En Sıcak Konular

AB'ye üyelik umudunun sonu mu?

1 Temmuz 2008 20:18 tsi
AB'ye üyelik umudunun sonu mu? "Eğer davalar Türkiye'yi AB yolundan çıkarma hesabına dayanıyorsa, kapatma kararlarıyla bunun başarılacağından kuşkunuz olmasın." Zaman gazetesi yazarı Şahin Alpay yazdı.

Geçen çarşamba günü Amsterdam'ın Schiphol Havaalanı'ndayım. Pasaport polisi, Schengen vizesini Hollanda makamlarından almadığım için neredeyse beni ülkeye sokmuyor...

Karşılaştığım hasmane tavrın Hollanda'da yükseldiği söylenen Türkiye karşıtı eğilimin bir yansıması olabileceğini düşünüyorum. Söylenerek havaalanı binasından dışarı çıkınca ne göreyim: Önümden vızır vızır Türk bayraklarıyla süslenmiş taksiler geçiyor... O akşam otelde Türkiye - Almanya maçını seyrediyorum. Çevremdeki Hollandalılar (malum, Almanları pek sevmezler) hararetli bir şekilde Türkiye'yi destekliyor... Ertesi gün önde gelen gazetelerden birinde muzip bir karikatür, "Türkiye Almanya'ya yenilerek Avrupalı olduğunu kanıtladı" (!) diyor...

Milli futbol takımının Avrupa Şampiyonası'nda gösterdiği başarının "halkla ilişkiler" bağlamında Türkiye'ye paha biçilmez bir katkı yaptığı muhakkak. Şu sıralar AB yurttaşları arasında Türkiye'nin üyeliğine olumlu bakanların ancak % 30 dolayında olduğunu; Türkiye'yi üye istemeyenlerin Avusturya, Almanya, Fransa ve Hollanda'da büyük çoğunluklar oluşturduğu dikkate alındığında, bu katkının değeri daha iyi anlaşılabilir. Ne var ki AB - Türkiye ilişkileri 1999'dan bu yana görülmedik ölçüde sıkıntılı bir dönemden geçmekte.

Geçen hafta Hollanda'da "Avrupa Güvenlik Araştırmaları Merkezi" ve "Türkiye Enstitüsü" tarafından düzenlenen, Türk ve Hollandalı akademisyenler ile uzmanları bir araya getiren bir konferansa katıldım. "AB ve Türkiye'de Algılar ve Yanlış Algılar: Katılımın önündeki engeller" başlıklı konferansta AB'nin ve Türkiye'nin içinden geçmekte oldukları eşzamanlı kriz çeşitli yönleriyle ele alındı. 2004'ten bu yana birliğe 12 yeni ülkenin katılmasından sonra, özellikle "Eski Avrupa" ülkeleri ağır bir "genişleme yorgunluğu" yaşıyor. Bu ülkelerde genişlemeden ve genel olarak küreselleşmeden zarar gören kesimler giderek AB projesinin karşısına geçiyor. Refah devletinin yıkılacağından, göçmenlerin (ve özellikle Müslümanların) milli kimliği ortadan kaldıracağından korkan kitleler arasında AB'nin genişlemesine, bu arada 70 milyonluk Türkiye'nin birliğe katılmasına karşı muhalefet büyüyor. Giderek daha çok taraftar toplayan milliyetçi popülist politikacılar farklı kültür ve yaşam tarzlarına tahammülsüzlüğü, yabancı düşmanlığını körüklüyor.

Türkiye'de yaşanan krizin AB'dekine benzer yönleri var. AKP'nin ve DTP'nin, yani biri İslam öteki Kürt kimliğini temsil eden (toplam oyların yarısından fazlasını toplayan) iki partinin kapatılmak istenmesinin esas nedeni, tekkültürcü resmi politikalar ve milliyetçi popülist politikacılar tarafından körüklenen farklı kültür ve yaşam tarzlarına tahammülsüzlük değil de nedir? Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de AB'ye muhalefet edenler, AB'ye katılım sürecinden (ve genel olarak globalleşmeden) ekonomik ve siyasi yönden kayba uğrayanlar değil mi?

AB'de genişlemeye ve özellikle Türkiye'nin üyeliğine karşı yükselen muhalefet ortamında, Ankara'da verilecek parti kapatma kararlarının, katılım müzakerelerinin bir daha açılmamak üzere askıya alınmasını çok ciddi olarak gündeme getirdiği umarım herkesçe iyi anlaşılıyor. Konferansta konuşan bir Hollandalı yetkili aşağı yukarı şunları söyledi: "1999'da pek gönüllü olmasak da Türkiye'yi aday yaptık. Türkiye'de köklü reformlar üzerine 2004 sonunda Kopenhag Kriterleri'nin 'yeterli' ölçüde yerine getirildiğine hükmettik. 2005 sonunda da müzakereleri başlattık. Ama Türkiye AB'ye karşı hukuki taahhütlerini yerine getirmedi; bir AB üyesini tanımamayı sürdürüyor. Şimdi de iktidardaki partiyi kapatıyor. Bu durumda Türkiye'nin Kopenhag Kriterleri'ni yerine getirdiğini kim iddia edebilir? Fransa başta birçok üyenin müzakerelerin askıya alınmasını istemesi kimseyi şaşırtmamalı. Zaten şu an Brüksel'de Fransa'ya karşı Türkiye'nin mücadelesini veren İsveç'ten başka üye ülke kalmadı..."

Eğer davalar Türkiye'yi AB yolundan çıkarma hesabına dayanıyorsa, kapatma kararlarıyla bunun başarılacağından kuşkunuz olmasın.
 



Bu haber 314 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,924 µs