Meclis direniyor!

11 Haziran 2008 16:49 tsi
Yargı darbesine karşı AKP, DTP ve MHP'den gelen tepkileri, meclisin statükoya karşı direnişi olarak okumak mümkün mü? Orhan Miroğlu, Hasan Celal Güzel ve Şanar Yurdatapan cevap verdi. iyibilgi özel

Meclisin büyük çoğunluğunu temsil eden AKP, MHP ve DTP, anayasa değişikliğini iptal eden Anayasa Mahkemesi'nin  kararına karşı ortak tutum sergiledi. Taraf gazetesinin manşetten verdiği haberde Başbakan Erdoğan, Devlet Bahçeli ve DTP'li Emine Ayna'nın açıklamalarındaki ortak noktaya, "demokrasi ve meclis iradesi vurgusu"na dikkat çekiliyor. Erdoğan "Meclis bugüne kadar hiçbir vesayeti kabul etmedi" derken, Bahçeli "Demokrasiyi ateşe atanlar affedilmeyecektir" diyor. Ayna ise "Darbelere karşı Anayasa'yı değiştirelim" önerisinde bulunuyor.

iyibilgi bu ortak tavrı ve bu tavrın olası sonuçlarını farklı kesimlerden üç uzmana sordu.

Mecliste dün üç partinin toplumsal konsensüse dayanan çıkışlarını yargı darbesine karşı bir direniş olarak görüyor musunuz? Yeterli mi sizce bu?

2007 seçimleri DTP milletvekili adayı Orhan Miroğlu: Evet, zaten toplumda var olan bir konsensüsü meclis de göstermiş oldu. Gerçi bu zamana kadar bunun eksikliği hissediliyordu. Yani meclis toplumdaki bu konsensüsü yeterince yansıtamadı. Aralarında AKP’nin MHP ve DTP’nin “de facto” “bir görüşme olmamasına aynı anda ittifakla demokratik bir tepki vermelerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu kesinlikle meclisin anti demokratik girişimlere karşı direndiğini gösterir. Bu noktada kalınmaması ve özellikle DTP’nin anayasa teklifi üzerinde daha ısrarlı durması gerekir.

Düşünce Suçuna Karşı Girişim Hareketi aktivisti-müzisyen Şanar Yurdatapan: Hayır, yeterli değil. Birinci direncin bunun muhatabı olan gelen AKP’den gelmesi gerekir. Tabi kendine sosyal demokrat diyen CHP’nin de buna karşı çıkması gerekirdi ama o sürecin aktörü şuanda.

Eski Bakan Hasan Celal Güzel: Yeterli değil... Meclisin darbeye karşı olduğunu gösteriyor ama direndiğini göstermiyor. Direnmek başka karşı olmak başka... Meclis şuanda milleti temsil ediyor. Yasama yetkisi hala elinde vardır. Dolayısıyla anayasa mahkemesinin görev ve yetkileriyle çalışma usullerini 148. ve 149. maddelerin derhal düzeltilmesi lazım. Parti kapatmalarını zorlamak için, sonradan Anayasa Mahkemesi’nin bozmasını göze alıp anayasanın 69. maddesinin de değişmesi gerekiyor.

 

***

Statükonun hamleleri yargı darbesiyle sınırlı kalacak mı? Buna karşı demokratik direniş anlamında ne yapılabilir?

Orhan Miroğlu: Tabiî ki yargının müdahalesiyle sınırlı kalan anti demokratik bir oluşum yok. Cumhuriyet Çalışma Grubu çok ciddi girişimlerde bulunuyor. Bunun karşısında dikkatle durulması ve bunun meselenin gündemde tutulması gerekir… Toplum, demokratik reflekslerini ortaya koymalı ve siyasi partiler bu konsensüsü devam ettirmeye çalışmalıdır. Taraf gazetesi son bir haftadır demokrasi namına çok ilkeli ve kararlı bir habercilik örneği sergiledi. Aynı duruşu herkesin göstermesi gerekir.

Şanar Yurdatapan: Yargıyla sınırlı kalmayacak tabiî ki. Hepimiz biliyoruz ki bu işin arkasındaki asıl kuvvet devletin çekirdeği olan ordudur. Ordu 27 Nisan'daki e-muhtıradan sonraki büyük yenilgiden sonra şimdi toparlandılar ve kendilerini geri çekip yargıyı öne sürüyorlar. Bunlar devletin oligarşik yapıyı oluşturuyorlar, biri geliyor öbürü çekiliyor. Bunun değişmesi, demokratikleşmesi için de her türlü direnci göstermemiz lazım. Herkesin avazının çıktığı kadar bağırması lazım... “Kibarca yargının kararına saygılıyız” demekle olmaz. Murat Belge çok güzel bir yazı yazmıştı; “Yargı kararına beğen beğenme saygılı olmak durumundasın. Ama yargı kendi fonksiyonunu yerine getiriyorsa…” Yargı kendi fonksiyonunu dışına çıkıyorsa, kimi onu yapıyor… Kendine verilmemiş yetkiyi kullanıyor. Bana kalırsa Anayasa Mahkemesi üyeleri 301’den yargılanmalı. Çünkü yargıya bundan daha büyük bir hakaret olamazdı.

Hasan Celal Güzel: Sınırı kalmayacak. Duyumlarımıza göre silahlı kuvvetler içinde darbeci odakların faaliyetleri var.

www.iyibilgi.com özel Haber Merkezi

Bu haber 1,217 defa okundu.