Kulisleri sallayacak ilginç anekdot | " /> Kulisleri sallayacak ilginç anekdot | "/>

En Sıcak Konular

Kulisleri sallayacak ilginç anekdot

26 Haziran 2008 15:55 tsi
Kulisleri sallayacak ilginç anekdot Mesut Yılmaz, eşiyle ilgili uyarıya ne dedi? 'Namaz kılıyor musunuz?' sorusuna eski Başbakan nasıl mukabelede bulundu? TCK'nın 163. maddesini gerçekte kim kaldırttı? Özal kimlere hakkını helal etmedi? İşte müthiş diyalog..

İsmail Müftüoğlu/Milli Gazete

Sayın Hasan Celal Güzel, Radikal gazetesinde yayınlanan makalesinin başlığını “Zavallı Mesut Onbaşı” olarak koymuş ve sayın Mesut Yılmaz’ın aleyhine Anayasa Mahkemesinde açılan davadan bayan Rahşan Ecevit affı diye bilinen aftan yararlanarak paçasını kurtardığını yazmıştır.

Diğer taraftan, sayın Mesut Yılmaz’ın bayan Semra Özal’ın elini öperek ANAP genel başkanlığına seçildiğini, kumar oynamayı sevdiğini, 28 Şubat’ta da adını Mesut Onbaşı olarak koyduğunu, darbeci generaller karşısında bir onbaşı kadar hükmü bulunmadığını, geldiği her yere birilerinin himayesinde geldiğini, darbecilerle iyi geçindiğini, ordunun kışlaya dönemez dediğini… vs yazmış ve bize bir Mesut Yılmaz tarifi yapmıştır.

Biz de, dahil olduğumuz iki hadiseyi izahla sayın Mesut Yılmaz’ın biraz daha tanınmasına yardımcı olalım dedik. Malum, merhum Turgut Özal Cumhurbaşkanı seçilince ANAP’ın başına sayın Yıldırım Akbulut getirilmişti. Arkasından ANAP’ta genel başkanlık yarışı başlamıştı. İşte o dönemin genel başkan adaylarından birisi de, sayın Mesut Yılmaz’dı.

Bazı arkadaşların ısrarı ve sayın Mesut Yılmaz’ın daveti üzerine, İstanbul Tarabya Oteli’nde bir görüşmemiz olmuştu. Bu görüşmenin halen yaşayan şahitleri vardır. Mücahit Gülen ve İstanbul ANAP milletvekili, Fatin Rüştü Zorlu’nun damadı, Hilmi Özen.

Sayın Mesut Yılmaz’la otelde masaya oturunca, diğer arkadaşlar yanımızdan ayrıldılar. Konuşma şu şekilde gelişti:

- Davetinize teşekkür ediyoruz, buyrunuz.

- Biliyorsunuz, ANAP’ta genel başkanlık yarışına girdik. Sizin tecrübelerinizden istifade etmek istedik. Bizim lehimize çalışmanızı bekliyoruz.

- Mesut bey, biliyorsunuz ki siz muhafazakar görünen bir partinin genel başkanlık yarışına giriyorsunuz. Sormak istiyorum. Namaz kılıyor musunuz?

- Günlük kılmam ama bazen Cuma namazı kılarım.

- Millet bu yönünüzü öğrenirse oy alamazsınız.

- Milletten ziyade delege önemlidir.

- Mesut bey, geçenlerde gazetelerde eşiniz bikinili mayo ile görüntülendi. ANAP’ın başına geçecek bir insanın hanımı çok dikkatli olmalıdır, değil mi? Zira, millet sizi beyaz bir çarşaf olarak görmek ister. Oysa, hanımınızın bu resimleri beyaz çarşaf üzerinde siyah leke olarak görülmektedir.

- Önemli olan şekil değil, kalp temizliğidir.

- Bu izah, inanan insanları tatmin etmez.

- Önemli değil, alışırlar.

- Mason olduğunuz söyleniyor, ne dersiniz?

- Eskiden milliyetçiydim, şimdi ise liberalim.

- Bilderberg toplantılarına katıldığınız yazılmaktadır. Yoksa Bilderbergçi misiniz?

- Evet, Bilderbergçilerin davetine icabet ediyorum. Onlarla müşterekliğimiz var. Bir katılmamızda TCK’nın 163. maddesinin kaldırılması noktasında mutabakat sağladık. İyi de oldu. Onların desteği olmasaydı, bu maddeyi hiçbir kuvvet kaldıramazdı. Bilderberg yabancı menşeli bir kuruluştur ama faydalı hizmetler görür. Benden önce Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit de Bilderberg toplantılarına katılmışlardır. Ben Bilderberg toplantılarına katılmaktan memnunum.

- Peki, Mason musunuz?

- Yok.

- Sizi destekleyen olmazsa genel başkan olamazsınız. İçten ve dıştan destekçileriniz var mı?

- İçten bayan Semra Özal, dıştan da dostlarımız vardır.

- Hedefiniz milliyetçi, muhafazakar bir Türkiye midir?

- Zaman gösterir ama ben liberalim. Bu sözcüğün içinde her şey vardır.

- Bu düşünceler ve destekçileriniz sayesinde genel başkan olursunuz, ama sizden lider olmaz.

***

Rahmetli Turgut Özal, bizimle görüşmeyi arzulamış, biz de sayın Ömer Öztürkmen’le birlikte, İstanbul Harbiye Orduevi’nde davetine icabet etmiştik. Bizi son derece nazik bir şekilde karşıladı. Odasına aldı. Hoşbeşten sonra bize dönerek; “İsmail bey, nerelerdesiniz, politika sahnesinde görünmüyorsunuz, siz son derece hareketli bir insansınız, aklımdan hep geçtiniz ama görüşme bugüne nasip oldu” dedi.

Biz de kendisine milli görüş çizgisinde siyasetimizin devam ettiğini ama parti içinde bazı sebeplerden dolayı aktif olmadığımızı söyledik. Merhum Özal “öyle ise benim yeni kuracağım partide beraber olalım inşaallah” dedi.

“Türkiye’nin durumundan memnun musunuz” diye sordu. Cevabımız hayır oldu. Neden diye sordu. Biz de, büyük bir manevi tahribat var, vurgun, soygun alabildiğine, borçlanma hızla artıyor, manevi coğrafya hızla çoraklaşıyor dedik ve Türkiye’nin manevi coğrafyasını çizdikten sonra, bana cevaben “İsmail bey, ben bunları bilmiyordum” dedi. Anladım ki, manevi coğrafya ile ilgilenecek zaman bulamamıştı.

Daha sonra kendisine bazı sualler sorduk. “Niçin YÖK Başkanı İhsan Doğramacı’yı görevden almıyorsunuz?” sorumuza cevabı netti: “Gücümüz yetmez.”

Bu meyanda, benzer bir görüşme de, Sayın Süleyman Demirel’le gerçekleşmişti. 1. Cephe hükümeti kurulurken İhsan Sabri Çağlayangil’i Dışişleri Bakanı yapmayınız dediğimizde, “o zaman bu hükümet kurulamaz” cevabını almıştık. Demek ki, bazı güçleri ve uzantılarını aşmak mümkün olmuyor.

Daha sonra sözü alan merhum Özal, üç insan tipine hakkını hiç helal etmeyeceğini ifade ile onları şöylece sıraladı: 1- Benim inançlı olduğumu bildikleri halde, beni tekfirleyenler. 2- Mesut Yılmaz. 3- Çok iyiliğim dokunduğu halde aile efradıma sövenler.

Mesut Yılmaz’a niçin hakkını helal etmediğini sorduğumuzda, “vefasızdır da ondan” dedi, “peki niçin seçtirdiniz” dedim, cevaben “ben değil, Semra seçtirdi”, “Semra hanım sizin eşiniz” deyince, “orasını karıştırmayınız” dedi.

Aile efradına sövenler meselesine gelince; “kim bunlar” dedik. Cevaben “onlardan birisi eski ANAP Ordu milletvekili Şadi Pehlivan’dır” dedi. “Niçin” deyince, cevaben “Ordu ili onu milletvekili istemedi, ben de listeye koyamadım ama Türk Ticaret Bankası Yönetim Kurulu Başkanı yaptım. Daha çok kazandırdım. Buna rağmen arkamızdan küfür edip, durmaktadır. İşte bunun gibi olanlar.”

Merhum Turgut Özal çok dertli idi. Bizimle uzun bir sohbet yaptı. Gözünde hizmetin pırıltıları vardı. ANAP’ın Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve ekibine de itimadı kalmamış, yeni parti kurma çalışmalarını başlatmıştı. Ama ömrü vefa etmedi.

Sayın Mesut Yılmaz’ın, biraz daha tanınmasına, biz de bir nebze de olsa yardımcı olmak babında bu yazıyı kaleme aldık ve tarihe not düştük.

cafesiyaset.com



Bu haber 1,096 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,086 µs