En Sıcak Konular

Kyoto, devleti böldü

17 Haziran 2008 14:22 tsi
Kyoto Protokolü’nün imzalanmasına Dışişleri, Çevre ve Enerji bakanlıkları destek verirken, başta DPT olmak üzere icracı kurum ve bakanlıklar yüksek maliyeti gerekçe göstererek karşı çıkıyor

TBMM’ye sunulan Kyoto Protokolü’ne katılımın uygun bulunduğuna dair yasa tasarısı, devlet kurumlarını ikiye böldü. Dışişleri Bakanlığı, AB Genel Sekreterliği ile Çevre ve Orman Bakanlığı,  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı temsilcileri protokolün onaylanmasını desteklerken, başta DPT olmak üzere icracı kurumlar ve bakanlıklar, Türkiye’nin gelişen bir ülke olması nedeniyle enerji ihtiyacının giderek arttığını, bu nedenle protokolün onaylanmasının Türkiye’ye maliyetinin Avrupa ülkelerinden daha yüksek olacağını savundu.
Çevre Komisyonu’na 21 Mayıs’ta brifing veren, 11 Haziran’da tasarı görüşmeleri sırasında da açıklamalarda bulunun kurumların temsilcileri, Türkiye’nin karşı karşıya kalacağı belirsizliklere dikkat çekerek, çok çeşitli alanlarda ciddi sıkıntılar yaşanabileceği uyarısında bulundu.


Karşı çıkanlar
DPT: Kyoto Protokolü’ne şimdi taraf olursak, 2012 sonrası daha fazla yükümlülük alması beklenen ülkeler arasında yer alacağız, bu durumda muhtemel bazı avantajlarımızı kaybedebiliriz. Ülkemizin 1990 emisyon miktarı 170 milyon tondur. Bu rakam 2004’te yaklaşık 296 milyon tona çıkmıştır. Bu artış eğiliminin devam etmesi kaçınılmazdır. Biz hızla kalkınmaya ve sanayileşmeye çalışan bir ülkeyiz. Bizim Kyoto Protokolü çerçevesinde 1990 değerlerinin yüzde 5 altına inebileceğimizi düşünmek bile mümkün değil.

Ulaştırma Bakanlığı: Emisyonlar düşünüldüğünde, ulaştırma sektörü toplam enerji içinde yüzde 25’lik bir paya sahip. Yolcu taşımacılığının yüzde 95’i, yük taşımacılığının yüzde 91’i karayolundan yapılıyor. Özellikle yakıt tüketiminin azaltılması emisyon azaltım potansiyeli açısından oldukça önemli. Alternatif yakıtlar, hibrit motor gibi birtakım öneriler ve yapılabilecek çalışmalar var. Ancak bunlar için de teknolojik yatırımlar gerekiyor. Bakanlık olarak bu sürece hazır değiliz.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı: Bizim kişi başı 4 ton karbondioksit emisyonumuz var. 2020’de bu oran 9 küsur tona çıkacak, AB üyeleri de 8 küsur tona inecek. Kişi başı enerji tüketiminde OECD ülkelerinin, dünya ortalamasının altındayız. Yani özel durumumuzu Türkiye’de çok iyi tespit etmeliyiz ki üye ülkelere anlatmalıyız. Bizim çok ivedi şekilde, bir proje kapsamında Türkiye’nin pozisyonunu belirlememiz lazım.
TOBB: Bizce en doğrusu, ülkemizin Kyoto Protokolü’ne taraf olma hazırlıklarını tam yapması, tüm verilerini ortaya çıkardıktan sonra strateji üretmesi ve bu stratejiye göre hareket etmesi şeklindedir. Aceleyle atılacak yanlış bir adımın ülkemiz ekonomisini sıkıntıya sokacak sonuçlara yol açma ihtimali mevcuttur.


Destekleyenler
Dışişleri Bakanlığı: Kyoto Protokolü’ne taraf olunduğunda bir ülkenin diğer ülkelere, ‘salım azaltımı ya da kontrollü salım yapmak mecburiyetindesiniz’ gibi bir zorlama yapması söz konusu değildir. Yani Türkiye’nin BM kapsamındaki küresel çabalara destek vermesi anlamında böyle bir baskıyla karşılaşacağı korkusu, aslında pek gerçeklere dayanmıyor. Bu yersiz bir korku. Ama ülkemiz AB tam üyelik yönelimi olan bir ülke olarak AB standartlarını AB için değil, kendi vatandaşları için yapacağını her alanda her sektörde dile getiren bir ülke. Dolayısıyla kısa vadede olmasa da salım konusunda uzun vadede yükümlülükleri olacaktır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: Önümüzdeki 2030 ve 2050’deki sürece baktığımız zaman iklim değişikliği kaygıları enerji güvenliğini tehdit eden bir unsur olarak ülkelerin karşısına çıkmaktadır. Bu bizim için de böyle. Fakat diğer taraftan bu süre içindeki gelişmeler enerji sektörü başta olmak üzere diğer sanayi sektörlerinde de inanılmaz fırsatlar tanımaktadır. Dolayısıyla, Türkiye’nin bu sürecin dışında olması, bu süreci gözlemci olarak seyretmesi Türkiye için büyük bir kayıp olacaktır. Dünyada 2007 sonu itibarıyla 64 milyar dolarlık bir emisyon ticareti gerçekleşti. Türkiye buradan pay alabilirdi. Emisyon azaltma projeleri yüzde 55 oranda enerji sektörüne gitti. Bu süre içinde Türkiye protokole girseydi pastadan önemli pay alabilirdi. Bu, finansman sıkıntısı çeken sektör için destek olabilirdi.
TÜSİAD: Kyoto Protokolü’nün imzalanmasının 2012 sonrası süreçte yeni düzenin şekillendirilmesinde Türkiye’yi söz sahibi kılacak. AB ile müzakere sürecinde olan Türkiye’nin AB’nin taraf ve lokomotifi olduğu Kyoto Protokolü’nü er ya da geç imzalaması gerekecek. Sera gazı emisyonlarının uluslararası bir çaba ile azaltılması için sorumluluk ve vizyon sahibi bir ülke olarak Türkiye de kendine en uygun koşullarda ivedilikle taraf olmalıdır.

Milliyet



Bu haber 404 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,748 µs