Erdoğan'ın en önemli kartı!

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Alevi açılımıyla gündeme gelen cem evlerinin ibadethane sayılması konusunda yasal düzenleme yapılmayacağı ortaya çıktı.

Çünkü bu minvalde soru soran milletvekillerine Başbakan adına Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, şöyle bir cevap verdi:

"Bütün Müslümanların ortak ibadet yeri camidir. İslam tarihinin hiçbir döneminde kendisini İslam içinde görüp de camiye alternatif başka bir ibadethane kuran mezhep ve tarikat olmamıştır. Yine İslam tarihinde, tasavvufi adap ve erkânın yürütüldüğü mekânlar hiçbir zaman caminin alternatifi bir ibadethane olarak algılanmamış ve isimlendirilmemiştir. Buna ilişkin düzenleme uygun görülmemektedir."

Ekren’in yaptığı bu açıklama aslında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İlker Başbuğ ile kapalı kapılar ardında yaptığı konuşmada geçmiş olabilecek olan pazarlık konularından bir tanesinin hangi istikamette neticelendiğini ortaya koyuyor gibi gözükmektedir:

Erdoğan kendisinin hakiki anlamda iktidar olabilmesi için daha fazla oy almasının değil CHP’nin oy kaybetmesinin daha önemli olduğunu gayet bilmektedir.

CHP’nin oy kaybetmesi için de, oylarının çok ciddi bir kısmını teşkil eden Alevilerin CHP’den koparılması gerekmektedir. Bu da en başta, AKP’nin Alevilerin yıllardır süregelen sorunlarına radikal bir çözüm getirmesiyle yani cem evlerinin “ibadethane” olarak tanınmasını sağlayacak şekilde yasal düzenleme yapmasıyla mümkün olacaktır.

Fakat Erdoğan böyle bir düzenlemeye izin verdiği zaman hükümetten ziyade bizzat sistemin/rejimin kendisinin ciddi bir krize sürüklenme ihtimali çok yüksek gözüküyor. Zira Ekren ‘tasavvufi adap ve erkânın yürütüldüğü mekânlar hiçbir zaman caminin alternatifi bir ibadethane olarak algılanmamış ve isimlendirilmemiştir’ derken zımnen ‘cem evlerine izin verdiğimiz takdirde diğer ‘ibadethane-olmayan-ibadethanelere’ de izin vermek zorunda kalır, diğer bütün tekke ve dergâhların da önünü açmış oluruz’ da demek istiyor. 

Her ne kadar çok fazla dile getirilmese de Alevilik meselesi özde, tekke-dergâh-zaviye meselesinden ayrı bir yerde değildir. En azından yapısal olarak böyle bir durum söz konusudur.

Başkanlığını Ali Bardakoğlu gibi son derece ‘liberal’ bir ilahiyatçının yürüttüğü Diyanet İşleri’nin Alevi meselesine şimdiye kadar hep sisteme paralel bir biçimde yaklaşmasının temel sebebi de tam da burada yatmaktadır (Sünni muhafazakârlıklarında değil).

Hulasa Erdoğan'ın cem evlerine müsaade ettiği noktada hem CHP’nin oylarını dağıtmış olacağının hem de tekke ve zaviyelerin önü kendiliğinden açılacağı için en başta statükoyu zora sokmuş olacağının farkında olduğunu, cem evlerini ibadethane olarak tanıdığı zaman asıl kazanacak olanın kendisi olacağını tahmin ettiğini ve bu eksende cem evlerini ele aldığını düşünmek makul olmaktan çok uzak değil gibi.

Erdoğan cem evleri konusunda statükonun çizgisinden sapmama yönünde aldığı kararı Ekren vasıtasıyla ilan ettiğine göre belli bir tavizler almış olması kuvvetle muhtemel. Fakat şimdilik bunun ne olduğunu bilmiyoruz.  

Zaman içinde Erdoğan’ın başka hangi kartlar gösterdiğini ve yapılan pazarlıktan nasıl neticeler çıkacağını daha iyi göreceğiz.

www.iyibilgi.com analiz Erkam Can