En Sıcak Konular

Sürekli ‘istisna hali’nde yaşamak

14 Haziran 2008 17:10 tsi
Sürekli ‘istisna hali’nde yaşamak Bugün Anayasa Mahkemesi'nin kararı aslında istisnai bir karar değil mi? Peki öyleyse bu hukuka uyar mıı ve neyi ima ediyor? Ümit Kardaş'tan hukuk felsefesi bağlamında derin bir analiz...

Ümit Kardaş'ın Taraf gazetesinde çıkan yorumu

İtalyan felsefeci Agamben’e göre istisna hali siyasal belirsizlik veya nedeni ne olursa olsun bir kriz durumunda, belli bir siyasal düzenin devamının sağlanması adına hukukun askıya alınmasıdır. Krizle veya gerilimli bir belirsizlikle kesintiye uğrayan toplumsal ve siyasi işleyişin sürekli bir hal alması diğer bir deyişle hukuksuzluğun artık normal bir durum haline gelmesidir. Böylece istisna hali, yasal biçimi olmayan şeyin yasal biçimini alır.

İçinde yaşadığımız alan hukuki boyuttan yoksun bir şiddetin hüküm sürdüğü yasasızlık bölgesidir. Devlet iktidarı istisna hali yoluyla yasasızlığı bünyesine katmış, istisna halini sürekli kılarak normalleştirmiştir. Böylece maske düşmüş, şiddetin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Kalıcı hale gelen istisna halinden çıkmanın yolu geçmişle hesaplaşarak, devleti demokrasinin, hukukun ve özgürlüklerin emrinde bir aygıt durumuna getirecek, farklılıklarımızla birlikte barış, özgürlük ve hukuk güvenliği içinde yaşamamızı sağlayacak ve toplumsal mutabakatı yenileyecek yeni bir anayasayla radikal yeni bir inşadan geçmektedir.

İtalyan felsefeci Giorgio Agamben’e göre siyaset kendini hukuku kuran şiddet olarak algılamak suretiyle sürekli bir gerilemeye uğramıştır. “Oysa aslında siyaset, şiddet ile hukuk arasındaki bağı kesen eylemdir yalnızca.” (Giorgio Agamben, İstisna Hali) Krizle veya belirsizlikle kesintiye uğrayan toplumsal ve siyasal işleyişin devamını sağlayan boşluk durumu şiddet ve baskıya yaslanan bir hukuk dışılığın normalleşerek hukuk haline getirilmesiyle olanaklı olmaktadır. Agamben’e göre istisna hali siyasal belirsizlik veya nedeni ne olursa olsun bir kriz durumunda, belli bir siyasal düzenin devamının sağlanması adına hukukun askıya alınmasıdır. Krizle veya gerilimli bir belirsizlikle kesintiye uğrayan toplumsal ve siyasi işleyişin sürekli bir hal alması diğer bir deyişle hukuksuzluğun artık normal bir durum haline gelmesidir. Böylece istisna hali, yasal biçimi olmayan şeyin yasal biçimini alır.

Siyasi sistemle bütünleştirilemeyeceklerine karar verilen yurttaşların ötekileştirilmelerinin ötesinde bedenen de ortadan kaldırılmalarına izin veren ve yasal bir iç savaş olarak görülen istisna hali modern totalitarizmin bir sonucudur. Hukukun askıya alınmasının ortak iyilik için geçerli olabileceği fikri Ortaçağ dünyasına yabancıdır. Her kim hukuk amacına (ortak iyiliğe) ulaşmayı amaçlıyorsa, hukukla yol almak zorundadır. (Dante)

Agamben hem Mussolini’nin faşist rejimine hem Hitler’in nazi rejimine karakteristik özelliğini veren şeyin yürürlükteki anayasaların varlıklarını (İtalya’da Alberto Yasası, Almanya’da Reich Anayasası) sürdürmelerine izin vermeleri, yasa ve anayasanın yanına “ikili devlet” olarak tanımlanmış bir paradigma uyarınca ikinci bir yapıyı yerleştirmeleri olduğu saptamasını yapmaktadır. Böylece çoğunlukla hukuki açıdan resmî bir yapıya kavuşturulmamış olan bir ikinci yapı istisna hali sayesinde ötekiyle yan yana var olabilmiştir. Bugün istisna halinin yönetimler için bir paradigmaya dönüştüğü görülmektedir. Hukuk istisna halini bünyesine katarak kendini askıya almaktadır. Bu durum küresel düzeyde uluslararası hukukun ve evrensel hukuk ilkelerinin askıya alınması ve istisna halinin küresel sisteme katılması şeklinde görülmektedir. ABD Başkanı Bush’un 13 Kasım 2001 tarihli askerî emrinde bu açıkça görülmektedir. Bu emirle Bush terörist faaliyetlere karıştığından kuşkulanılan ABD yurttaşı olmayan kişilerin süresiz alıkonulmalarına ve askerî komisyonlarca yargılanmalarına izin vermiştir. Bu emir bireylerin hukuk güvenliğini ortadan kaldırdığı gibi onları hukukun öznesi olmayan ve kimliği nedeniyle de sınıflandırılamayan çıplak insanlar durumuna sokmuştur. Guantanamo hapishaneleri evrensel hukukun mezarlığı olmuştur. İngiliz insan hakları kuruluşu Reprieve’in yayımladığı raporda ABD’nin 2002 yılından bu yana donanmaya ait 17 gemiyi yüzer hapishane olarak kullandığı, hukuk dışı olarak tuttuğu insanlara bu gemilerin ambarlarında işkence yaptırdığı (hayalet tutuklular, hayalet uygulamalar), 80 bin kişinin bu hayalet hapishanelerinden geçtiği, 26 bin kişinin ise yargı önüne çıkartılmadan gizli hapishanelerde tutulduğu belirtilmektedir. ABD sadece yabancılar bakımından değil, kendi yurttaşları bakımından da özgürlükleri kısıtlayıcı düzenlemelere gitmiştir. 11 Eylül 2001’den sonra yapılan bu düzenlemeler sonucu Arap ülkeleri ve Güneydoğu Asya’dan gelmiş Müslüman Amerikan yurttaşları mağdur edilmişlerdir. Richard Cheny durumu “Almak zorunda kaldığımız birçok önlem Amerikalıların hayatında kalıcı olacaktır. Bunlar yeni bir olağan yaşamın parçası olacaktır” şeklinde açıklamıştır. Amerikan yönetimi bu yaklaşımla Amerika’nın temellerini oluşturan ilkelere bağlılığını kopardığını, hukuku askıya aldığını ve istisna halini normalleştirdiğini göstermiştir.

