En Sıcak Konular

Suud’u yıkmak: Vahhabiler’i kim istemiyor?!

18 Haziran 2008 12:58 tsi
Suud’u yıkmak: Vahhabiler’i kim istemiyor?! ‘Riyad üzerinden sahneye sürülen yeni kavga Ortadoğu’yu iyice farklı bir noktaya sürükleyebilir. Yaşlıların kavgasından ya iç savaş çıkacak ya da Vahhabiliğin sonu gelecek. Bu iddialı bakışın ardında karmaşık bir yapı, soğumuş bir intikam ve i

Ortadoğu’nun bol krizli standart yapısı, “rutin” politik hayatı sürdürdüğü varsayılan ülkeler karşısında “örtücü” bir güce sahip. Oysa Suudi Arabistan gibi bir ülkenin “iktidar”ına ilişkin gelişmeler, bölgenin tüm dengelerini etkiyebileceği gibi, politik ve dini “oynamalara” da sebep olacak nitelikte.

Dün haber ortamına düşen ve bugün bazı gazetelere yansıyan ilginç bir haber, bu ülkede kritik bir sürecin yaşandığı izlenimini veriyor.

Suudi Arabistan’ın başında bugün 84 yaşında bulunan Kral Abdullah bulunuyor. Yaşı-göreve geldiğinden beri-ileri olduğundan, ondan sonra tahta oturacak isimler üzerinden yürütülen spekülasyonlar yeni sayılamaz.

Eski olmakla beraber, Kral Abdullah’ın yerine geçecek kişi belli. Kral Abdullah'ın ardından ülkenin başına 80 yaşındaki üvey kardeşi ve Savunma Bakanı veliaht Prens Sultan'ın geçecek.

Bu açık bir durum. Kriz meselesi ise Prens Sultan’ın de yaşlı olması ama dana önemlisi ağır biçimde kanser rahatsızlığı yaşaması. Yani veliahtın Kral’dan önce hayata veda etmesi olasılığı bulunuyor.

Kan davalı panik!

Ülkede, Arabistan’ın yeni liderinin kim olabileceğini araştıran bir konsey bulunuyor. Bu, yeni Kral’ın kim olacağı sorusuna cevap arıyor ve bir “iç çatışma”ya imkan vermeden sorunu  çözmeye didiniyor.

Kral Abdullah’tan sonra veliaht prens olan Sultan’ın hayata veda etmesi halinde tahta adı geçen kişi İçişleri Bakanı El Naif. Onun ardından da Riyad Valisi Prens Salman ve Dışişleri Bakanı Prens Suud geliyor.

Sorunun patlak verdiği nokta da tam burası. Çünkü Naif ve Salman başka bir aileden. Faysallar’dan değil, Sudeyri ailesinden. Yani tahta yeni bir ailenin eline geçmesi olasılığı mevcut.

Böyle bir durumda ise, bir iç çatışma hatta kan davası çıkma riski yüksekçe bulunuyor. Çünkü iki aile de tahtı kolay kolay bırakacak, “hakkını yedirecek” aileler değil.

Dini ve siyasi kırılmalar!

İş sadece aileler arasındaki çekişmeye veya taht kavgasına kalsa gene iyi. Zira iki aile arasında siyasi ve dini görüş farklılıkları bulunuyor. Bu da işi sadece ülke için değil, “herkes” için tehlikeli hale getiriyor. 

Suudların iki ailesinden birinin temsilcisi Faysallar (Şammar ailesi) reformist bir bakışa sahip, oysa Sudeyriler muhafazakar. Tabii Suud kabilesinin en güçlü ailesi. Bu da iktidar savaşını körükleyen bir durum.

Ama aynı zamanda tüm bölgeyi hatta bu Ortadoğu’da mevcut küresel oyuncuları da yeniden düşünmeye iten bir durum.Çünkü Sudeyriler, Kral’ın yürüttüğü reform hareketlerini durdurabilir.

Ah büyükler ah?!

Genel durum bu. Gazetelere yansıyan minik haberler de bu özetin dana kısa bir sunuşundan ibaret. Ancak mesele elbette bu kadar değil. Hatta bir parçası bile değil. Bu yüzden bir “iyibilgi bakışı”nı hakediyor.

Kral Abdullah Amerikan yanlısı bir lider. Bunun saklısı gizlisi yok. Öyle ki, kendisi tahta geçmeden önce rakiplerini elemine etmek için yabancı şirketlere petrol arama ve çıkarma izni verilmesini destekleyeceğini belirtmişti.

O günden bu yana da Washington’la kopmaz bağları var. Aslında Suudi Arabistan rahatlıkla söylenebilir ki bölgedeki en önemli ve büyük ABD destekçisi. ABD’nin de bu ülkede inanılmaz yatırımları bulunuyor.

Hatta yine tahta geçtiği günlerde rakibi görülen, şimdi sayılı günleri olduğu söylenen veliaht Prens Sultan da ciddi bir ABD taraftarı. Oğlu Bender de Washington'da büyükelçilik yapt ve Amerika'ya yakınlığı ile biliniyor.

