1 tetik 100 1 tetik 100

En Sıcak Konular

Carla’yı öldürmek: 1 tetik 100 25 Haziran 2008 13:29 tsi
Carla’yı öldürmek: 1 tetik 100 Dün Ben-Gurion Havalalanı’nda ‘intihar’ eden kişi aslında kimi vurmak istedi? İsrail ve Fransız liderlerinin az ötesinde yaşanan vaka, ‘gözünüzle görseniz bile’, suikastten şüphe edilmesi gereken bir olay. İki liderin düşmanı

Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy ve tabii eşi Carla Bruni dün İsrail'den ayrılırken, havaalanında İsrailli bir polis memuru kendini vurarak intihar etti. Aslında kimin intihar ettiği de şüpheli.

Çünkü kimi kaynaklar bir polisin kimi kaynaklar da bir askerin intihar ettiğini söylüyor. Hangisi olduğu önemli mi derseniz, aslında değil. Önemli olan bir asker ve polisin ayırt edilememesi!

“Acilen ‘herşey normal, yok bir şey” mesajı dünyaya verilmeye çalışılırken bu tür aksaklıklar olur! Öyle veya böyle, en masum okuma için bile bu olay tam bir skandal.

Peki gerçekten intihar olamaz mı? Olur ama aslında suikast olmaması garip olur! Çünkü İsrail ve liderleri için suikast girişimi neredeyse vakayı adiye. Geçmişte bir çok İsrail lideri saldırıya uğradı, hatta bazıları hayatlarını kaybetti.

Bu nedenle İsrail Cumhurbaşkanı ve Başbakanı dünyada en sıkı ve en iyi korunun kişilerin başında geliyor. İsrail gizli servisleri de bu konuda son derece hassas.

İsrail’e gidenlerin-dönenlerin daha havalalanında nasıl can sıkıcı deneyimler yaşadığı bilindiğinde, dün patlayan silahın liderlere ancak bu kadar yaklaşabileceği de normal kabul edilmeli.

Bu yüzden dün yaşanan tatsızlığın arkasında gerçekten bir suikast girişimi olup olmadığı iyi izlenmeli. Çünkü “en azından” şöyle bir durum söz konusu, asker veya polis hangisiyse neden İsrail liderlerinin bir arada artı Fransız Başkanı ile birlikte olduğu anı seçti?

O halde olayın bir suikast denemesi olması aslında kimseyi şaşırtmaz. Üç lider de-diğer dünya liderlerinden biraz fazla-her zaman tehtid ve risk altında olan siyasi kimlikler.

Bir suikast kurgusu yapıldığında, hedefin aslında kim olduğu önemli bir soru. İsrailli liderler ki, Fransız lideri mi, yoksa hepsi birden mi? Carla Bruni de bu listeye eklenmeli diyenler de çıkabilir belki ama (!) kabul etmek lazım ki bir suikast girişimi söz konusuysa öncelikle isimler liderler.

Tabii Carla Bruni olasılığını da çok şakaya vurmamak lazım! Unutulmamalı ki Bruni aslında bir İtalyan ve iki ülke arasında küresel politik tercihler arasında ciddi farklılıklar bulunuyor.

Bu konu üzerinde durmayalım ama örneğin Fransa ve İtalya’nın Türkiye ile ilişkilerine bir bakıldığında “nasıl derin farklılıklar olduğu” ortaya çıkar.

Malum, bir cinayeti çözmek için iki soru sorulur: “kimin elinde silah var ve kimin işine yarar?” Ama aynı zamanda “ya parayı ya kadını takip etmek gerekir” düsturu da dedektiflerin favori kabullerindendir!

Fransa ve İsrail: Neyin peşinde?

Belirttiğimiz gibi bu iki ülkenin ve liderlerinin düşmanı pek çok. Ancak yakın zamanlı konjonktür yüzünden iki ülkeyi veya birini kaosa sürüklemek isteyenler de aynı oranda bol.

Sarkozy, ülkesinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ile ilişkilerini baştan yeşertip, küresel oyunda kritik bir oyunca olması yolunda ciddi girişimler de bulunan bir lider. Diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak küresel satranç tahtasında aktif olmayı seçti.

İsrail ziyareti de bu bağlamda önemli. Sarkozy, Tel Aviv’de açık biçimde İsrail’in arkasında durduğunu belirtti ve İsrail’e yönelik herhangi bir girişimde de arkalarında net biçimde duracağını deklare etti.

Bu açık bir cephe ilanı olarak okunabilir. Ama tek değil. Sarkozy’nin İsrail ziyaretinin önemli bir ayağı da, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren Akdeniz Birliği projesi. Bu birlik en önemli toplantısını kısa süre sonra Paris’te yapacak.

Sarkozy, İsrail’in de burada bulunmasını istiyor. Üstelik sadece İsrail’in değil Suriye’nin de bu toplantıya katılmasını, problemli iki liderin burada ilk kez yüzyüze gelmelerini tasarlıyor.

Türkiye’nin iki ülke arasındaki arabuluculuğu anımsandığında ve buna Akdeniz Birliği’nden Türkiye’nin duyduğu rahatsızlık eklendiğinde, Paris’in bir tür rol kapma ve zorlama hamleleri yaptığı varsayılabilir.

Öte yandan bu girişimlere Türkiye kadar soğuk bakanlar da var. Almanya, İngiltere hatta ABD bile bu işten pek hazzetmiyor. Washington seçim sürecine girdiğinden İsrail’le yakından ilgilenemiyor. Bu yüzden önceliği şimdilik Fransızlar’ın kaptığını söylemek lazım.

İran öncesi yakınlaşma…

Bu işin bir boyutu. Başka boyutu şu sıralar ayyuka çıkan, İsrail’in İran’ı tek başına vurmaya kalkacağı iddiası. Aslında iddia lafı yeni bilgiler ışığında biraz yumuşak kalıyor. ABD ve İngiliz uzmanlar içinde “tarih” verenler bile var.

Sarkozy bu manada İsrail’in yanında durduğunu gezi sırasında zaten söyledi. Söyledi ama İran’ın vurulması ihtimali Arap dünyasında tam çözülmüş değil. Bazı Arap ülkeleri “bölge ateş topuna döner” derken, bazıları da “aslında çok da kötü olmaz, bir beladan kurtuluruz” havasında.

Bu İsrail tablosuna ek olarak, Tel Aviv’in “kendine yakın” sorunlarının çözümü için nasıl ugraştığı da artık fark ediliyor. Kendi başına da değil.

Suriye ile bir uzlaşı arayışı, Hamas’la Mısır aracılığı ile el sıkışması, Filistin’de Körfez Ülkeleri’nin yardımı ile barış girişimleri hep bu manada, “savaş öncesi etrafı sağlama almak” olarak okunuyor.

Ve sayılan bu aktörlerin hepsi aslında birer “suikastçı” barındıracak olasılıktaki güçler listesinde bulunuyor. Yetmezmiş gibi İsrail, içeride de sorun yaşıyor. Olmert’in geçmişten gelen bazı akçeli işler yüzünden koltuğu hayli sallanıyor ve bizzat kendi-koalisyon-kabinesi içinde de “rakipleri, rakibeleri” var!

İşte bu nedenlerle, İsrail’li liderler de Fransız liderleri de veya hepsi toptan, bu listenin hedefi olabilecek durumda.

Ama dediğimiz gibi tetikçi önemli değil, neden önemli. Ve eğer bir suikast var ise “neyin bozulmaya çalışıldığına” iyi bakmak gerekiyor. Yoksa bu topraklar kana çok alışık zaten!



Bu haber 1,218 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    4,540 µs