İstisna hali bu anlamda küresel bir yayılma süreci içindedir. Ülke dışında uluslararası hukuku yok sayarak, ülke içinde ise hukuku uyguladığını öne süren bir şiddet rejimi (kalıcı bir istisna hali) yaratarak hukukun normatif yanı dahi yok sayılmaktadır. İşte bu noktada Agamben siyaseti, şiddet ile hukuk arasındaki bağı kesen bir eylem olarak görmekte ancak bu şekilde açılacak uzamdan yola çıkarak, hukukun istisna halinde onu yaşama bağlayan düzeneğin devre dışı bırakılmasından sonra “saf” bir hukuku karşımızda bulacağımızı belirtmektedir.

Türkiye hukuku uyguladığını öne süren bir baskı ve şiddet rejimini kalıcı bir istisna hali şeklinde yaşamaktadır 1960 askerî darbesiyle başlayan ve özellikle 1980 askerî darbesiyle bugüne kadar gelen süreçte Türkiye’de bir istisna hali yaşanmaktadır. Bu istisna hali kural haline gelmiştir. Askerî bürokrasi siyaseti, toplumu ve iç güvenliği düzenleyen bir gücü kullanmaktadır. MGK yapılanması, askerî yargı alanının genişliği (çift başlı ceza yargısı) , askerî idari yargı alanı yaratılması (çift başlı idari yargı) , EMASYA protokolüyle askere sosyal olaylara kendi inisiyatifiyle müdahale etme yetkisi verilmesi, TSK içinde ötekileştirme ile birlikte ötekileştirdiklerini baskıyla sindirme eylemlerinde bulunan Batı Çalışma Grubu, Cumhuriyet Çalışma Grubu gibi örgütlenmeler ve darbe planları, 12 Eylül yönetiminin ülke genelinde, özellikle Diyarbakır’da uyguladığı kurumsallaşmış sistematik işkenceler, Şemdinli’de suçüstü yakalanan devlet terörü, istisna halinin normalleşmesinin üstüne giden Şemdinli savcısının kimliksiz, çıplak bir bedene dönüştürülmesi, vicdanları hapseden ve istisna haline övgüler düzen bir medya örtüsü, toplum içinde darbenin ortamını hazırlayan istisna halinin çete örgütlenmeleri, 2003-2004 darbe teşebbüsleri, 27 Nisan e-muhtırası, vicdani ret itirazında bulunanlara uygulanan baskı, şiddet ve işkence, Kürtlere yönelik iç ve dış askerî operasyonlar, ülke içinde girilmesi yasaklanmış askerî yasak bölgeler, polis devlet uygulamalarına yol açan iç güvenlik kanunlarında yapılan değişiklikler, Anayasa Mahkemesi’nin hukuku araçsallaştırdığı 367 kararı, Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerinde yapılan değişikliklerin iptali kararı, Başsavcının yüzde 47 oy almış iktidardaki bir partiyi suç oluşturmayan eylemleri nedeniyle kapatma ve Başbakan ile Cumhurbaşkanı hakkında siyaset yasağı istemi, Yargıtay ve Danıştay’ın hukukun askıya alınması halini destekleyen açıklamaları, üniversitelerin istisna halinin uygulama alanları durumuna gelmesi. Yasasızlığın, hukuk dışılığın bir yasaya ve hukuka dönüşmesi. Gücün ve şiddetin, hukuku ortak iyilik amacından ve adaletten saptırarak gücün ve şiddetin hukuku haline getirmesi. Burada söz konusu olan yasanın gücü şeklinde hukuku askıya alarak onu koruduğunu öne süren bir hukuk kurmacasıdır. (fictio iuris –Agamben- a.g.y.) Ancak içinde yaşadığımız istisna hali gerçek bir istisna halidir. Çünkü yaşanan somut olaylar karşısında kurmacanın yerini baskı ve şiddet almıştır. İçinde yaşadığımız alan hukuki boyuttan yoksun bir şiddetin hüküm sürdüğü yasasızlık bölgesidir. Devlet iktidarı istisna hali yoluyla yasasızlığı bünyesine katmış, istisna halini sürekli kılarak normalleştirmiştir. Böylece maske düşmüş, şiddetin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Kalıcı hale gelen istisna halinden çıkmanın yolu geçmişle hesaplaşarak, devleti demokrasinin, hukukun ve özgürlüklerin emrinde bir aygıt durumuna getirecek, farklılıklarımızla birlikte barış, özgürlük ve hukuk güvenliği içinde yaşamamızı sağlayacak ve toplumsal mutabakatı yenileyecek yeni bir anayasayla radikal yeni bir inşadan geçmektedir.



Bu haber 675 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,451 µs