Sabotaj Bayramı | " /> Sabotaj Bayramı | "/>

En Sıcak Konular

2 Temmuz Sabotaj Bayramı

2 Temmuz 2008 16:11 tsi
2 Temmuz Sabotaj Bayramı "Unutmuş olamazsınız. Daha üzerinden bir yıl bile geçmedi. Adlarını gazeteler günlerce manşetlerden vermişti. Onlar hakkında methiyeler yazan köşe yazarları güneşin altında el değmemiş sıfat bırakmamıştı. Onlar için milyonlar sokağa dökülmüş anaokulu çoc

Yıldıray Oğur/Taraf

2 Temmuz Sabotaj Bayramı

Mehmet Bozkuş, Soner Özübek, Mustafa Uysal, Selçuk Gürdal, Lokman Eker, Yavuz Öztürk, Zekeriya Yatı, Abdurrahman Doğan, Vedat Kutluca, Samet Saraç ve Mehmet Gücük, Tarık Emeket.

Hatırladınız mı onları? Yapmayın, bu kadar çabuk unutmuş olamazsınız. Hani onları sonsuza kadar unutmayacak, adlarını hep yaşatacak, kahramanlıklarını yeni nesillere aktaracaktınız. Hani onlar sayesinde bu vatan ayakta duruyordu. Çok cesurdular, çok kahramandılar, vatan da millet de onlara minnettardı hani? Bugün evimizde huzur için de oturuyorsak bu onlar sayesindeydi. Özgürsek, bunu onların fedakârlıklarına borçluyduk

Unutmuş olamazsınız. Daha üzerinden bir yıl bile geçmedi. Adlarını gazeteler günlerce manşetlerden vermişti. Onlar hakkında methiyeler yazan köşe yazarları güneşin altında el değmemiş sıfat bırakmamıştı. Onlar için milyonlar sokağa dökülmüş anaokulu çocukları bile onlar için elde bayrak yürümüştü. Evlere de bayraklar asılmış, Cumhuriyetçi kadınlar askere gitmek için başvurmuş, milyarlarca yardım toplanmış, liseli çocuklar kanlarıyla bayrak yapıp Genelkurmay Başkanı'na hediye etmişlerdi.

Azıcık ipucu verelim, hatırlamanıza yardımcı olur belki.

Piyade Astsubay Mehmet Bozkurt, Astsubay Soner Özübek, Uzman Çavuş Mustafa Uysal, Çavuş Selçuk Gürdal, erler Lokman Eker, Yavuz Öztürk, Zekeriya Yatı, Abdurrahman Doğan, Vedat Kutluca, Samet Saraç ve Mehmet Gücük.

Yanlış tahmin. Ergenekon soruşturmasında içeri alınan darbeci askerlerden değiller.

En büyük talihsizlikleri buydu zaten; o kadar ünlü, mühim ve prestijli olamamak. Yurdun her yerinden konferanslara çağrılmıyor, uzman, stratejist, bir bilen olarak gazetelerde, televizyonlarda paşalar gibi ağırlanmıyorlardı. Ne güvenli lojmanlarda oturuyorlardı, ne de onlara dokunulup dokunulmayacağı saray kavgalarında pazarlık konusuydu. Kaderleri ne Dolmabahçe Sarayı'nda çizildi ne haklarında hükmü verenin rütbesi Başbakan ya da müstakbel Genelkurmay Başkanı düzeyindeydi.

Evet, çok yaklaştınız, askerdiler. En rütbelisi bir astsubaydı. Galiba en büyük şansızlıkları da 21 Ekim 2007 günü Hakkâri'nin sınır karakollarından Dağlıca'da bulunuyor olmaktı. Ve sonradan anlaşıldı ki başlarına gelecekleri sadece kendileri bilmiyordu.

Başlarına gelecekler tam dokuz gün önceden Genelkurmay'a, oradan tüm birliklere ve kendi tabur komutanlarına da bildirilmişti. O yüzden pijamalarını giyip huzur içinde onlar yataklarına çekilirken, komutanları da köye düğüne gitti.

