Ergenekon Nasıl Çökertilir? | " /> Ergenekon Nasıl Çökertilir? | "/>

En Sıcak Konular

Ergenekon Nasıl Çökertilir?

25 Haziran 2008 04:15 tsi
Ergenekon Nasıl Çökertilir? Genç Siviller, İtalyan Gladio’sunu çökerten savcı Felice Casson’un konuk olarak katıldığı “Hukuk, Devlet, Derin Devlet” sempozyumunu kitaplaştırdı. İşte Ergenekon’un nasıl çökertileceğine dair bir kullanım kılavuzu…

"Bugün bizim elimizde hangi karara kimin evet kimin hayır diyeceğini, çocukların bile önceden tahmin edebildiği bir Anayasa Mahkememiz... ‘Yargı taraftır, Devlet’ten yana taraftır’ diyen bir Yargıtay Başkanımız… ‘Efendim daha ne bekliyorsunuz” diyerek generallerin kapılarını aşındıran ‘halkçı’ partilerimiz…‘Ergenekon işi çok uzadı, herkes bir adım geri atsın” diye çağrılar yapan dev anası sivil toplum örgütlerimiz…Türkiye’de ilk defa kontrgerilla kelimesini kullandıktan sonra bir faili meçhul cinayete kurban giden bir savcımız…Şemdinli’de Derin Devlet kuyusuna elini daldırdığı için, büyük medya ve meslektaşları tarafından linç edilen, görevi değil mesleği bile elinden alınan bir başka savcımız ve nihayetinde şu anda Ergenekon canavarına karşı tek başına mücadele veren, hayatı basın tarafından didik didik edilen, başına ne geleceğini kimsenin kestiremediği son savcımız var.
Ne diyorsunuz?
Biz de başarabilir miyiz?
Ergenekon’dan çıkabilir miyiz?”

Genç Siviller’in Hayykitap’tan çıkan “Ergenekon Nasıl Çökertilir” kitabı böyle başlıyor. Kitapta İtalyan Gladio’sunu çökerten savcı Felice Casson deneyimlerini ve derin çeteleri çökertmedeki püf noktaları açıklıyor. Türkiye’nin “derin tecrübelerini” ise Ali Bayramoğlu, Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Yasemin Çongar ve Ömer Laçiner aktarıyor.

İşte kitaptan çarpıcı bölümler…

Felice Casson: “Diktatör rejimler halkın bilmesini istemez”

Ergenekon operasyonunu Türkiye’de yürüten savcı Zekeriya Öz kesinlikle yasalara saygılı olmalı; hiçbir konuda kesinlikle hata yapmamalı; yoksa soruşturma iyice güçleşir ve komplike hale gelir. Ama ilk öncelik yasalara saygılı olmak. Ve bir şey daha önemli tabii ki: Yargının ve diğer savcıların rahat çalışabilmesini sağlayacak güvenli bir ortam hazırlamak. Bu, savcının kendisine de koruma sağlayacaktır. Ayrıca doğru kurumlarla irtibata geçmek, parlamenter seviyede yetkili organlar varsa onlarla irtibatta olmak ve soruşturmanın safhalarını paylaşmak. Bunlar önemli noktalar…
Demokratik bir ülkede en önemli hususlardan biri şeffaflıktır. Siyasilerin bulundukları yer cam bir saray gibi olmalıdır. İçini tamamen ve çok açık bir şekilde görebilmek lazım… Vatandaşların buna hakları vardır, onları temsil eden kişilerin neler yaptığını görmelidir. Vatandaşın, siyasetin içinde neler olup bittiğini çok açık bir şekilde bilmeye hakkı vardır. Siyasetin iyi bir şekilde yürütülmesi için bilgilendirme çok önemlidir. Bu, çok temel bir değerdir. Bir tesadüf değildir ki, diktatör rejimler, nazi-faşist rejimler, bu bilgilendirmeyi daima mümkün olduğu kadar düşük tutmak isterler. Çünkü halk ne kadar az bilirse onlar için o kadar iyidir. Böylelikle istediklerini rahatlıkla yaparlar. Hâlbuki biz vatandaşlar olarak her şeyi bilirsek olan biteni anlayabiliriz, değerlendirebiliriz, düşüncelerimizi söyleriz ve karar alabilir, demokrasiyi yaşatabiliriz. İşte demokrasi budur.  Şeffaflık ve bilgilendirme… Bu hem kendimizin, hem içinde bulunduğumuz topluluğun yararınadır.


Ali Bayramoğlu: “Çeteleşmiş bir devlet…”

Şöyle söylemek yanlış olur mu bilmiyorum ama Batı'da ortaya çıkan devlet içindeki devletler, çeteler, devlet içerisindeki gayri meşru yasadışı yapılanmalardı. Türkiye'ye baktığımızda ise burada devlet içindeki bir çeteden çok, çeteleşmiş bir devlet ya da Gladiolaşmış bir sistem gerçeği karşımıza çok sert bir şekilde çıkıyor. Tüm Cumhuriyet tarihi, devlet ideolojisinin ve devlet-toplum ilişkilerinin bu tür bir mantık üzerine kurulduğunu bize kanıtlıyor. Çok gerilere gitmeye gerek yok. Balkan Savaşı sonrası Ege bölgesinden yüz bin Rum’u korkutup kaçıran Teşkilat-ı Mahsusa bir derin devlet örgütüdür. Aynı Teşkilat-ı Mahsusa 1915'in 24 Nisan'ında tutuklanan 20 Ermeni aydının İstanbul’dan sürgün edildikten sonra yollarda katledilmesini sağlamıştır.
Teşkilat-ı Mahsusa geleneği bir anlamda Türk ulus-devletinin kuruluşunun da ana damarını oluşturur. Etnik ve dini standartlaşmanın yasalar üzerinde değil, sadece gayri meşru kaba katliamlara varan bir can ve mal mübadelesi üzerinde oluştuğu bir yapının temel aracıdır. Cumhuriyet döneminde pek çok öykü var karşımızda. Ama sadece Kıbrıs'ta kurulan Milli Mukavemet Teşkilatı’nın öyküsü bile NATO dışındaki Gladio'nun Türkiye’de nasıl örgütlendiğini anlatır bize.


Hasan Cemal: “Askerin ‘devlet içinde devlet’ konumuna son vermemiz gerekiyor”

1971,1982, 1997… 12 Eylül’de birçok acı şey yaşandı. Ve bugüne geldik. Bugün yaşadıklarımızı küçük Ergenekon diye adlandırıyorum. Cephaneler bulundu. Buradaki bombalar Cumhuriyet gazetesine atılmıştı. Bombayı atan kişiler aynı zamanda Danıştay baskınını yapmışlardı. Ve Türkiye’de bir darbe yapma hazırlığı ortaya çıkmış oldu. AKP hükümetine karşı, AKP’nin tasfiye edilmesini öngören bir darbesel sürecin başlangıcıydı. Bu süreç hâlâ devam ediyor. 27 Nisan muhtırasını biliyoruz. Asker internet sitesinde, biz şöyle şöyle bir Cumhurbaşkanı istiyoruz, başka türlüsünü kabul etmiyoruz, diyor. Bunun gerisine gittiğimiz zaman 2003 ve 2004 yıllarında darbe tertiplendiğini görüyoruz. Hepsi birbiriyle bağlantılıydı. Bu darbe süreci geçen yıl seçimle bozuldu. Ve AKP’nin kapatılması istemiyle açılan dava bugün yargısal bir darbe süreci haline geldi.
Bu süreci Anayasa Mahkemesi durduracak mı yoksa devam mı ettirecek, göreceğiz. Bu kapatılma davası demokrasi ve hukuk açısından yaşamsal bir sorundur. Şemdinli çerçevesinde hükümetin geri çekilmesini de içeren tüm bu süreçte bir şey söylemek istiyorum. Türkiye’de ne yapıp edip, devlete demokrasiyi, hukuku getirmemiz lazım. Askerin “devlet içinde devlet” konumuna son vermemiz gerekiyor. Askerin demokrasi içinde olması gerektiği yere oturtulması çok önemlidir. Asker, sivil otoriteye tam anlamıyla tâbi olmalı. Asker her şeyin üstünde bir konuma sahip olduğu sürece Türkiye’de demokrasinin ve hukukun hâkim olması mümkün değildir.


Ömer Laçiner:  “Silahlı Kuvvetler’in bazı konulardaki dokunulmazlığına gerçek manada son verilemiyorsa Türk Ergenekon’unuortaya çıkarmak mümkün müdür?”

