En Sıcak Konular

Kapatma kararı krizi tetikler mi?

9 Haziran 2008 18:28 tsi
Kapatma kararı krizi tetikler mi? AKP hakkındaki kapatma davası açılır açılmaz, ekonomi nasıl etkilenecek tartışmaları başladı. Peki siyasi kriz ekonomik krize dönüşecek mi? Demokrasi ile ekonomi arasındaki bağa dikkat çeken bir yazı...

Ümit İzmen/Taraf

Kapatma kararı krizi tetikler mi?

AKP hakkındaki kapatma davası açılır açılmaz, ekonomi nasıl etkilenecek tartışmaları başladı. Dava sürecine ilişkin yorumlar, ekonomik analizlerde, cari açık, büyüme, enflasyon, istihdam gibi göstergelerin önüne geçti. Anayasa Mahkemesi’nin türban kararının, AKP’nin kapatılacağının işareti olarak yorumlanması, tartışmaları alevlendirdi. Kimilerine göre ekonomi hiç etkilenmeyecek; kimilerine göre ise, sokaktaki insanın ekmeğiyle oynanıyor.

Türkiye ekonomisinin siyasi gelişmelere duyarlılığını ele alırken, Prof. Dr. Naci Görür’ün, “Çin’deki deprem Marmara depremini tetikler mi” sorusuna verdiği cevabı hatırlatmak istiyorum: “Marmara’nın altındaki fay 1999 yılında tetiklenmiştir... Kurşun namluya verilmiştir. Tetiğin çekilmesini bekliyor... Şimdi Marmara’nın altındaki fay çatırdıyor. Şanslıyız çünkü bu dokuz yıl bir şey olmadı. Şansızız çünkü bu dokuz yılda yöneticilerimiz gerekli önlemleri almadı.”

Marmara’nın tabanındaki canlı fay sistemi ve bu fayın er geç büyük bir deprem üreteceği gerçeği gibi, Türkiye’nin ekonomik sistemi de sürekli yeni krizler üretmeye açık bir yapı.

Türkiye’nin bu krizlere açık ekonomik yapısı, aslında, 2001 krizinden sonra önemli ölçüde güçlendirilmişti. Yapısal reformlar, enflasyon hedeflemesi, mali disiplin, bu sürecin önemli unsurları oldu. AB üyelik süreci ve IMF desteği, Türkiye’nin uyguladığı ekonomik programa yurtdışında da güven yarattı. Bu unsurlar Türkiye ile diğer gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin ekonomik göstergeleri arasındaki farkın kapanmasına imkân sağladı.

Her ne kadar aşırı kırılgan ekonomik yapı güçlendirilmiş olsa da, hâlâ uzun bir yapılacaklar listesi var. Buna rağmen, 2007 Nisan’ında cumhurbaşkanı seçimi tartışmaları ile başlayan süreç, düzelmekte olan göstergelerin yeniden bozulmasına yol açtı. İçerdeki kesif siyasi belirsizlik atmosferinde, küresel piyasalardaki çalkantılar Türkiye’yi diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha olumsuz etkiledi.

Kapatma davasıyla birlikte, hem ekonomide hem siyasette geleceğin nasıl şekilleneceği iyice belirsiz hale geldi. Siyasetteki belirsizlik için yapılabilecek bir şey yok. Bu durumda yapılması gereken en akıllıca şey ekonomik belirsizliği ortadan kaldırmaktı. IMF Anlaşması’nın sona erdiği mayıs ayından önce kapsamlı bir ekonomik programın açıklanması, belirsizliğin giderilmesine ve güvenin yeniden tesis edilmesine imkân sağlayacaktı.

İnandırıcı bir program yerine, maliye politikasından enflasyon hedeflemesine, GAP eylem planından istihdam paketine, birçok alanda birbirinden kopuk önlemler, bölük pörçük açıklandı. Böyle olunca, bu açıklamalar güven tesis edemedi. Orta Vadeli Mali Çerçeve, mali disiplinin korunacağı değil tam tersine esnetileceği biçiminde yorumlandı. Merkez Bankası enflasyon tahminlerini yukarı çektikten birkaç gün sonra, hükümete enflasyon hedeflerini yenilemeyi önerdi. Hedeflenen enflasyonun tahmin edilen enflasyondan yüksek açıklanmış olması, enflasyonla mücadelenin ikinci plana atılması olarak kabul edildi. IMF ve AB, ekonomik politikaların dış desteğini sağlama konumundan çıktı. Böylece eldeki mevcut program ortadan kalktı ama yerine yenisi konamadı.

Üstelik, kamu ihale yasası, tarım reformu, kamu bankaları gibi alanlarda gidilmekte olan değişiklikler, kamuda güçlendirilmiş olan yönetişimin çözüleceği, kurumsal yapının zayıflayacağı, popülist uygulamalara geri dönüleceği endişelerine yol açtı.

Böyle bir ekonomik zemin, siyasi sorunları süratle ekonomik dalgalanmalara dönüştürebilecek potansiyele sahip. Türban kararı, ekonomide şimdiden görülen bozulmayı bir basamak ileri taşıyacak. AKP’nin kapatılması artık daha muhtemel kabul edileceği için, kısa vade için belirsizlik artacak. Bu belirsizlik kurları hızlandıracak; borsayı yavaşlatacak; büyüme hızı uzun dönem ortalaması olan yüzde 4,5 seviyesinin altına düşecek; mayıs ayında yıllık yüzde 10’un üzerine çıkan enflasyon, iki haneli seviyelerin altına çekilemeyecek; faiz oranları biraz daha artacak; yüzde 11 seviyesini aşan işsizlik oranı düşürülemeyecek vb.

Sonuç olarak, kısa dönemde ekonomi olumsuz etkilenecek ama bu, muhtemelen derin bir krize dönüşmeyecek. Uzun dönemde ise esas belirleyici olan tabii ki ekonominin yapısal temelleri. Güçlü bir ekonomi doğal olarak, bu tür siyasi dalgalanmalardan pek etkilenmez. Gerçi, güçlü ekonomik yapılar aynı zamanda güçlü demokrasilerdir. Türkiye’nin hem ekonomik hem demokratik temellerinin güçlendirilmesi gerekiyor.



Bu haber 424 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,070 µs