Washington'a niye gidiyor? | " /> Washington'a niye gidiyor? | "/>

En Sıcak Konular

Babacan Washington'a niye gidiyor?

2 Haziran 2008 18:10 tsi
Babacan Washington'a niye gidiyor? Bakan Babacan'ı Washington'da kalabalık bir grup bekliyor: Başkan Yardımcısı Cheney ve Dışişleri Bakanı Rice'a ilaveten hazine ve enerji bakanları da bu grubun içinde yer alıyor. ABD'nin Türkiye'ye karşı bu denli cömert davranmasının altında ne yatıy

Ali H. Aslan/Zaman

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, resmî bir ziyaret için bu hafta Washington'a geliyor. Bakanın ziyareti salı başlayıp gelecek pazartesi sona erecek. Ayrılan uzun süre, hükümetin ABD ile ilişkilere verdiği önemi gösteriyor.

Zamanlama itibarıyla ziyareti anlamlı kılan şeylerin başında ise Türkiye'de iç ve dış politikada istikarsızlığa sebebiyet verebilecek kapatma davası sürecine, Amerika'da ise İran'la ilgili ne yapılacağına ilişkin beyin fırtınalarının yoğunlaştığı bir döneme tekabül etmesi geliyor.

Amerikan yönetimi Bakan Babacan'ın görüşme taleplerine cömertçe karşılık verdi. Başkan Yardımcısı Cheney ve Dışişleri Bakanı Rice'a ilaveten hazine ve enerji bakanları ile de bir araya gelinecek. (Savunma bakanıyla görüşme henüz netleşmiş değil.) Washington, Ankara ile her düzeyde temasa önem verdiğini ihsas ettirmek için elinden geleni yapıyor. Amerikalılar bakana eşlik edecek üst düzey bürokratları da muhataplarıyla buluşturmaya hazırlanıyor. (Washington ziyaretlerinde genelde konuk heyet listeleri Amerikalılara biraz geç ulaşıyor. Halbuki daha erken belirlense, görüşme organizasyonları çok daha verimli olabilir.)

Babacan ziyareti, son zamanlarda Ankara-Washington arasında yoğunlaşan ziyaret trafiğinin yeni bir halkası. Geçen kasımda Başbakan Erdoğan, ocakta da Cumhurbaşkanı Gül kalabalık heyetlerle buralara gelmişti. Babacan onlara eşlik etmişti. Erdoğan'ın ziyareti, Başkan Bush'u Kuzey Irak'ta PKK'ya karşı askerî işbirliğine ikna ağırlıklı idi. Nitekim anlık istihbarat paylaşımı ve ardından cerrahi hava operasyonları geldi. Gül'ün ziyaretine ise, teröre karşı kapsamlı çözüm müzakereleri damgasını vurdu. Verdiği askerî destek sayesinde Türk tarafının geç de olsa gönlünü alan Amerikalılar, sorunun siyasi, sosyal ve ekonomik vechelerini de nazara verme cesaretini kendilerinde bulmuşlardı. Peki Babacan ziyaretinin ana teması ne olacak?

Kürt meselesi, iç ve dış boyutlarıyla şüphesiz yine önde gelen gündem maddelerinden. Amerikalılar Türkiye'nin Kuzey Irak Kürt yönetimine açılımlarını takdir edecek. Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı Güneydoğu kalkındırma paketini uygulanabilirse olumlu bir adım olarak görüyorlar. Ancak kültürel haklar konusunda fazla iyimser değiller. Irak, Ortadoğu barışı, Türkiye'nin İsrail-Suriye'yi barıştırma girişimi, Kıbrıs, enerji, AB süreci, reformlar, azınlıkların (çoğunluğun değil) din özgürlükleri, kapatma davası gibi klasik konular da konuşulacak. Ancak bana göre bu seferki müzakerelere asıl damgasını vuracak olan, İran sorunudur. İki taraf da birbirinin nabzını tutmaya çalışacak. Karşılıklı nabız yoklanacak bir diğer öncelikli konu da, Türkiye'nin iç ve dış politikasına büyük yansımaları olması beklenen kapatma davası.

Bu bağlamda, Babacan'ın temasları arasında en önemlisi Başkan Yardımcısı Cheney ile randevusu. Çünkü Washington'da hükümetin İran politikasından en çok kuşku duyan ve AK Parti'ye ilişkin laiklik karşıtlığı iddialarına en fazla inananların başında Cheney geliyor.

Babacan, Dışişleri Bakanı Rice ile zaten sık sık yüz yüze ve telefonla görüşüyor. Rice ile Babacan'ın temsil ettiği bakanlıklar arasında irtibat ve ilişkiler de iyi sayılır. Başkan Yardımcısı Cheney ile durum ise çok farklı.

Cheney, Bush yönetimininin dış politikasındaki büyük kutuplardan olmasına rağmen Ankara ile verimli iletişim kanalları yok. Üstelik son Ankara ziyaretinde hem Başbakan Erdoğan hem Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ile görüşmelerinden memnun ayrılmadığı söyleniyor. Erdoğan'dan İran, Büyükanıt'tan Afganistan konusunda duymak istediklerini duyamayınca hayal kırıklığına uğramış. Babacan, Cheney ile iletişim arızalarını gidermeye çalışacaktır.

İletişim arızası diyorum, çünkü Ankara ile Washington arasında İran'a bakışta stratejik açıdan aslında pek fark yok. Her iki ülke de nükleer silahlı bir İran istemiyor. Sadece taktiksel uyuşmazlıklar var. ABD'nin aksine, Türkiye komşusu İran'a sağdan yanaşmaya çalışıyor. Bunu özellikle Amerikan Dışişleri ve istihbarat çevrelerinin daha anlayış ve soğukkanlılıkla karşıladığı görülüyor. Ancak Amerikan yönetiminin her kanadında Türkiye'ye ilişkin hüsn-ü zan bulunmuyor. AK Partili liderlerin dindarlıklarından rahatsız olan ve hükümete uluslararası desteği eritmek isteyen bazı lobiler, buralarda hükümetin Tahran rejimine ideolojik yakınlık duyduğundan sertleşmediği gibi tezviratlar yayıyor. Bu tür maksatlı değerlendirmelerden en çok etkilenenler arasında Cheney ve bazı danışmanları da bulunuyor.

Aynı suflörler, TSK'nın İran'da ABD çizgisine hükümetten daha yakın olduğu yalanına da kimilerini inandırabiliyor. Ve bu yolla ordu gibi siyaset dışı devlet unsurlarının Türkiye'deki baskın rolünün devamına dış destek sağlanmaya çalışılıyor. İran politikasında kurumlararası mutabakat bulunduğunu, BM onaylı yaptırımlar dışında Türkiye'nin yapabileceği bir şey olmadığını ve bunun ABD karşıtlığı gibi algılanmaması gerektiğini muhataplarına izah etmek, Babacan'a düşüyor.

Bu tür üst düzey temaslar, Irak savaşı sürecinde yaşananlara benzer iletişim arızalarının yaşanmamasına katkı sağlayabilir. Amerikan ve Türk hükümetleri özellikle İran ve demokrasi konusunda birbirlerinden somut olarak ne beklediklerini açıkça ve samimiyetle ifade etmelidir. Doğrudan resmî muhataplarla ele alınmayan istifhamlar, aracılarla ve simsarlarla kolay kolay halledilemez. Babacan'ın Washington ziyareti, hükümetin tezviratçı lobilerin etkisini kırma adına yaptığı zamanlı bir girişim. Ama daha yapılması gereken çok şey var.



Bu haber 1,114 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,951 µs