En Sıcak Konular

Laikçilik sekülerleşmeye nasıl engel oluyor?

13 Haziran 2008 13:43 tsi
Laikçilik sekülerleşmeye nasıl engel oluyor? "Cumhuriyetin kurulması ile murad edilen hedeflerden birisi de, toplumun çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması yani sekülerleşmesiydi. Bunu laiklikle yapabileceklerini sandılar. Oysa bugün laikliğin otoriter yorumu bizatihi sekülerleşmenin önünde en büyük

Murat Aksoy/Yeni Şafak

Otoriter laiklik sekülerleşmeye engel

AK parti'nin kapatılmak istenmesi bir tesadüf mü? Değil. Kapatma davasının iddianamesinde görüldüğü gibi bu parti hakkında daha kurulmadan önce hazırlıklara başlandığı açık. Hatta bazı köşe yazarlarının AK Parti'nin kapatılmamasının formülünü de yazdılar. O förmül: "... Rejimle sorununu halletmek istiyorsa, milletvekili adaylarını ona göre seçmeli. Türk kimliğini üst kimlik olarak tanıdığını ilan etmeli. İddia ettiği gibi laikse, Anayasa'nın 24. maddesindeki tüm unsurları tek tek benimsediğini sözle ve uygulamayla kanıtlamalı. Yoksa kaybeder. Kaybetmenin seçim ve darbe dışı yolları da var. Batı'nın itiraz etmediği..." (Gündüz Aktan, 15 Mayıs 2007, Radikal)
Bu uyarı AK Parti'nin rejimin laiklik konusundaki hassasiyetini paylaşması talebinden başka bir şey değil. Benzer noktaya vurgu yapan CHP Lideri Deniz Baykal önceki gün yaptığı grup toplantısında başörtüsü düzenlemesi ile ilgili olarak; "Bu konuda kimse kimseyi aldatmasın, kimse birbirini yanıltmaya kalkmasın, dürüst ve mert olalım. Buradaki sorun, Anayasamızın laiklik ilkesinin delinmesine yönelik teşebbüsün engellenmiş olmasına yönelik kızgınlık ve tepkidir, olayın arkasında yatan budur. Türban konusu, o büyük mücadelenin bir aşamasıdır, bir parçasıdır, hepsi değildir. Olayın temelinde bu laiklik meselesi var değerli arkadaşlarım, bunu gözden kaçırırsanız, bu olayı kavrayamazsınız. Bakınız, Türkiye'de bizim Anayasamızda çok güçlü bir laiklik düzenlemesi vardır, çok temel bir laiklik düzenlemesi vardır Anayasamızda. O kadar ki laikliğe ilişkin Anayasa değişikliklerin teklif dahi edilemeyeceği düzenlenmiştir." hatırlatmasını yapmıştır.

Bir yıl önce Gündüz Aktan'ın köşe yazısında AK Parti'ye yaptığı uyarı ile Baykal'ın yaptığı konuşma aslında AK Parti'ye karşı olan temel karşıtlığın nedenini açık olarak ortaya koyuyor. Bu, AK Parti'nin temsil ettiği kültürel kimliğin kamusal alanda hala kabul görmediğini ve laikliğin buna engel olarak görüldüğünü gösteriyor.

SEÇKİNLERİN İKTİDAR KORKUSU

Peki kabul etmeyen kimler? Türkiye'nin laik/Türk seçkinleri. Onlar ekonomiden, siyasete, müzikten edebiyat ve sanata her alanda en üstteler. Onlara göre kendileri gibi olmayanlar asla bu alanlara giremezler. Girseler bile kendileri ile eşit şartlarda değil, kendilerine hizmet için. Bu yüzden evlerine gelen temizlikçi hanımdan rahatsız değiller. Oysa bu yapı sosyolojik olarak artık işlemez durumdadır. Toplumsal mobilizasyon artık kendilerinden farklı olanları da kamusal alana taşımış ve farklı kültürel kimliğe sahip insanlar ekonomide, üniversitede, sanatta, edebiyatta, medyada var olmaya başlamışlardır. Ve olmaya devam da edecekler. Bunu çeşitlenmeyi bir zenginlik yerine tehdit sayılmasını anlamak mümkün değil. Ve burada var olan gerginlik sadece "iktidarını korumak" ile ilgilidir.

Seçkinlerin sahip oldukları iktidarlarını korumak için sarıldıkları "laiklik", bu kavramın otoriter yorumundan başka bir şey değil. Ve laikliğin otoriter yorumuna sahip çıkmak o devleti laik yapmaz. Oysa kabul etmeliyiz ki, laikliğin başka yorumları da var...

Sahi neydi laiklik? En bilinen tanımıyla; din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinin devlet işlerinde müdahale etmemesiydi, değil mi? Peki Türkiye bu tanıma uyan laik bir ülke mi? Değil... İlk yüzleşmemiz gereken Türkiye'nin laik bir ülke olmadığıdır. Sadece Diyanet İşleri Başkanlığı'nın varlığı buna örnektir.

Bu yüzden laikliği demokrat zihniyet içinden yeniden yorumlamak durumundayız. Yani din, devlet işlerinin birbirinden ayrılması yetmez. Bugün laiklik kavramsal düzeyde; toplumlarda var olan farklı dinsel taleplerin kamusal alanda bir arada yaşayabilmelerinin düzenlenmesi sorunudur. Demokrat zihniyetten gidersek bugün laiklik tanımı dörtlü bir işlev yüklenmek durumundadır:

1. Din, devlet işlerinin ayrılması, 2. Devletin var olan tüm dinsel duyarlılıklara eşit uzaklıkta olmasi, 3. Farklı dinsel duyarlılıkların kamusal alanda kendilerini ifade edebilmelerinin yasal güvencesinin sağlanması ve 4. Devletin yükleneceği hakemlik müessesi, var olan eşitsizlikleri de göz önüne alarak güçlülere karşı zayıf olanı koruyan bir işlevi yerine getirmelidir.

Böyle bir laikliğin Türkiye'de uygulanma şansı var mı? Var ama bunun yolu siyaseten normalleşmeden geçiyor... Yani farklılıkların birbirilerini olduğu gibi kabul etmesi ve ortak bir gelecek kaygısı ile bir arada yaşabilmesinden...

AK Parti'nin varlığı bu anlamda önemli ve gerekli. Çünkü AK Parti hem siyasal olarak hem de sosyal olarak farklı olanları kamusallaştırıyor. Bu kamusallaşma aynı zamanda dönüşme ve hayat kodlarını referanslarının yeniden kurulması; devletin öteki olarak gördüklerinin, sisteme dahil edilerek eşitlenmesi, normalleşmesi bir tür sekülerleşmesi demek. AK Parti sadece varlığı ile toplumsal değişimin en somut göstergesi. AK Parti'ye karşı olmak aslında bu değime karşı çıkmak.

Bu durum ironik biçimde Cumhuriyetle hedeflenen muassırlaşma hedefinede engel. Bizdeki seçkinlerin ve bu seçkinlerin başında oldukları kurumların laikliğin otoriter yorumuyla bizatihi sekülerliğe engel olmaktadırlar. AK Parti'nin kapatılmasının bu kadar iştahla savunulmasını başka nasıl açıklayabilirizki?

Bu yüzden laiklik demokratlaşmalı, demokratlaşmalı ki, laiklik, farklılıkların bir arada yaşamasının temeli olsun; dışlamanın ve ötekileştirmenin değil.

Yeni Şafak



Bu haber 254 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,869 µs