'kapatma' açmazı | " /> 'kapatma' açmazı | "/>

En Sıcak Konular

ABD ve AB’nin 'kapatma' açmazı

3 Haziran 2008 11:16 tsi
ABD ve AB’nin 'kapatma' açmazı AKP'nin kapatılması, Türkiye'nin ABD ve AB ile olan ilişkilerinde tarihi bir kopmanın meydana gelmesine sebep olur mu? ABD ve AB "kapatma" konusunda ne türden muhasebeler yapıyorlar? Babacan Washington'a niçin gitti?.. Murat Yetkin yazdı..

Murat Yetkin/Radikal

AK Parti’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması durumunda ‘bunun Türkiye için sonuçları olacağı’, ‘Türkiye’nin fatura ödeyeceği’ son zamanlarda ABD ve AB kaynaklı görüşler arasında öne çıkıyor.

Dün İstanbul’da TÜSİAD ile ABD’nin saygın düşünce kuruluşlarından Brookings Instutition tarafından birlikte düzenlenen ‘Amerikan başkanlık seçimleri ve Türk-Amerikan ilişkilerine etkisi’ başlıklı toplantıda da ‘kapatma davası’ tartışma konusu oldu. ABD tarafında eski dışişleri bakan yardımcılarından Strobe Talbott, eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris, ABD Dışişleri’nin eski Avrupa masası yöneticisi Richard Burt ve Clinton döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Avrupa masasını yöneten Philip Gordon gibi isimler vardı. Kasımdaki ABD başkanlık seçimleri ardından yeni kurulacak yönetim Demokrat olursa Talbott ve Gordon, Cumhuriyetçi olursa Burt yeniden yönetim kademelerinde yer alabilecek kişiler.

Ortak çıkarlar mı, değerler mi?

Yeni yönetimin işleri fiilen devralacağı 2009 başına dek Türkiye’de kapatma davası’na ilişkin neyin ne olacağının büyük ölçüde belli olacağı tahmin ediliyor. Bu arada Anayasa Mahkemesi’nin AK Parti’ye kapatma ve Başbakan Tayyip Erdoğan’a beş yıl siyaset yasağı getirmesi durumunda, yeni ABD yönetiminin Türkiye’ye nasıl tavır alacağı da bir tartışma konusu.

Dün bir dizi yeni tekmas için ABD’ye giden Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a soracak olursanız, hem ABD, hem de AB ile ilişkiler çok ciddi yara alacak. Özellikle AB ile ilişkilerin kopma ihtimali de var Babacan’a göre. Türk-Amerikan ilişkileri, yaygın benimsenen kalıba göre, ‘ortak çıkarlar ve ortak değerler’ tarafından belirleniyor. Ortak çıkarlar kefesinde Türkiye’nin hiç bir askeri planlamacının göz ardı edemeyeceği coğrafyası, bu coğrafyadaki askeri ve ekonomik kapasitesi, mesela Irak’a, İran’a, Suriye’ye, Rusya’ya, Gürcistan’a, Ermenistan’a komşuluğu, İsrail’e ve Azerbaycan’a dostluğu, petrolün varili 200 dolara tırmanma eğilimindeyken sunduğu enerji nakil seçenekleri gibi kalemleri var. Ortak değerleri kefesinde ise Müslüman dünyadaki tek demokratik piyasa ekonomisi oluşu.

Müslüman dünyadaki bu tek Batı demokrasisi modelinin sırrının laiklik olması ise süregiden tartışmaların aslında püf noktası.

Biraz deştiğinizde, ABD’nin kapatma davası karşısındaki tutumunun sert demeçler vermenin ötesinde yaptırım boyutuna uzamayacağı anlaşılıyor. Vaşington, Irak olayında Türkiye’yi önemsememenin maliyetini fark etmiş durumda.

Belki daha sert açıklamalar yapacak olmasına karşın, AB’nin de ipleri koparma noktasına gelmeyeceği anlaşılıyor. Müzakerelerin bir süre dondurulması da, Fransa’nın zaten Türkiye’yi referanduma sunmayı kararlaştırdığı günümüzde fazla anlam taşımıyor. AK Parti ‘kapatma davası’na en sert tepkiyi veren İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband’in geçen hafta Milliyet’te yayımladığı görüşleri, Türkiye ile iplerin koparılmayacağını gösteriyor.
Ama bütün bunların ötesinde, Amerikalı görüş sahiplerinin ‘açmaz’ diye tanımladığı durum var.

Fatura Erdoğan’a çıkmasın

ABD başkanlık seçimlerini kim alırsa alsın, Türkiye’deki muhatabı aynı olacak. Başbakan Tayyip Erdoğan ola ki siyasetten beş yıl yasaklansa bile, en kısa zamanda yerel seçimleri ya ara seçimle, ya da erken genel seçimle birleştirme yoluyla çifte seçime gidecek. (367 mucidi Sabih Kanadoğlu’nun ‘Genel seçimde aday olabilir, araseçimde olamaz’ demesi ardından erken genel seçim senaryosu ağırlık kazanıyor.) Erdoğan’ın yasaktan seçime giden sürece dokunulmazlık nedeniyle bekleyen dosyalardaki yolsuzluk suçlamalarından bir yılı aşkın mahkûm olmaması durumunda yeniden seçileceği ve Başbakan olacağı kesin gibi.

Bu durumda AB’nin ve ABD’den gelen ‘ilişkileri keseriz’, ‘yatırım gelmez, ekonomi kötüye gider’ seslerinin muhatabı Erdoğan ve AK Parti devamcısı partinin hükümeti olacak.
Dahası, AB ve ABD ile ilişkilerin kötüye gitmesi, ekonominin kötülemesi, Erdoğan’ı yıpratmak için her şeyi mubah gören zihniyetteki yerleşik düzen mensupları için üzücü olmaz. Tersine, bundan büyük memnuniyet duyacakları, bir taşla iki kuş vurmuş gibi hissedecekleri söylenebilir.

Bu ‘açmaz’ önümüzdeki dönem, Türkiye’nin hem ABD, hem de AB ile ilişkilerinde kendisini gösterebilir.



Bu haber 557 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,329 µs