En Sıcak Konular

McCain 'üçüncü Bush' mu?

11 Haziran 2008 17:53 tsi
McCain 'üçüncü Bush' mu? Cumhuriyetçi aday John McCain'in dış politika yaklaşımı kendisini ulusal güvenlik üzerine yaptığı konuşmalarda ele veriyor. Irak'ta Bush/Cheney statükosunun devamından yana olan McCain, İran konusunda şahini oynuyor.

Ali Akel/Yeni Şafak

4 Kasım'da yapılacak olan seçimler Beyaz Saray'a yeni bir başkan taşıyacak. Amerika'da bir nevi devlet partisi olarak görülen Cumhuriyetçi Parti, başkan adayını kısa süre içinde belirledi: Arizona Senatörü John McCain. Birkaç dönemde bir iktidara gelerek Cumhuriyetçi iktidarların neden olduğu sivrilikleri tıraşlayan parti olarak görülen Demokrat Parti'de ise uzun, heyecanlı ve tarihi bir yarıştan sonra nihayet Barack Obama'nın lehine sonuçlandı. Demokratlarla ilgili tartışma bundan sonraki yazıların konusu. Onun için şimdi Beyaz Saray için yarışan başkan adayları Oval Ofis'e yerleştikleri zaman nasıl bir dış politika izleyebilirler, buna mercek tutmaya çalışalım.

Cumhuriyetçi aday John McCain'in politikaları özellikle dış politikada nasıl bir yaklaşım sergileyeceği konusunda bir takım öngörülerde bulunmak cesaret istiyor. McCain, birçok özelliği sebebiyle şimdiden kestirilmeye çalışılan öngörüleri tamamen ya da büyük oranda tersine çevirebilir.

McCain Irak savaşı, İran, Ortadoğu barışı konularında her ne kadar açık bir pozisyon almış gibi duruyorsa da gerek parti içi ve parti üzerinde etkili olan çevrelerin kendisine farklı bakışı, daha önce parti içindeki farklı duruşu ile sekiz yıllık Bush yönetimi süresince bu duruşun giderek Bush/Cheney ikilisinde hayat bulan duruşa benzemesi, bu iktidarın sebep olduğu tahribatlar, McCain'in dış politikası hakkında fikir ileri sürmeyi tehlikeli hale getiriyor.

SAĞDUYULU MUHAFAZAKAR

 

John McCain'in portresinin anlatıldığı BBC'de Vietnam gazisinin savunduğu görüşler "sağduyulu muhafazakarlık" olarak tanımlanıyor.


Irak'ın işgali konusunda Bush/Cheney ikilisinin sıkı destekçisi olan ve Irak'a fazla asker gönderme stratejisini sonuna kadar destekleyen McCain, CIA'nın Afganistan, Irak ve Ortadoğu'nun bazı ülkelerinden şüphelendiği kişileri çeşitli ülkelerdeki gizli hapishanelerde sorgulamasını ise yasadışı sorgulamaya ve işkenceye zemin hazırladığı gerekçeleriyle eleştirdi. Bunların önüne geçmek için yasa tekliflerinde bile bulundu.


İç politikada ise ekonomik konuların yanı sıra Cumhuriyetçilerin tabanını oluşturan muhafazakar kesimin çok hassas olduğu eşcinsel evlilik, kürtaj, göçmenlerle ilgili reform konularında ılımlı bir duruş sergiledi. McCain, bu sebeple aşırı sağcıların şimşeklerini üzerine çekti.


Partide, liberal görüşleri sebebiyle "Cumhuriyetçi Parti içindeki Demokrat senatör" yakıştırması onun için yapıldı. Bunu biraz daha Türkçeleştirecek olursak "Cumhuriyetçi görünümlü Demokrat" sözü yerine oturur.


Şubat ayı ortalarında emin adımlarla adaylığa yürüdüğü sırada bu özellikleri sebebiyle yeni muhafazakar (neconservative) çevrelerce topa tutuldu. Aşırı sağcıların önde gelen yorumcularından Ann Coulter, "McCain'e oy vereceğime Hillary'e veririm daha iyi" diyordu. Rush Limbaugh ve James Dobson ile o dönemde McCain'e karşı sert çıkışlarda bulunan Coulter, vergi politikasını Hitler'inkine benzettiği McCain'in yaşıyla bile alay ederek "İspanya ile savaştan bu yana Senato'da görev yapıyor" demekten kaçınmadı.


