KÜRESEL işbirliği çağrısı | " /> KÜRESEL işbirliği çağrısı | "/>

En Sıcak Konular

Gül'den KÜRESEL işbirliği çağrısı

25 Haziran 2008 12:39 tsi
Gül'den KÜRESEL işbirliği çağrısı Cumhurbaşkanı, "Geldiğimiz bu noktada, ortak sorumluluğumuz gereği, acil sorunların çözümü yönünde tüm hükümetleri ve bölgesel ve uluslararası ekonomik ve siyasi kuruluşları samimi işbirliğinde bulunmaya ve kollektif çaba göstermeye davet ediyorum" dedi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gelişmiş ülkelerin bile tedbir aldığı bir dönemde, gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerin de ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirterek, "Geldiğimiz bu noktada, ortak sorumluluğumuz gereği, acil sorunların çözümü yönünde tüm hükümetleri ve bölgesel ve uluslararası ekonomik ve siyasi kuruluşları samimi işbirliğinde bulunmaya ve kollektif çaba göstermeye davet ediyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayında düzenlenen '15. Dünya Ekonomi Kongresi'ne katıldı. Yaptığı konuşmada, küreselleşmenin günümüzde her alanda belirleyici hale geldiğini ve bir anlamda, dünyada yeniden yapılanmaya neden olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Bu süreçte demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, düşünce, ifade ve girişim özgürlüğü ile saydamlığın dünyada ortak değerler olarak giderek daha çok benimsenmekte olması memnuniyet vericidir.

Bunlara paralel olarak, uluslararası ticaret, rekabet, fikri haklar ve çevre gibi alanlarda yeni norm ve standartlar getirilmekte olmasını da olumlu gelişmeler arasında zikretmek gerekir" dedi. Cumhurbaşkanı Gül, uluslararası ticarette serbestleşmenin, finansal piyasalarda bütünleşme ve iletişim teknolojisindeki hızlı gelişme ile bilgiye erişim imkanlarının artmasının artık modern iktisadi hayatın gerçekleri olduğunu söyledi.

Bu kapsamda, ülke ekonomilerinin giderek serbestleşmesiyle, üretim ve ticari faaliyetlerin artan oranda uluslararası nitelik kazandığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Dünya ticaret hacmi hızla genişlemektedir. Finansal piyasaların bütünleşmesi, tasarrufların kullanımında ve kaynak dağılımında etkinliği arttırılabilmektedir. Teknolojik gelişme ve bilginin paylaşımındaki kısıtlamaların büyük ölçüde ortadan kalkmasına paralel olarak, yüksek oranlı verimlilik artışları sağlanabilmesi de önemli bir gelişmedir. Bu gelişmeler sayesinde, 2000'li yılların başlarından itibaren küresel ekonomi büyüme yönünden önemli bir ivme yakalamıştır. Dünya genelinde, enflasyon oranlarında belirli düşüş gerçekleşmiştir" diye konuştu.

"TÜRKİYE DÜNYANIN 17., AVRUPA'NIN İSE 6. BÜYÜK EKONOMİSİ HALİNE GELMİŞTİR"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünyada gözlenmiş olan bu canlılığa paralel şekilde, Türkiye ekonomisinin de 2002 yılının ilk çeyreğinden itibaren kesintisiz ve yüksek bir büyüme sürecine girdiğini söyledi.

Buna göre, Türk ekonomisinin 2002-2007 döneminde reel olarak yıllık ortalama yüzde 7 civarında büyüyerek 659 milyar dolarlık bir milli gelire ulaştığının altını çizen Gül, "Satınalma gücü paritesine göre bu miktar 1 trilyon dolara tekabül etmektedir. Bu milli gelir düzeyi ile Türkiye dünyanın 17., Avrupa'nın ise 6. büyük ekonomisi haline gelmiştir. Bu dönemde Türkiye ekonomisinde dikkat çekici verimlilik artışları gerçekleşmiştir. Buna ilaveten, üretimde teknolojik düzeyin yükselmesi ve eğitimli genç insan gücünün artması da önemli gelişmeler teşkil etmiştir. Büyük ekonomik ve sosyal maliyetler yaratan kronik yüksek enflasyon sorunu aşılarak, enflasyonun uzun yıllardan sonra tek haneli oranlara inmesi sağlanmıştır. Bir paradoks gibi gözükse de, Türkiye'nin yüksek büyümeye paralel olarak enflasyonda düşüş sağlamış olması kayda değer bir başarıdır" açıklamasında bulundu.