Birileri bağırıp çağırıyordu, o zaman pek kulak kabartmamışlardı: Bu vatanda söz konusu olan vatansa gerisi teferruattı. Nerden bilsinler, bunu kendilerine ideoloji yapmış olanlar kimin hayatının ne zaman teferruat hükmünde olacağına da karar verenlerdi.

Başlarına kötü bir şey geleceğine dair dokuz gün önceden hazırlanarak gerekli yerlere gönderilmiş bir raporu yayınlayan Taraf'a Genelkurmay Başkanlığı'nın şöyle bir cevap verdiğine inanırlar mıydı acaba:

"Nitekim, söz konusu ikazla birlikte, bölgedeki birliklerde emniyet tedbirleri artırılmış ve Dağlıca'da konuşlu unsurlarımız gerekli tepkiyi göstererek, hain saldırının asıl amacına ulaşmasını engellemişlerdir."

Asıl amaç? Gerekli tedbirler? Engellemek? 12 şehit, 8 rehin asker. Tabur komutanı düğünde. İhmaller, patlamayan bombalar, çalışmayan silahlar, gelmeyen helikopterler.

Varın tarihin önünde vicdanınıza kulak kabartıp hükmü siz verin. 12 askerin hesabını sormak yüz binlerce kişilik bir orduyu yıpratmaya dönük menfur saldırılar değil de neydi?

Kahramandılar, cesurdular, hatıralarını yaşatacaktık, onları unutmayacaktık. Ama kim inanır daha bir yıl bile üstünden geçmeden öleceklerinin dokuz gün önceden bilindiğinin ortaya çıkması karşısında konuşmak cesaret isteyecekti. Bunu duyan kulaklar sağır, belgeyi gören gözler kör, şehitleri öldürenlerin arkasından vicdansızlar diye bağıranlar vicdansız kalacaktı. 'Orduya saldırı var siperleri'ne çekilecek, onların hatıralarına yaylım ateşi açılacaktı. Önce bu belgelerin Taraf'a nasıl servis edildiği sorgulanarak mide bulandırıcı bir gaz bombası atılacak, Genelkurmay "Taraf haklı, biliyorduk saldırıyı" dediğinde ise yayını kesip araya Yedigöller'den manzara resimleri konularak sessizce bu skandalın da unutulması beklenecek, önümüzdeki skandallara bakılacaktı.

O gün gazetelerde uzun uzun, acıklı acıklı hikâyeleri anlatılmıştı, evet evliydiler, nişanlıydılar, bebekleri vardı, terhislerine sayılı gün kalmıştı ama "Dokuz gün önceden saldırının olacağıyla ilgili bir rapor vardı" diyen Genelkurmay'a onların aziz hatırası için "Peki siz ne yaptınız" diye basit bir soruyu soracak çok az çocuk anasının karnından doğup, büyüyüp gazeteci, siyasetçi, köşe yazarı, kanaat önderi olabilmişti.

Ama onlar zaten bugün için doğdular. 1 Temmuz itibarıyla Dağlıca'nın erlerine ayıracak vakitleri yok artık. Bugünden sonra paşalar için çalışacak, medyanın hâki renkli halkla ilişkiler makineleri. Ama işleri bu kez çok zor. 'Rejime bağlıyız' yayınını kesip araya Yedigöller'den resimler koyarak örtbas edemeyecekler. Cumhuriyet tarihinin en büyük, en pis, en karanlık hikâyesi bu. Tarifi zor, tamamı görülmeyecek kadar büyük, anlaşılmayacak kadar korkunç. Altından kalkılamayacak kadar ağır. Bugün 2 Temmuz Milli Sabotaj Bayramı. Dikkat, bugün demokrasiye karşı her türlü sabotaj serbest. Medyatik örtbas meşru.

Bu kez de sadece izlemeyeceğiz değil mi Madımak'ın yakılmasını?



Bu haber 2,082 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,960 µs