Önce baba George Bush arkasından da oğul Başkan Bush'un McCain'e destek vermesi ve Bush'un McCain'in adaylığını açıklaması bile bir süre tartışmaların devam etmesini önleyemedi.


Bush'tan sonra Bush politikalarını en iyi temsil edecek adayın McCain olduğuna dair Amerikan basınında sayısız makale yazıldı.


Cumhuriyetçilerin medyadaki en güçlü sesi olan FOX News, McCain isminin altına Demokrat Parti Arizona Senatörü diye yazdı ve herhangi bir düzeltmede bulunmadı.

KONUŞMALARI ŞAHİN OLACAĞINI GÖSTERİYOR

McCain'in kampanyası çerçevesinde yaptığı konuşmalar dış politikada "şahin"i oynayacağını gösteriyor. Bu yaklaşımı ise daha çok "ulusal güvenlik" konusu üzerinde kendisini ele veriyor. Bush/Cheney yönetimi ve Cumhuriyetçilerin büyük çoğunluğu arasında paylaşılan "Radikal aşırı İslam'ın ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit" ettiği savı ve Irak savaşının temelini bu fikrin oluşturduğu görüşü, McCain'in de "ulusal güvenlik stratejisi"nin temel argümanını oluşturuyor. Ortadoğu'nun diğer sorunlu alanlarda da McCain ile Bush yönetiminin yaklaşımları arasında temelde bir farklılık yok. McCain'in dış politikada izleyeceği muhtemel yaklaşımları şöyle özetlemek mümkün:

Ulusal güvenlik ve Irak Savaşı: Bush yönetiminin Irak'ı işgaline başından itibaren güçlü destek verdi. Irak'taki asker sayısını yeterli görmeyen McCain, General Petraeus'un asker çoğaltma stratejisine arka çıktı. ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit eden en büyük unsurun ise "aşırı İslam" olduğunu savundu. Konuşmalarının birinde "gerekirse 100 yıl daha Irak'ta kalırız" dedi. Amerika'da yapılan araştırmalar, Bush'un gelmiş geçmiş ABD başkanları arasında Irak işgali yüzünden imajı en kötü başkan olmasına rağmen McCain aynı politikanın devamından yana.

İran, Suriye ve Lübnan: ABD Başkanı Bush'un son günlerinde bile olsa İran'ı bombalayacağı söylentilerinin ayyuka çıktığı Washington'da, McCain de aynı duruşu sergiliyor. Hatta, Bush yönetiminde Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in ekibi ile Dışişleri ve Savunma bakanları Condoleezza Rice ve Robert Gates arasındaki ayrışmadan dolayı İran konusuna belirsizlik hâkimken McCain çok daha şahin bir tavır takınmış durumda. McCain'in Suriye ve Lübnan ile Hizbullah konularına yaklaşımı ise mevcut Washington yönetiminin aynısı.

İsrail-Filistin sorunu: McCain'in İsrail-Filistin meselesine yaklaşamı da Bush/Cheney yönetiminin sergilediği ve Barack Obama'yı şimdilik dışarda tutacak olursak Demokratların da dahil ABD'nin klasik politikası olarak nitelendirebilecek bakışından farklı değil. Hatta verdiği kimi sinyaller, bu konuda mevcut yönetimden daha sert olabileceği yönünde. McCain'in İsrail ziyaretinde söylediği ilk şey, başkan seçilmesi halinde ABD'nin bölge politikalarında hiçbir değişiklik olmayacağını ilan etmesi oldu. McCain'in gerek bu gezide verdiği mesaj çok açıktı: İsrail tasvip etmediği bir barışa zorlamayacak.

Çok yönlü politika: McCain dış politika danışmanları Washington'a hakim olan tek taraflı politik yaklaşım yerine müttefiklerle ilişkilerin sıklaştırıldığı "çok yönlü" ve uluslararası kuruluşlarla birlikte çalışmayı öngörüyor. Ancak, McCain cephesinde yeni muhafazakârlar ile realist grup arasında şimdiden başlayan hizipleşme "Evet ama nasıl?" haklı sorusuna neden oluyor.