Abdullah Gül, şunları söyledi:

"Bu noktada, Türkiye ekonomisinin bu performansında, olumlu dış koşulların yanında, uygulanan yapısal reformlar ve makro-ekonomik politikalar ile bu süreçte yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda tesis edilen güven ortamının ve AB ile müzakerelere başlanmış olmasının belirleyici bir rol oynadığını vurgulamak isterim. Türkiye'de 2001 yılı sonrasında uygulanan ekonomik program neticesinde, kamuda mali disipline bağlılık süreklilik kazanmıştır. Finansal sistemdeki kırılganlıklar önemli ölçüde giderilmiştir. Sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek güçlü bir finans sisteminin oluşturulması yönünde kurumsal ve hukuki altyapı tesis edilmiştir. Böylece ekonomi dış şoklara karşı daha dirençli bir yapıya kavuşturulmuştur. Bu kapsamda izlenen sıkı maliye ve para politikalarının büyümeyi sınırlandırıcı bir etkisi olmamıştır. Aksine, kamu dengelerindeki iyileşme ve fiyat istikrarını sağlama yönündeki gelişmeler, büyüme sürecine önemli katkı sağlamıştır."


Türkiye'nin, siyasi ve makro-ekonomik istikrarın sağlanması ve uygun yatırım ortamının oluşturulmasıyla birlikte, yabancı yatırımlar açısından da bir cazibe merkezi haline geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, 1990-2000 döneminde 6.2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen net doğrudan yabancı yatırımların 2002-2007 döneminde 52 milyar doları aştığını söyledi.

"TÜRKİYE BÖLGESİNDE EKONOMİK CAZİBE MERKEZİ OLMA ÖZELLİĞİNİ DE PEKİŞTİREBİLECEKTİR"

Gül, "Böylece Türkiye, bir yandan gelişmekte olan ülkelerin sunduğu fırsatları sunan, ama aynı zamanda gelişmiş ülkeler gibi riski minimum hale getiren bir performans göstermiş olmaktadır. 2007 yılında ortaya çıkan küresel likidite daralmasının Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisi sınırlı düzeyde kalmıştır. Bu durum Türkiye'de gerek makro-ekonomik dengeler, gerekse finansal sistemi güçlendirme yönünde önemli mesafe katedildiğini açık biçimde ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, sürdürülebilir büyüme ve istikrarı kalıcdır. Esasen, küreselleşmenin ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmesi üzerinde öngörülenin çok ötesinde belirleyici hale geldiği ve gelecekte bu etkinin daha da artmasının kaçınılmaz olduğu bir ortamda, sadece Türkiye değil, bütün ülkeler ekonomilerini güçlü tutma çabalarını aralıksız sürdürmek ve yeni koşullara uyum yeteneklerini geliştirmek durumundadır" dedi.

