenecek bir olay değil bu ama Sarkozy’nin askerle sorununda bu ilk örnek olmadığı gibi yine üslup sorunu bulunuyor. Bakın gazeteler olayı nasıl aktarıyor; “Cumhurbaşkanı Sarkozy olayı duyar duymaz garnizona gitti ve ağzına geleni söyledi: Hepiniz amatörsünüz. Cezalandırılacaksınız. Bu kazaya yol açan askerden, onu eğitenlerden komuta kademesine kadar herkes bunun hesabını verecek."

Doğal olarak bu fırçadan nasibini alan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Bruno Cuche hemen istifa etmiş bulunuyor.

Sarkozy’nin azarladığı komutanların yüzüne bile bakmadığı, selam vermediği Fransız TV’lerinde sabah-akşam döndüre döndüre gösteriliyor.

Fakat dediğimiz gibi Sarkozy ile askerlerin arası seçildiğinden beri iyi değil. Yine televizyonlar Fransız ulusal bayramında sırtını komutanlara dönerek duruşunu göstermişti.

Ama bu da sorun değil. Asıl problem Sarkozy’nin orduyu küçültmeye karar vermiş olması. Sarkozy’nin ordunun yüzde 20’ye yakın kesimini küçültmek istemesi, 30’dan fazla garnizonu kapatmayı düşünmesi ve bazı teknolojik gelişmeleri ertelemesi orduyu inanılmaz rahatsız etmiş bulunuyor.

Ordu muhtıra verir mi?

Fransa gibi bir ülkede ordunun muhtıra vermesi düşünülemez. Diyenlerdenseniz yanılıyorsunuz. Çünkü bir grup yüksek rütbeli subay görülmemiş bir girişimde bulunarak "Le Figaro" gazetesinde Sarkozy'ye hitaben bir bildiri yayınladı.

Kalemlerine geleni söylediler ve son söz olarak “Sarkozy’den bir halt olmaz”a getirdiler. Bir önemli not daha ekleyelim. Halk da büyük çoğunlukla ordunun arkasında ve tepkisini gösteriyor.

İşte Sarkozy’nin ekranlarda sürekli güler gördüğünüz suratının arkasında bu var. Ama yukarıda söylediğimiz bilgiyi de ekleyelim. ABD’nin, Fransa’nın NATO askeri kanadına dönüş hamlesine inanmamasının bir nedeni de bu işte.

Bir yandan ordusunu inanılmaz ölçüde küçülten bir ülkenin NATO’nun askeri kanadına nasıl dönebileceğini sorguluyorlar.

Bu haber 1,193 defa okundu.