LİEBERERMAN DA YANINDA

Connecticut eyaletinin Bağımsız Senatörü Joe Lieberman başkanlık kampanyasında McCain'e destek veriyor. 2000'deki seçimlerde Demokrat aday Al Gore'un yardımcısı olarak Cumhuriyetçilere karşı yarışan Musevi asıllı etkili bir senatör olan Lieberman, ikinci dönemindeki başkanlık kampanyada ise Bush'a destek verdi. Konuşmalarında, "Amerika'nın sadece dostlarıyla değil düşmanlarıyla da konuşmasını bilmeli" diyerek, gerektiğinde İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile de önkoşulsuz konuşulabileceğini söyleyen Obama, başta McCain olmak üzere Yahudi lobilerinin salvolarına maruz kalmış durumda. Wall Street Journal'de geçtiğimiz günlerde çıkan bir haberde, bugüne kadar çoğunlukla Demokratlara oy vermiş olan Yahudi cemaatinin ilk kez Cumhuriyetçilere yönelebileceği belirtiliyordu. Cumhuriyetçi çevrelerin "Hamas'ın kazanmasını istediği aday" diye sundukları Obama, gerek İsrail'in 60. yıldönümü kutlamalarında yaptığı konuşmada gerek basına verdiği demeçlerde gerekse geçen hafta AIPAC (Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi)'nde yaptığı konuşmada bu tür yaklaşımlara sert tepki gösterdi. Hatta İran ve Hamas konusunda sert sayılabilecek açıklamalar yaptı. "Hamas terörist bir organizasyondur ve defalarca kınadığımı ifade ettim. İsrail'i tanımadıkları ve terörü kınamadıkları sürece muhatap alınmazlar" diyen Obama, İsrail'in güvenliği için ne gerekiyorsa yapacağını da söyledi birçok konuşmasında. Bu tür salvolara rağmen Gallup'un mayıs başlarında yayımlanan araştırmasında McCain-Obama eşleşmesi durumunda araştırmaya katılanların yüzde 61'i Obama lehinde oy kullanacağını söylüyordu. Lieberman faktörüne rağmen McCain'e oy vereceklerini söyleyenlerin oranı ise yüzde 32'de kalıyordu.


ANKARA'NIN RİSKLERİ

Obama'nın adalığından sonra John McCain'in bundan sonraki süreçte özellikle dış politikaya ilişkin daha sert mesajlar vermesi şaşırtıcı olmayacaktır.

 

McCain'in olası başkanlık döneminde en düşük ihtimalle Amerika'da dile getirildiği şekliyle "üçüncü Bush dönemi" başlaycaktır.


McCain yönetimindeki Washington ile Ankara arasında Bush dönemine benzer bir politika muhtemelen devam edecektir. Ankara özellikle Irak, Kuzey Irak ve Ermeni konularında duymak istediklerini duyacaktır.

Dış politikada Ankara'yı bekleyen en büyük tehlike bu dönemde İran'a yönelik bir saldırı ihtimalidir. Bunun gerçekleşmesi durumunda sadece bölgede değil geniş bir coğrafya bundan etkilenecek ve dengeler altüst olacaktır.


Bir tahminde bulunmak bugün itibariyle imkansız gibi görünse de İsrail-Filistin konusunda Annapolis'te başlayan süreç tamamen akamete uğrayacak, Suriye-İsrail-Lübnan üçgeninde kurulmaya çalışılan denge tamamen kaybedilecek, geniş bir coğrafyaya yayılmış bir ABD-İran savaşı baş gösterecektir.


Ankara'daki mevcut siyasi iktidarı bekleyen bir diğer önemli tehlike ise McCain'in dış politikasında yer alan ekip olacaktır. Bush'un ikinci döneminde zayıflayan yeni muhafazakârların bu dönemde yeniden güç kazanması Amerikan-Türkiye ilişkilerinde Bush'un ilk dönemine benzer sıkıntıların yeniden baş göstermesine neden olacaktır.



Bu haber 355 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,691 µs