Abdullah Gül, bu yeni dönemin; geçmişe göre çok daha değişken, esnek, açık, hızla değişen, krizlerin çok daha etkili olduğu, büyük fırsatlar sunmanın yanında ciddi yeni mücadeleler gerektiren bir dönem olduğunu belirtti. Rekabetin yoğunlaştığı, belirsizliklerin arttığı bu yeni dönemde bireyler, kurumlar ve ulusların, bir yandan ortaya çıkan fırsatlardan azami ölçüde yararlanmaya, aynı zamanda risklere karşı korunmaya çalışmak durumunda olduklarının altını çizen Abdullah Gül, "Ancak, bu çabaların amaçlanan başarıyı kalıcı hale getirmesi, yani yüksek bireysel ve sosyal refah düzeyini sağlaması, geçmişten daha farklı bir yaklaşımı gerektirmektedir. Bu yaklaşımın temelini de küresel işbirliğinin geliştirilmesi, uluslararası toplumun sorunlara "ortak çözümler" üretmesi ve çözüm yolunda "birlikte hareket etmesi" oluşturması gerektiğini bu kongre vesilesiyle uluslararası kamuoyuna yönelik olarak vurgulamak isterim. Küreselleşme sürecinde dünya hasılasında ve fert başına gelirde yüksek artışlar gerçekleştiği bir vakıadır. Ancak ne yazık ki, bu yükselme sürerken dünyanın değişik bölgeleri ve ülkeleri arasındaki gelir dağılımı eşitsizliklerinin ve yoksulluğun azaltılmasında önemli bir mesafe alınamadığı da bir gerçektir. Oysa günümüzde, bilgiye ulaşmada zaman ve mekan kısıtlamaları ortadan kalkmaktadır" diye konuştu.

"ORTAYA ÇIKAN TABLO ÖFKE VE HAYAL KIRIKLIĞI YARATABİLMEKTEDİR"

Cumhurbaşkanı Gül, dünya halklarının birbirini ve diğer ülkelerdeki gelişmeleri yakından izlediğini söyledi. Bu durumun, toplumsal ve kültürel tepkilerin artmasına ve daha da ileri giderek çatışmaların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabildiğine dikkat çeken Gül, "Dünyayı bir anlamda küçülten modern iletişim teknolojileri, zenginle fakir arasındaki uçurumu daha önce olmadığı kadar açık biçimde gözönüne sermektedir. Ortaya çıkan tablo öfke ve hayal kırıklığı yaratabilmektedir. Küresel ekonominin performansının zayıflaması durumunda, zaten var olan sorunlara bağlı yasadışı göç, şiddet, örgütlü suç gibi eğilimlerin artarak devam etmesi riski ciddi biçimde mevcuttur. Finansal dalgalanmaların, küresel ekonomik konjonktüre ilişkin belirsizliklerin hakim olduğu, gıda, hammadde ve enerji fiyatlarında önemli artışların gerçekleştiği içinde bulunduğumuz dönem, bu açılardan dikkatle değerlendirilmelidir. Bu konjonktürde gelişmiş ülkeler dahi kısa vadede enflasyonist baskıların artması, uzun vadede gıda güvenliği sorunlarına karşı tedbir aramaktadırlar" açıklamasında bulundu.

Gelişmiş ülkelerin bile tedbir aradığı bir dönemde, gelişmekte olan veya en az gelişmiş olan ülkelerin büyük ve ciddi sorunlarla karşı karşıya olduklarını ifade eden Gül, bunların başında açlık ve yoksulluğun daha da artmasının geldiğini söyledi. Gül, "Geldiğimiz bu noktada, ortak sorumluluğumuz gereği, acil sorunların çözümü yönünde tüm hükümetleri ve bölgesel ve uluslararası ekonomik ve siyasi kuruluşları samimi işbirliğinde bulunmaya ve kollektif çaba göstermeye davet ediyorum. Tabiatıyla, iş dünyasının ve şirketlerin bu çabalara katkıda bulunmaları hem insanlığa karşı ahlaki bir borçtur, hem de kendi varlıkları bakımından akılcı bir tutum olacaktır. Kaynaklarımızın savaş, çatışmalar, yolsuzluklar, akılcı ve verimli olmayan kullanımlarla israf edilmesi yerine, küresel düzeyde refahın arttırılması, refahın ulusal ve uluslararası düzeyde daha dengeli dağılımının sağlanması, kaynakların açlık ve yoksullukla mücadeleye ayrılmasının dünya barışına çok önemli katkıda bulunacağına olan inancımı bu noktada özellikle vurgulamak isterim" dedi.

Yeni Şafak



Bu haber 529 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,297 µs