Tehlikenin farkında mısınız? | " /> Tehlikenin farkında mısınız? | "/>

En Sıcak Konular

Tehlikenin farkında mısınız?

15 Haziran 2008 16:26 tsi
Tehlikenin farkında mısınız? İyibilgi yazarı Hasan Soylu, "felaket tellalı değilim" diyor, ama sivil siyaset ve sivil toplumun sorumlu davranmaması halinde olası gelişmeleri değerlendirirken öyle şeyler söylüyor ki... İşte Hasan Soylu'dan Türkiye'nin yaşadığı kriz ve ikilemi gözl

Nazım, bir şiirine “Günler ağır” diyerek başlar ve insanları faşizme karşı direnişe çağırır. Türkiye uzun zamandır “ağır” bir sistem bunalımı yaşıyor. “Ekonomik istikrar” ve “aman borsalar etkilenmesin” kaygısıyla bu kriz durumu yüksek sesle dillendirilmese de, yargıdan gelen muhtıra ve kararlar, ipuçları, kamuoyuna yansıyan ilginç buluşma ve toplantılar, artık bu sistem krizini, bir süredir gizlenemez bir hale getirmiş durumda.

Ve zaten artık gizlememek de gerekiyor. Sistem, deyim yerindeyse “yama” tutmuyor. Yaşanan kriz, Türkiye’nin bir şekilde içerisine girdiği demokratikleşme sürecinde yol alıp almayacağına dair bir sancıdır. Bunu başka şekilde izah etmek, örneğin “laiklik” üzerinden politika üretmek, inandırıcılığını yitirmiş bir demagojiden başka bir şey değildir. Statükocu güçler, cumhuriyetin demokratik bir nitelik ve muhtevaya kavuşturulmasına ayak diremektedirler; sorun budur.

Sorun bu olduğu için, meclisin, hükümetin ve elbette ki halkın, toplumun, yani Türkiye’nin, siyasi, ideolojik farklarını bir yana bırakıp kendi geleceğini sahiplenmek sorumluluğu, hiçbir zaman bu denli kritik bir önem kazanmamıştı.

Yaşadığımız süreç, bir “darbe” sürecidir. Türkiye’yi, sorunlarıyla beraber yaşamaya mahkum görenlerin, demokrasi yolunda yürümeye devam edilmesine karşı en tehditkar ve pervasız halleriyle kendilerini ortaya koydukları bir süreçtir.

Sivil toplum ve sivil siyaset konusunda son derece “eksikli” bir gerçeğimiz olduğunu kabul etmek durumundayız. Ama hayat, bize bu “eksiklerimizi” giderme konusunda fazla zaman tanımıyor. Bir başka ifadeyle söylenecek olursa, hayat, bu eksikleri gidermek, demokrasi ve barış, kardeşlik içinde bir arada yaşama irademizi sahiplenmek noktasında “altın” değerinde bir fırsat ve imkan tanımıştır Türkiye’ye.

Bu fırsat ve imkanı iyi değerlendirirsek, Türkiye, büyük ve tarihsel bir demokratik gelişme ivmesi kazanacaktır. Değerlendiremezsek, “soğuk savaş” yıllarından kalma köhnemiş zihniyetin egemenliği altında, her türlü kötümser senaryonun sahneye konulmasına açık bir belirsizlikler sürecinde can ve zaman yitirmeye devam edeceğiz.

“Felaket tellallığı” yapıyor değilim. Ama, Türkiye’nin sorunlarının çare ve çözümünü gerçek bir demokraside görmemek, ne demektir, şöyle bir düşünmenin karşımıza çıkaracağı tablo şudur:

Kürtler barışa ve birlik-beraberlik içerisinde yaşamaya inançlarını kaybedecekler ve karşılıklı gelişen milliyetçilik, Ortadoğu üzerinde hesap yapan güçlerin ellerini güçlendirecek.

Bir Türkiye gerçekliği olan çeşitliliğimiz, zenginliğimiz, öncelikle psikolojik olarak dağılacak.

İnananların rejimin demokratik dönüşümüne dair umut ve inançlarını yitirmeleri, radikal oluşumların gelişimine uygun bir siyasal ve psikolojik atmosfer oluşturacak.

Türkiye, AB sürecinden kopacak ve kendi iç sorunlarına gömülmüş olarak siyasal, ekonomik gelişme dinamiklerini kendi elleriyle bozguna uğratmış olacak.

Güçlerini tazelemiş olan statükocu güçler, demokratik ihtimal ve seçenekleri bastırmak için giderek daha baskıcı bir egemenlik kuracak ve yakın geçmişimizin işkence ve faşizm örneklerini, belki de aratacak bir yola girecekler.

Bu iç karartıcı tabloyu daha fazla uzatmak istemiyorum.

İşte bu nedenle darbeye karşı olmak ve demokratik geleceğimizi sahiplenmek noktasında “toplum” olarak sorumluluk üstlenmemiz büyük ve tarihi bir önem ifade ediyor.

“Ne yapabiliriz ki?” diye düşünmek kadar yanlış ve yanılgılı bir düşünce tarzı olamaz. Küçük-büyük, önemli-önemsiz demeden, darbeye karşı olmak ve her birimizin varlığının güvencesi olan bir demokrasiden yana tutum almak gerekiyor. Toplum olarak verdiğimiz mesaj, darbecilerin ve darbeden medet umanların önünü kesmenin en büyük güvencesi olacaktır.

Tabii, yeri geldiğinde “tankların üzerine çıkma” kararlılığına sahip siyasetçilere de ihtiyacımız var.

Hatırlayın; “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği”nin dağılmasını hazmedemeyen Rus Kızıl Ordusu, 19 Ağustos 1991’de darbeyle yönetime el koymaya kalkışmıştı. SSCB’nin siyasal varlığına son verilmesiyle kurulan Rusya Federasyonu’nun devlet başkanı Boris Yeltsin, taraftarlarıyla bir tankın üzerine çıkmıştı. Yaptığı konuşma darbeci askerlerin morallerini bozup onları kışlalarına geri dönmeye ikna ederken, halkı cesaretlendirmişti.

Bu kararlılığa sahip siyasetçilerimiz olup olmadığından doğrusu emin değilim, ama bildiğim, en geniş manada “bizim” kararlı olmamızın, “kahramanlara” da gerek kalmadan, Türkiye’nin geleceği üzerinde tarihi bir rol oynayacağıdır.

21 Haziran Cumartesi günü İstanbul Taksim’de, “Darbeye Karşı Bir Ses Ver” adıyla, çok sayıda sivil toplum örgütü ve sivil inisiyatifin düzenleyeceği bir yürüyüş var. Bu ve benzer etkinliklerin toplum olarak tavrımızı belli etmesi anlamında önemi büyük.

Cumhuriyet gazetesinin bir ara pek revaçta olan reklam sloganı “Tehlikenin Farkında mısınız” idi.

Gerçek bir tehdit ve tehlike var. Ve biz bunun farkında olduğumuzu, bugünden tezi yok, göstermek zorundayız…

Hasan Soylu iyibilgi özel

www.iyibilgi.com




Bu haber 1,931 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,065 µs