Taşlar yerinden gerçekten oynar

Suudi Arabistan'daki olası bir yönetim değişikliğinin “tüm körfez ülkelerine” hemen sirayet etmesi beklenebilir. Hatta ABD'nin başta Suudi Arabistan olmak üzere bu ülke yönetimlerini bir takım sosyal ve ekonomik reformlara zorlamasının ardında bu gerçek de olabilir.

Yani, daha açık yazalım, Sudeyriler muhafazakar görünmelerine rağmen ABD bu kozu rahatlıkla oynayabilir. Bunun için anlamlı nedenleri de var anlamlı zeminleri de.

Öncelikle ABD 11 Eylül’ü unutmuş değil. Konjonktür gereği 11 Eylül sonrası Suudileri görmezden geldi ama bu eylemin bir parçası ve hatta sorumlusu olarak Riyad’ı da gördüğü biliniyor.

Ek olarak BOP’un değişim süreci içinde Suudi Arabistan’ın da bir değişiklikten geçmesi gerekiyor. Şu ana kadar ellenmedi ama mümkün. Zemin meselesine gelince.

Abdullah, Fahd'ın aynı anneden kardeşi olmadığı için anneleri Hassa bint Sudeyri'den dolayı 'Sudeyri Yedileri' diye anılan kardeşlerden altısı bu durumdan pek hoşnut olmadılar. Ancak zaman içinde Abdullah yedilere karşı güç dengesini sağlamayı başardı.

Yani muhalefet hazır. Şimdi bu güç dengesinin değişme olasılığı bulunuyor. Bu da yukarıda anlattığımız gibi tahtın ve veliahtın krallık adaylığının yaşlılık ve hastalık nedeniyle sallantıda olması.

Hasta veliahtın elinde bir yol daha bulunuyor. Kendisinin veliahtı olarak bütün kardeşlerini göz ardı edip. oğullarından birini veliaht ilan etmesi.

Dediğimiz gibi Sultan’ın bir oğlu uzun yıllar ABD'de Washington büyükelçiliği yapan Bandar bin Sultan. Diğeri ise Çöl Fırtınası Operasyonu'nun birleşik güçlerinin kumandanı olan ve şu anda Londra'dan yayın yapan el-Hayat günlük gazetesinin sahibi olan Halid bin Sultan.

Ancak bu isimler de çoktan dede olmuş figürler. Suudi Arabistan kralları sayısız kez evlendikleri ve çoğunun 50'yi aşkın çocuğu olduğundan kraliyetin torun kuşağına geçmesi oldukça zor oluyor.

Veliaht Prens Abdullah'ın da birçok oğlu olmakla birlikte bunlar babalarının ordusunda gözden uzak bulunuyorlar. Sonuç olarak iktidar dengeleri son derece karışık ve son derece dış güçlerin “motivasyonları”na açık.

Nereden çıktı şimdi bu?

Suudi Arabistan’a yönelit Batı ilgisi sınıflandırılırsa iki ülke açık ara öne geçer. ABD ve İngiltere. Bu nedenle Londra ve Washington’un iktidarda kimi istediği veya desteklediği çok önemli.

Peki yıllardır bilindiği halde Arabistan’daki taht kavgası neden şimdi gündeme getiriliyor ve kim getiriyor?

Elbette Türkiye’deki haberlere bakarak bu sorulara yanıt bulmak imkansız. Ancak biz size bu haberin kaynağını söyleyelim. İngiltere. Haberi duyuran da bu ülkenin gazetesi ama servise koyan İngiltere.

İngiliz Independent gazetesi, "Ama kanser olan Prens Sultan mayıs ayında tedavi için gittiği Cenevre'den hastalığı ağırlaştığı için geri döndü. Sayılı günleri olduğu söyleniyor" diye yazdı.

Buradan da Türkiye dahil heryere yayıldı. Peki servisi kim yaptı? Öyküsü ilginç. 28 Nisan’da ABD merkezli “Körfez İşleri Enstitüsü”, (Institute for Gulf Affairs) ülkedeki taht kavgasına ilişkin bir analizi yayınladı. (Enstitü’nün yönetim kademesi tamamen Araplardan oluşmakta.)

Ancak kaynağını bir başka kuruluşa, bir başka ülkeye dayandırdı. Londra merkezli “Arabistan İslami Reform Hareketi” (Movement for Islamic Reform in Arabia-MIRA) bu haberin ilk kaynağıydı.

Daha doğrusu, bu tartışmayı başlatan, veliaht Prens Sultan’ın sayılı günleri olduğunu söyleyen hastalığı olduğunu ortaya attı.

Bu kuruluş şu anki Suudi yönetimine karşı. Ancak bir karışıklık olmasın. Bir başka grubu veya Sudeyrileri desteklediği anlamına gelmiyor. Sadece şu an yönetimdeki kadroya karşı reform hareketini destekliyor.

Detaylara bakıldığında şu sonuca ulaşılabilir. İngiltere ve ABD, Suudi yönetiminin “aynı aileden olmasını” ama el değiştirmesini istiyor. İkinci kritik nokta ise bu hareketin Vahabi geleneğe de sıcak bakmaması.

İsmindeki “İslamic Reform”un anlamı bu. İşte bu nokta da oldukça kritik bir pozisyon getiriyor ve Ortadoğu’nun kendine özgün “dini” dengelerinin yeniden okunmasını gerektiriyor.



Bu haber 3,376 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,104 µs