En Sıcak Konular
GAP sadece Kürt meselesi ile mi alakalı?
7 Haziran 2008 11:55 tsi
Cemil Ertem ile nükleer ve alternatif enerji üzerine sohbetimizin ikinci yarısına devam ediyoruz. Ertem GAP'ın devlet politikasındaki konumuna dikkat çekerken solun uzak kaldığı enerji meselesine nasıl yaklaşması gerektiğini irdeliyor.
Röportajın birinci kısmı için tıklayınız
Enerji konularımızdan biri olan GAP’ı düşünsek bir de. GAP sadece AKP’nin ekonomiye indirgediği şekilde Kürt sorununa bir açılım değil galiba…
Evet… GAP ayrıca sadece tarım sorunu da değildir ve devlet politikasıdır. Zannedildiği gibi Demirel döneminde ortaya atılmış 90’lı yılların projesi değildir.
Bölgenin insansızlaştırılması 1938’lere dayanıyor…
Evet, GAP’ın temeli 1938’lerde elektrifikasyon ve bölgenin Türk ulusal pazarına dahil edilmesi amacıyla atılmıştır. O zamanlarda yalnızca Türkiye değil Sovyetler Birliği de elektrifikasyon ile sanayileşme adımları atıyor. Keban barajında jeolojik ve topografik etütler 38 yılında başlamıştır.
Tam elektrik ile ‘aydınlanma’… Genelkurmay’ın o dönem Dersim’de bir baraj yapma planı var.
Evet… GAP’ın birinci amacı işte bölgeyi ulusal pazara dahil etmek, diğer amacı su sayesinde komşuları üzerinde kontrol kurmak. GAP aslında bölgenin su sorunundan bağımsız bir mesele değildir, aslında.
Önümüzdeki dönem daha da gündeme gelecek su meselesi…
Tabi, dünyanın sorunlu su havzalarından biri Mezopotamya’dır. Dünyanın kirliliğinin en büyük sebeplerinden biri de doğayı tahrip eden ulus devlet politikalarıdır. Mesela Mısır ve Sudan Nil havzasını berbat etmişlerdir. Nil üzerinden Mısır komşularını tehdit etmektedir ve kirletmektedir. Bizim Fırat ve Dicle’de yaptığımız gibi. Barajların ömrü 30-40 yıldır. GAP’ın ömrü doluyor aslında. Barajlar aynı zamanda tuzlanmayla oradaki eko-sistemi bozuyor. Ren, Tuna, Ürdün-Batı Şeria bunlar hep sorunlu su havzalardır. Bütün bunlar endüstriyel kirlenmelere sebep olan ulus devlet politikalarından kaynaklanmaktadır.
Solun yeni ekonomi politiği enerji meselesiyle nasıl bir ilişki kurmalı?
Yenilenebilir, doğa ile barışık bir enerji kullanımını ve arzını savunmalı ve nükleer enerjiye karşı çıkmalı. Enerji sıkıntısının giderilmesinin ve geleneksel enerji kaynaklarının tükenmesinin çaresi nükleer enerji olamaz. İnsanlığa iktisadi kaynaklar anlatılanın tersine kıt değilse, enerji kaynakları da kıt değildir.
O zaman iktisadın temel varsayımı olan insan ihtiyaçlarının sınırsız olduğu ezberini de bozmak lazım.
Tabii.. İnsanlık kendini ve geleceğini tehlikeye atmayan başka bir iktisadi yaşam kurabilir…
Fakat bu kendisine ve başkasına karşı sorumluluk duyan insan demek…
Evet, işte bu yüzden sol kalkınmacı, ulusalcı bir anlayışla nükleer enerjiyi savunamaz. Bu insanlığa zarar vermiştir.
Sovyet Rusya’da gördüğümüz üzere…
Sovyetler böyle bir yanlışı sosyalizm diye savundu fakat bu ne soldu, ne de sosyalizmdi…
www.iyibilgi.com özel İlhan Döğüş
-BİTTİ-
Bu haber 853 defa okundu.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle