Darbeci, vatanın sahibi de millet kiracısı mı?

11 Haziran 2008 11:29 tsi
AKP bugün artık tarihi bir kavşakta bekliyor. Ya bu vatanın efendisinin millet olduğunu söyleyen ve bunu herkese her koşulda ikrar ettiren yola girecek ya da darbecilerin kapattığı yollardan geri dönecek.

Atilla Pamirli / Dünya Bülteni

Biliyor musunuz bu yıl İkinci Meşrutiyet'in 100. yılı. Yani Osmanlı gibi bir dünya sistemini 3 sene içinde Avrupa'dan, 10 yıl içinde de dünyadan silen İttihatçı zihniyetin iktidara gelmesinin üzerinden bir asır geçmiş. İngiliz süper gücü İslam dünyasının siyasi birliği demek olan Osmanlı'nın tasfiyesi sürecini İttihatçılar eliyle gerçekleştirdi.

1908 ruhu, halka karşı iktidarını korumak isteyen bir azınlığın ruhudur. Ve hâlâ aramızdadır.

Son iki senedir yüksek yargı tarafından yürütülen bir tasfiye süreci var. En son Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliğini esasa girerek, yani anayasayı açıkça ihlâl ederek iptal etmesi bunun son aşaması oldu… CHP ile, ordu ile, 1908 ruhunu taşıyan bütün demokrasi dışı kesimlerle ittifak halindeki yargının, daha geçen sene verdiği 367 kararı da çok farklı mıydı? Ama hükümet seçimlerden sonra yeni Anayasa ile bütün bu meseleleri halletmeyince, elbette işler bu raddeye geldi.

Bu tablo, herkese şunu söylüyor: Halk kimi seçerse seçsin, onların temsilcileri ne yaparlarsa yapsınlar son hüküm bizdedir!

Peki siz kimsiniz? "Biz, herşeyin, bu vatanın, bu milletin, bu kaynakların, her şeyin sahibiyiz." Peki bu millet neci? Kendi yurdunda kiracı mı? Bu demokrasi, seçim, geçim meselesi ne oluyor o zaman? Kim size maaş veriyor, kim lojmanlarınızı, devasa ve bedava sosyal tesislerinizi finanse ediyor? Kim sizin her 10 senede bir darbe vurduğunuz Meclis'i yeniden inşa etmek durumunda? Peki her 7 yılda bir boşalttığınız hazineyi, kim alınteriyle, çalışarak-didinerek yeniden dolduruyor da size yeni sermaye veriyor?

Bu karardan sonra belli ki, aynı Mahkeme üyeleri AKP'yi de kapatacaklar. İlginçtir, AKP kapatma sürecini çoktan kabullenmiş. Son karar açıklandığında bile başbakan anında çıkıp bunun bir demokrasi faciası olduğunu, halkın iradesinin ve anayasanın hiçe sayıldığını ve halkın oyunun esas olduğunu söylemedi. Ne bekleniyor? Nerelerden hangi sinyaller bekleniyor? Anlamak mümkün değil.

Önce şunu anlayalım: Bu mesele yargı meselesi değildir. Yargı; medya, sermaye ve askeri sınıfın yanında demokrasinin gelişimine ve refahın artmasına karşı bir cephe oluşturuyor. Asıl mesele, 1908'den beri devam edegelen millete ters, millete yabancı, başka dış çevrelerin desteğiyle kendi çıkarlarını gözeten ve milletin karşı her hareketini her fırsatta bir darbe ile yok eden bir azınlığın iktidarının sürmesi…

Aslında bu garabet hükümetin eline altın bir fırsat sundu. İşte 1908 kafasının tasfiyesi için mükemmel bir an. Siyaset an ile ilgilidir. O anı hangi karar ile değerlendirirseniz, geleceği de o yönde belirlemiş olursunuz. Hemen yeni bir anayasa gündeme getirilmeli, referanduma sunulmalı. Yargı reformu, başörtüsü, diğer tüm özgürlükler bir bütün olarak bu anayasada yer almalı.

AKP için başka bir çare yok. 1 yıl önce yapmadığının cezasını o ve elbette daha çok millet çekiyor. AKP bugüne kadar bu tür anları maalesef değerlendiremedi. Ancak bu son olaylar, açık ki kendi sonunu hazırlamada onu tarihi bir kavşağa getirdi. Ama AKP'de görülen sessizlik, tepkisizlik, hele "gerekçeyi görelim" tarzı aymazlık devam ettikçe AKP sonucu değil, sonunu hazırlıyor demektir.

Plan belli: AKP'nin kapatılacak, Başbakan ve yine anayasa ihlâl edilerek Cumhurbaşkanı yasaklılar listesine konulacak, tam bir karmaşaya yol açılacak. "Meclis'e Senato'yu ilave edelim ki, irademize ipotek koyanlar Anayasa Mahkemesi'ni yormasınlar" manasında konuşan Meclis başkanı Toptan o durumda ne yapacak? Gül'ü gönderirlerse, Toptan Cumhurbaşkanı vekili olarak AKP yeni parti kursa da hükümet görevini bakalım o partiye verecek mi? Sonra yerel seçimlerden önce yoğun bir karşı propaganda ile AKP'nin devamı olan partinin oylarının düşürülmesi amaçlanıyor belli ki. Zaten malzeme bol…

Her şey tamam da… AKP bütün bunları görmüyor mu? Bu sessizlik, bu gaflet nedir? Yoksa 6 yıl boyunca ona karşı ciddi hiç bir şey yapmadığı 1908 ruhuna, aynen Menderes ve Özal gibi hak etmediği bir iktidar daha hediye etmeyi mi planlıyor?

Bu haber 552 defa okundu.