Kapatılmazsa!!??

26 Haziran 2008 16:05 tsi
AKP’nin kapatılacağına ilişkin inanç nereden geliyor belli değil. Kağıt üzerinde ihtimal yüzde 50-50. Bu durumda Türkiye oldukça değişik ve daha önce hiç karşılaşmadığı bir siyasi iklime girecek. Kapatılmazsa siyasi rakipler ne yapar bilinmez. Ama A

İktidar partisine yönelik kapatma davası açıldığından bu yana, kabul etmek lazım ki, kararın kapatma yönünde olacağına ilişkin ‘inanç’ her nedense biraz daha baskın oldu.

Gerçi bunda bizzat AKP’lilerin de payı yok değil. Çünkü alenen “kapatılacağımıza inanmıyoruz” deseler de, kulislerde, kendi aralarında ve gazetecilere “galiba kapatılacak, ona göre plan yapmak lazım” dediler.

Bir çok siyasi analist, yorumcu ve gazeteci de “kapatılacak” zikrini, yine alenen söylemediler ama neredeyse elle tutulur biçimde “ihsas” ettiler.

Oysa ortada bir dava bulunuyor ve bu dava da yüksek mahkemenin önünde. Kağıt üzerinde durum yüzde 50-50. Yani kapatılmama, kapatma yerine farklı cezalar uygulanması ihtimali de var.

Yeni ve bilinmedik bir dönem

Ve eğer AKP kapatılmazsa, en azından ve şimdiden şu söylenebilir ki, Türk politik yaşamı daha önce karşılaşmadığı, bu konuda birikmiş tecrübesi de pek bulunmayan bir siyasi iklime girecek.

İktidardaki bir partinin “kapatmama” kararından sonra nasıl hükümet edeceği önemli bir konu. Ama Anayasa Mahkemesi’nin kararı bu yönde çıkarsa, iddianamedeki iddialar üzerinden kapatılma faslı artık son bulacak.

Ya da Necmettin Erbakan’ın deyişi ile, “biz beraat ettik, beraat ne demek, aynı suçtan bir daha yargılanamaz demek” durumu ortaya çıkacak.

Bu işin yargı tarafı. Nedir, nasıl olur yargıya bırakalım ve sonrasına bakalım. AKP’nin siyasi rakipleri bu yeni hali nasıl yorumlar ve algılar şimdiden kestirmek zor. Ama AKP’nin ne yapacağı çok daha önemli.

İktidarının ilk döneminde (22 Temmuz’a kadar ve 22 Temmuz gecesi dahil) uyguladığı "kapsayıcı" politika, parti için temel düstur olmalı. Bu zaman diliminde AKP'nin hem söylemi hem de pratiği kamouyondan ciddi destek gördü. Yani AKP bu krizli süreçten temiz bir sayfa açmalı, gerekli dersleri çıkarmalı.

Bazen “tek bir söz”ün dahi işi nerelere vardıracağı görülmeli. Başbakan Tayyin Erdoğan aslında bunun en güzel örneğini 22 Temmuz gecesi AKP Genel Merkezi'nin terasından söylemişti.

Bir anlamda sonraki sürecin anahtar kelimesi yine “müsterih” olabilir. Türkiye’de her kesimin “müsterih” tutulması oldukça ince ayar gerektiren bir politik zihin istiyor. Bu zihin Başbakan’da var. İş pratikte.

Tersine “kapatmama” kararı, AKP söylem ve uygulamalarına daha fazla “kibir” getirirse bu hemen herkesin kabul edebileceği gibi akil olmaz. Böylesi bir durumda AKP’nin politik rakipleri daha büyük bir “sıkışmışlık” hissedebilir.

Bu baskıyı ortadan kaldırıp tüm kesimleri rahatlatma görevi de yine AKP’ye ve liderine düşüyor. Şu da bir gerçek ki, kapatma davasından bu yana geçen dönem oldukça sancılıydı ve daha da bitmedi.

Türkiye’nin konsantre olması gereken bir çok dosya tozlanmaya başladı. AKP’nin kendisini hep başarılı olduğu bu alanlara daha büyük dikkatle yönlendirmesi, ilk dönemde olduğu gibi hem başarı hem de kamuoyu desteği getirebilir.

Kapatma kararı çıkması durumunda, AKP’nin stratejik opsiyonlarından biri olarak dillendirilen seçim meselesi de bu manada ötelenebilir. Hem ihtiyaç kalmayacaktır hem de zaten bir tür travmadan çıkmış olan Türkiye’nin önüne yeni bir yarış süreci gelmeyecektir.

Bu haber 1,548 defa okundu.