En Sıcak Konular

Genelkurmay çalışması ve düşündürdükleri

21 Haziran 2008 13:52 tsi
Genelkurmay çalışması ve düşündürdükleri Murat Yetkin Taraf gazetesinin dünkü haberler ilgili fikirlerini yazdı.

Murat Yetkin/Radikal

Genelkurmay çalışması ve düşündürdükleri

Dün Taraf gazetesinde Genelkurmay belgesi olarak yayımlanan ‘Bilgi Destek Faaliyet Eylem Planı’ bir dizi vahim gerçeği ortaya çıkardı. Haberde, 2007 Eylül ayından bu yana yürürlükte olduğu duyurulan belge ile, özetle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasi ve toplumsal hayatı, ‘kamuoyunu TSK’nın hassasiyet gösterdiği konularda kendi çizgisine getirmek, TSK hakkında yanlış fikirlerin gelişmesine mani olmak ve TSK içinde fikirde ve eylemde birlik ve beraberliği sağlamak’ amacının güdüldüğü aktarılıyordu. Bu üç amaçtan son ikisi daha çok iç bünyeye ilişkin düşünülebilirse de, ilki TSK’nın adeta bir siyasi parti yerine koyulduğu izlenimi veriyordu.
Önerilen faaliyetin medyayı etkilemenin ötesinde yargıyı etkilemeye dek ilerletilmiş olması, Taraf gazetesi yorumcularınca Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ile Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün görüşmesinin zemini olarak ortaya atıldı.
Genelkurmay tarafından yapılan açıklama, doğrusu yüreklere su serpen cinsten olmadı. “Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarında, Komuta Katı tarafından onaylanmış böyle bir resmi evrak veya plan bulunmamaktadır” açıklaması, neyse ki bu çalışmanın Genelkurmay Başkanı tarafından onaylanmamış olduğunu söylüyor. Bu ve benzeri durumlarla Irak krizi esnasında da karşılaşmıştık. Demek ki Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve heyeti, askerin siyasi ve toplumsal hayata bu derece müdahalesini öngören bir karargâh çalışmasını geri çevirmiş. Ama bu yeterince teselli vermiyor.
Gelişme, şu yönleriyle ciddiyetle ele alınmayı gerektiriyor:
1- TSK’yı siyasi parti benzeri bir faaliyetin içinde görmek isteyen bir kurmay anlayış var. Bunun Genelkurmay’ın iç siyaseti halinde resmileşmediğini beyan eden açıklama, böyle bir çalışmanın yürütülmüş olduğu konusuna girmiyor. Karargâh egzersizi tabii ki yapılacaktır; ancak böyle bir egzersiz var ise, bu durum TSK bünyesinde siyasete, topluma, yargıya, medyaya dair belli bir kurmay bakışını yansıtıyor. Bu, askerin sivil ilişkilere fazla dahil olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bu devirde, bu bakışın yanlış olduğunun kabul edilmesi gerekiyor. Çünkü bu tür faaliyet, TSK’nın itibarını güçlendirmiyor, yıpratılması çabalarına gerekçe veriyor.
2- Genelkurmay karargâhından, Komuta Katı’nın bilgisi dışında ve aleyhine giderek daha çok belge, ya da resmi belge haline gelmemiş evrak dışarıya çıkmaya başladı. Genelkurmay adeta kevgire dönmüş görüntü veriyor. İnsanın aklına, neticede
ülke içi gelişmelere ait bu belgeler bu kadar kolay dışarı çıktığına göre, acaba ülke güvenliğine, terörizmle mücadeleye, hassas istihbarat üzerine belgelerin de bu kadar kolaylıkla çıkıp çıkmadığı sorusu, bu belgelerin rakip ülkelerin, örgütlerin eline geçip geçmediği sorusu takılıyor. Genelkurmay harekât ve istihbarat başkanlıklarının, hangi sivil toplum örgütüyle nasıl ilişki kurulacağından çok, bina güvenliğine sahip çıkmaya çalışmalarında ülke çıkarı açısından yarar var.
3- AK Parti’ye kapatma davası ile şahikasına çıkan sistem içi çatışma, Anayasa Mahkemesi’nin türban üzerine Anayasa değişikliklerini geri çevirmesiyle şahikasına vardı. Bazı meslektaşlarımızın bu işi savaş ilanı saymalarının boşuna olmadığı anlaşılıyor. Nasıl statükocu cephenin odağında hükümet ve hükümetin içinde zerk çalışan dini inanç temelli bazı gruplar varsa, hükümet yandaşları ve o grupların hedefinde de öncelikle asker ve yüksek yargı var. O kadar ki, bazı ordu mensupları, bugüne dek Yüksek Askeri Şûra terfileri öncesindeki ‘irticacı avını’ atlatarak bugüne dek getirdikleri mesleklerini bir belgeyi sızdırmak uğruna yakmayı, belki askeri mahkemede yargılanmayı göze alabiliyorlar.
Askeri ve yargıyı siyasete karıştırmak isteyen anlayışa, askerin siyasete müdahalesine hoş bakan anlayışa karşı olmanız, asker ve siyasete yırpratma savaşı açmayı demokratlık
sayan anlayıştan yana olmanızı gerektirmez. İki yanlış bir doğru etmez.
Geçtiğimiz hafta boyunca asker ve yargıya karşı açılan kampanyayı tepkisel ve acemice yürütülmekle ve dolayısıyla hata yapmaya mecbur olmakla tanımlamıştık. Son gelişme gösteriyor ki, tepkisel ve acemice davranan yalnızca onlar değil.
Hükümet, Meclis, Yargı, TSK ve Cumhurbaşkanlığı bu ülkenin temel kurumları; bu kadar hoyratça yıpratılmamalı.
Şu dava bir an önce hayırlısıyla bitse de, herkes ne olacağını görse.



Bu haber 661 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,308 µs