Resmi laiklik, sivil laikliğe karşı | " /> iyibilgi analiz" /> Resmi laiklik, sivil laikliğe karşı | "/> iyibilgi analiz"/>

En Sıcak Konular

Resmi laiklik, sivil laikliğe karşı

18 Haziran 2008 11:58 tsi
Resmi laiklik, sivil laikliğe karşı Türkiye'nin asıl çatışması sivil ile resmi olan arasında olduğundan laiklik de bu çatışmanın kurbanı. Kapatma davasının iddianamesi ile savunmasına da sirayet etmiş bu çatışma. iyibilgi analiz

Dört ay önce “Şeriatın önündeki engel İslami kesimdir” başlıklı yazımızda şunu ifade etmişiz:

“Türkiye'de "resmi meşruiyet" ile evrensel "ahlaki meşruiyet" arasında sert bir gerilim yaşanıyor ve  sivil toplumda "resmi laikliğin" dışında, "sivil bir laiklik" de gelişiyor. Özellikle de muhafazakar kesimde...

Fakat şöyle de bir gerçek var: Bunu gayet iyi bilen resmi laikçiler de artık şeriattan korkmuyorlar, galiba kendilerinin meşruiyet kaynaklarını zorlayan sivil laikliğe karşılar aslında. Ama bunu açıkça böyle ifade etmiyorlar, “şeriat gelecek diye” cephelerini korumak istiyorlar; eşitlenmek istemiyorlar…”

AK Parti’nin savunması ile Başsavcı Yalçınkaya’nın iddianamesini karşılaştırdığımızda ana çatışma eksenin bu olduğunu görüyoruz…

Yani aslında statükocular da biliyor, İran olmayacağımızı fakat iktidarlarını, imtiyazlarını korumak için verecekleri mücadeleye kısmi de olsa destek toplamak için böyle bir söylem kullanıyorlar…

Burada da tekrar görüyoruz ki, Türkiye’nin asıl meselesi devlet-toplum ilişkisi ve bu ilişkinin normalleşerek sivilleşememesi…

Başsavcı laikliğin bir yaşam biçimi olduğunu ileri sürerek parti kapatmayı resmi ideolojiyle sınırlı bir şekilde meşrulaştırmaya çalışırken ve bu uğurda google’la ve yalanlanmış haberlerle yetinirken; AK Parti laikliğin tüm dinsel inançların eşit ve özgürce birlikte yaşadığı bir sistem olarak tarif ederek savunmasını yapıyor…

Başsavcının tanımı çağdaş anlayıştan epey uzakta bir bakışı içeriyor. Bireylerin ve dolayısıyla toplumların gündelik hayatlarında laik olmak gibi bir zorunluluğu yoktur; tam tersine gündelik yaşamlarını dine göre tasarlama veya tasarlamama hakları vardır.

Gündelik hayatını dine göre tasarlamayanlar, dini yaşamlarının merkezine almayanlara veya dine hiç inanmayanlara LAİK DENMEZ; seküler yada dindar olmayan denir…

Tersine hayatını dinine göre yaşayanlara da LAİKLİK KARŞITI denmez; dindar denir…

Laik olması gereken siyasi rejimdir, devlettir… Toplumun içindeki dini inanışların, yorumların, dinsizlerin hepsine sayısal çoğunluğuna bakmaksızın eşit ve özgür hayat alanını taşımakla yükümlüdür. Bireyin yükümlülüğü sadece her dinin eşit ve özgür olduğu bu sistemi kendi dini inanışın hegemonyasına almaya çalışmayıp, diğerlerini de kendisiyle eşit görmesidir… Türkiye toplumunda hakim olan “sivil laiklik” de zaten bunu içeriyor.

Buradaki çatışma noktası, dindarların siyaset yapmasının statüko tarafından kabullenilmemesi…

Din bugüne kadar Batı genelinde modernizm çerçevesinde özel alana hapsedilmek, mümkün mertebe bertaraf edilmek istendi. Fakat modernizmin çöküşü ve dinin direnişi bunu mümkün kılmadı…

Dinin toplumsallığının reddedilemez olduğu günümüzde dindarların siyaset yapmasını engellemenin pek bir imkanı yok…

Mesele dindarların siyaseti hangi zihniyet içinden üretecekleri, demokrasiyi ne kadar içselleştirebildikleriyse; Türkiye’de dindarların Kemalistlerden çok adım önde olduğunu söylemek mümkün…

Dindarların siyasete katılımı bugün şerii bir düzeni değil, devletin demokratikleşmesini, laikliğin ve devlet-toplum ilişkisinin diğer boyutlarının sivilleşmesini beraberinde taşıyor. Çünkü bu değişimin arkasında iktisadi ve zihni açılardan dünyaya açılma, küreselleşme süreçleri var…

Öte taraftan statükonun resmi laiklikte diretmesinin arkasında tersine içe kapanma, otoriter sistemi devam ettirme, toplumdan ve farklılıklardan, dış dünyadan, değişimden korkma var…

Bu karşılaştırmaya hem siyasi pozisyon ve söylemleri karşılaştırarak varmak mümkün, hem AK Parti savunması ile Savcı’nın iddianamesini, hem de Gül ile Sezer’in cumhurbaşkanlık performanslarını karşılaştırarak…

Velhasıl laiklik elden gidiyor, ama otoriter olanı; tabii beraberinde imtiyazlar da... Fakat yerine sivil, demokratik olanı geliyor...

Mustafa Mutlu'nun önyargıları ya da stratejik tercihleri nedeniyle anlamadığı, bu...

www.iyibilgi.com analiz İlhan Döğüş



Bu haber 1,032 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,594 µs