En Sıcak Konular

Baykal neden gidemedi?

30 Haziran 2008 08:02 tsi
Baykal neden gidemedi? Sosyalist Enternasyonal’in sekiz başkan yardımcısından biri olan Baykal bu toplantıya katılamıyor çünkü... Mehmet Altan yazıyor...

Mehmet Altan / Star
 
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bugün Atina’da başlayacak ve 3 gün sürecek Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılmıyor.

Daha doğrusu katılamıyor.Sosyalist Enternasyonal’in sekiz başkan yardımcısından biri olan Baykal bu toplantıya katılamıyor çünkü toplantıda CHP’nin ‘sosyal demokrat ilkelere’ uygun davranmadığı gerekçesiyle uyarılması gündeme gelecek.

Sosyalist Enternasyonal’in 23. Kongresi’nde, CHP’ye, örgütün ilkelerine uymadığı iddiasıyla uyarı vermek isteyen üyeler, gerekçelerini beş maddelik etik yasasına dayandırıyor.

Dünyada 159 üyesi olan örgütün beş maddelik ‘etik yasasının’ fıkraları CHP’nin ceza almasına neden olabilir.

İşte, CHP’nin ceza almasını savunanların dayandıkları maddelerden bazıları.

‘Sosyalist Enternasyonal’e üye partiler;

1- Birey ve azınlık haklarına saygı duyar.

2- Tarafsız bir adalet sistemi ve bağımsız bir hukuku savunur.

3- Bütün ayrımcılıklara özellikle cins, ırk, etnik köken, cinsel yönelim, din, dil, siyasal ve filozofik inançlar temelinde yapılan ayrımcılıklara karşı mücadele eder.

4- İktidarı ele geçirmek için askeri güç kullanımından sakınır.

5- Örgütün mevcut prensiplerine saygı gösterilmesini izlemekle görevli etik komite, bütün üye partilerin davranışlarını izler. Sosyalist Enternasyonal’in yönetici makamlarına tavsiye mektupları hatta ceza önerilerini dile getirir.’

Sosyalist Enternasyonal üyesi olmak için aranan ne var ise, CHP bunun tam tersini yapmakta...

Parlamento iradesine kılıç çeken darbe muhtıralarına anında destek vermekten tutun da, Müslüman olmayan Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşlarını ‘Vakıflar Yasası’nda görüldüğü gibi ‘yabancı’ saymaya kadar...

* * *

Sosyalist Enternasyonal ile CHP arasında neden uçurum var?

Çünkü Sosyalist Enternasyonal ‘solcu’, CHP ise ‘Kemalist’...

Türkiye, sol ideolojiyi üreten ‘sanayi toplumu’ aşamasına hiç gelemediği için gerçek bir sola da hiç kavuşamadı.

Yeryüzünde ‘emek en yüce değer’ olmaktan çıkarken, bizde ‘köylülük’ hala nüfusun en kalın tabakasını oluşturuyor.

Osmanlı toprak düzeninin sakatlı mirasını devralan Türkiye ‘sermaye birikimi’ yapamadı.

Ne gerçek bir burjuvaziyi ne de bunun tarihsel karşıtı olan proleteryayı doğuramadı.

Padişah ve tebasının yerini, devlet ve teba aldı.

Ülkeyi, Batı’nın üretme biçimine göre değil de, tüketme biçimine göre ‘modernleştirmeye’ kalkan, bu modernleştirme görevini de orduya devreden ‘Kemalizm’, Türkiye’de sol diye yutturuldu.

Aynen Cumhuriyetin, ‘demokrasi’ diye sunulması gibi...

Yeryüzü, sol anlayışı, sanayileşme sürecinde ‘emek ile sermaye’ çelişkisi olarak yaşarken, bizde bu çelişkinin yerini ‘laik-şeriat’ ikilemi aldı.

Solculuk, en ileri düzeyde üretim biçimini sahiplenmek iken, bu coğrafyada yalapşap bir tüketim modernleşmesi olarak algılandı.

Sonunda solculuk ve ilericilik, halka karşı zoraki tüketim modernleşmesine yandaş olmak haline geldi.

* * *

Sermaye sahiplerinin emekçileri sömürerek servet edindiklerini söyleyen Karl Marks, Türkiye Cumhuriyeti’nin baş düşmanlarından sayıldı.

Enternasyonalizmin onayını alan Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Mustafa Suphi tuzağa düşürülerek Karadeniz’de boğduruldu.

Kendisini ‘sol’ diye sunan partiler, solun kurucu babası olan Karl Marks ve Frederick Engels’in resimlerini bulundurmak yerine ‘sol ideolog’ olarak Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün resimlerini sahiplenmeyi yeğlediler.

Tabii solun kurucu babaları sahiplenilmediği için, sosyal demokrasinin evrensel figürleri de bizim ‘sol partilerin’ örgüt binalarına konuk olamadılar. Ne Bernstein, ne Kautsky, ne Jaures Türkiye’deki sosyal demokrat olarak nitelenen partilerle el sıkışmadı.

Kısacası ideolojik düzeyde sol bizim siyasette varolmadı.

Kemalist modernleşme ‘solculuğun’ yerini aldı ve müthiş bir çarpıtma ile ‘emeğin ve üretim biçiminin’ Türkiye versiyonu sayıldı.

Ülkenin fabrikalaşamadığı, yığınsal emek gücünün oluşamadığı bir süreçte, kavramların da ırzına geçildi.

Kısacası, Kemalizm ile sosyalizm ya da sosyal demokrasi ayrışmadı.

Türkiye kapitalistleşemediği, bürokratik bir devletçiliğin kölesi olarak tıkanıp kaldığı için, sosyalizm de ülke dinamiğinin bir parçası olarak parıldamadı.

* * *

Türkiye’nin yapamadığını...

Şimdi Sosyalist Enternasyonal yapacak...

Kemalizm’in ‘evrensel sol’ ile hiç bir ilişkisinin olmadığını teyit edecek...

Bizim yıllardır içerde söylediğimizi şimdi yeryüzü dışarıda söyleyecek...

Ve Türkiye’nin içerde beslediği bir yerel yalan gene dünyanın evrensel doğruları sayesinde dışarıda bitecek...

İşte...

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genel Başkan Yardımcılarından biri olduğu Sosyalist Enternasyonal’in Atina’daki bugün başlayan toplantısına bu nedenle gidemedi...

 



Bu haber 659 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,618 µs