1990’larda PKK’ya finans sağlıyorlar diye eroin kaçırdığı düşünülen birtakım adamlar öldürüldüğü vakit, bu eroin kaçakçılarının yerine, bahsettiğimiz teşkilatla bağlantılı birtakım başka kaçakçılar geçirilmeye çalışıldı. Bu kaçakçılar elde ettikleri eroinleri Avrupa‘da pazarlayamadılar ve o yıllarda İstanbul’da bira fiyatına eroin satıldı. Eroin ticaretinden, silah ticaretinden elde edilen bu paralar askeri araçlarla İstanbul’a getirildi. Şimdi “Küçük Ergenekon” dediğimiz beyefendi Kocaeli’ndeydi. Bütün bu paralar, bu eroin ticaretinin geçtiği yerler, bu arkadaşlarımızın bulunduğu yerlerdi. Yani şunu anlatmaya çalışıyorum, suç örgütü ile ilişkinin yanı sıra bir de bir mali güç elde edebilme, kendi hesabına çalışabilecek birtakım kurumlar, şirketler kurma çalışması var. Ergenekon’un aynı zamanda mali bakımdan da örgütlenilmesi isteniyor. Yani böyle bir amaçları var, yani etkili medya gücü elde edebilmek, mali güç elde edebilmek. Öyleyse sormak lazım: Birtakım gizli, gizli de demeyelim açık ihaleler yoluyla aktarılan birtakım fonlara, Silahlı Kuvvetler’in bazı konulardaki dokunulmazlığına gerçek manada son verilemiyorsa Türk Ergenekon’unu, Türk Gladio’sunu, ortaya çıkarmak mümkün müdür?


Yasemin Çongar: “Ergenekon konusunda karartma uygulayan bir medyayla karşı karşıyayız”

Darbe planladığı kesinleşen Sarıkız, Ayışığı’na ilişkin darbe günlüklerini hatırlarsanız bunlarla ilgili olarak bir yargı sürecinin başlayıp başlamayacağı çok şüpheli. Alper Görmüş’ün iftira atmadığı, sahtecilik yapmadığı, gerçek bir günlüğü yayınladığı emniyet raporuyla ortaya çıkmış. Bir darbe planlandığı ortaya çıkmışken, hâkim, bunun belgesi olan CD’yi mahkeme tutanağına geçirmek istemediği, dokunmak istemediği için alel acele beraat kararı veriyor. Beraat eden arkadaşımız temyize gitmek durumunda kalıyor. Bizde böyle şeyler yaşanıyor. Yargı böyle bir yargı. Böyle bir ortamda medyanın da rolü önemli. Ergenekon soruşturması sürerken Ergenekon konusunda karartma uygulayan büyük gazeteler, böylesi bir medyayla da karşı karşıyayız, ya da büyük medyayla.


Cengiz Çandar: “Darbe girişimlerinin adresini sonuna kadar götürebilmek…”

Eğer sizin hukuk sisteminiz, darbe girişimlerinin adresini sonuna kadar götürebilecek bir yapıda ve içerikte değilse sıkıntıya girersiniz. Şu anda muvazzaf personel, hukukdışı işlemler ile irtibatlı ise dahi üstüne gidilemiyor. O bakımdan sonuç olarak; Türkiye’nin derin devlet alanının azaltılıp, hukuk devleti alanının genişletilmesi için yapılması gereken işler var. Hukuk devleti ne demek? Hukuk devleti en kaba, en kestirme tabiri ile hukukun üstünlüğü ilkesinin yürürlükte olduğu devlet yapısı demektir. Hukukun üstünlüğü de Kopenhag Kriterleri’nin en önemli maddesidir. Zaten Kopenhag Kriterleri de üç dört cümle bir şeydir. Hukukun üstünlüğü olmaksızın bir devletin demokratik kimliğe ve yapıya sahip olmadığı, ön kabul halindedir. Hukukun üstünlüğünden kasıt ise, bütün vatandaşların sıfatları ne olursa olsun kanun önünde eşitliği demektir. Ve bunu uygulamaya bakarak anlayabiliriz. Yani Dolapdere’de bir delikanlı cam kırdığı zaman ona ne müeyyide uygulanıyorsa, bunu yapan Başbakan ise, Genelkurmay başkanı ise, Emniyet genel müdürü ise, bilmem ne bakanı ise aynı müeyyide aynı şekilde uygulanıyor ise orada hukuk devleti var demektir. Bu da uygulamada görünen bir şeydir. Ve bu uygulamaya cevaz verecek bir hukuki yapı meselesidir. Türkiye’de eksik olan budur. O yüzden öncelikli olarak Ergenekon’un açığa çıkarılması kadar önemli olan, Türkiye’nin demokratik bir devlet yapısına sahip olmasına imkân verecek adımların atılmasıdır.


Hayykitap’ın web sitesine bağlanmak ve kitabı on-line olarak satın almak için tıklayınız!



Bu haber 4,125 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,441 µs