Güçlü Türkiye için demokrasi

2 Haziran 2008 13:01 tsi
Türkiye demokrasisi içinden geçtiği kaos ortamını halkın önüne gerçek ve hakiki bir ortak gelecek hedefi koyarak aşabilir. Bu hedef farklılıklar içinde bütünlük, sloganı da farklılıkları üzerine yükselen "Güçlü Türkiye" olmalıdır.

Tuna Bekleviç'in Yeni Şafak'ta yayımlanan yorumu

Bazı kesimlerce her ne kadar MHP'nin tuzağına düşülmüş gibi algılansa da türban ile ilgili olarak gerçekleştirilen Anayasa değişikliği hakiki, gerçekçi ve yararlıdır. Fakat Bu değişikliğin kendi başına hükümetin demokratlığını kanıtlamaya yetmeyeceğini not almakta yarar vardır.
Bir partinin demokratlığı kendi öncelikleri ile sınırlı kalırsa buna "demokratlık" diyemeyiz. Çünkü demokrasi, başkalarının önceliklerini ve haklarını ciddiye aldığımızda anlam kazanır. Dolayısıyla hükümet gerçekten demokratsa, bunun ölçüsü bundan sonra "başkaları" için yapacağı demokratik açılımlar olacaktır. Türban değişikliğini Vakıflar Kanunu'nun izlemesi hükümetin demokratlığı konusunda hepimizi cesaretlendirmiştir. Fakat başlayan bu süreç kesintiye uğramadan cesaretle devam ettirildiği süreçte dönüşüm perçinlenecektir. Hükümet oligarşik yapının demokratikleşme sürecine darbe vurma girişimlerine karşı geri adım atmamalı tam aksine ileri adımları birbiri ardına gündeme almalıdır.

Vatandaşların din özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazlarından birisidir. Fakat hükümet sadece sünni ve hanefi değil, alevilerin ve gayri müslümlerin de mağduriyetlerine açıkça sahip çıkmalıdır. Tahmin edeceğiniz gibi hükümetin demokratlığı konusunda önündeki en büyük sınav samimiyeti ve demokrasiyi algılayış biçimi olacaktır. Maalesef bunun kantarı da kendi öncelikleri için değil "başkaları" için yapacağı demokratik açılımlardır.

Hükümetin iktidarda bulunduğu 6 yıl içerisinde "başkaları" için gerçekleştirdiği demokrat açılım karnesi maalesef yeterli değildir. Türban sorunu, asker sivil ilişkilerinin normalleşmesi, Kürt sorunun çözülmesi aşamasında önemli adımlar atılmış fakat T.C.K. 301. madde ve düşüncenin önündeki engellerin kaldırılması, yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi, azınlıklar ve gayrimüslümlere kaşı işlenen cinayetlerin aydınlatılması, alevilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından tescillenmiş taleplerinin karşılanması konularında yeterli adımlar atılamamıştır. Fakat oluşan yeni konjenktür ile yeni adımlar atılması için zemin müsaittir.

YAPILMASI GEREKENLER

Peki takvime alınması yararlı olabilecek diğer "demokrat" açılımlar neler olabilir?

1. Yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi,

2. DTP'ye karşı gerçekleştirilen siyasi linç karşısında durarak DTP'ye sahip çıkılması, Askeri operasyonların ardından Kürt sorunu konusunda tekrar sivil yöntemlerin tartışılma zeminin yaratılması, kültürel, sosyal ve ekonomik bir acil eylem paketi hazırlanması, bu paketin geniş kitleler ile paylaşılması,

3. Azınlıklara ve gayrimüslümlere karşı işlenen cinayetlerin cesaretle üzerine gidilmesi,

4. Alevilerin taleplerinin ciddiye alınması,

5. Ergenekon ile başlayan sürecin cesaretle üzerine gidilmesi, suçlu bulunanların cezalandırılması,

6. Avrupa Birliği tam üyelik sürecinde çalışma vitesinin arttırılması,

7. Sivil anayasa çalışmalarının sonuçlanması öncelikli adımlar olmalıdır.

AK Parti'nin, kendi tezi olan türban konusunda gösterdiği gayreti "herkesin" önceliği olan diğer konularda da göstermesi şarttır.

Sivil anayasanın içeriği AK Parti'nin demokratlık sınavında en önemli adımdır. Halk 22 Temmuz seçimlerinde AK Parti'den bu dönüşümü talep etmiştir.

22 Temmuz seçimlerinde halkın açıkça talep ettiği "daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi" talebinin karşılığı olan reformların gerçekleştirilmesi Türkiye'ye büyük bir sıçrama yaptıracak demokrasi kesintileri ile kolu bacağı kırılmış Türkiye yerine çağdaş demokrasi örneği, gücünü farklılıklarından alan dinamik yeni Türkiye doğacaktır. Sivil anayasa çalışmaları çerçevesinde bir çok demokrat adım atılabilir.

YÖK, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Askeri Yargı, Yüce Divan, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi gibi çağdaş bir demokrasinin tesisi için gerekli olmayan tali organların Anayasadan çıkartılması, Kürtlerin taleplerinin dikkate alınarak hazırlanacak yeni bir vatandaşlık tanımı, Anayasanın ideolojik yaklaşımlardan arındırması, zorunlu din derslerinin kaldırılması, yerinden yönetim meclislerinin kurulması, savunma harcamaların denetlenmesinin sayıştay bünyesinde gerçekleştirilmesi, zorunlu askerliğe son verecek vicdani ret hakkının tanınması gibi açılımlar ile çok güçlü bir demokratik yapı kurmak mümkündür.

ORTAK GELECEK HEDEFİNİ BERABER BELİRLEYELİM

Geçmişin referansına saklanmayan önünde bir gelecek hedefi olan tüm vatandaşlar demokrasiye sahip çıkacaktır.

Türkiye'nin uzun yıllardır yaşadığı sıkıntıların temelinde toplumu ortak geçmiş söylemi ile bir arada tutma gayreti yatıyordu. Hükümet eğer toplumu bir arada tutmak için dini referans alıp bu yaklaşımı topluma sunarsa "demokrasiyi" algılama biçimi darbe meraklısı laikperestlerin yaklaşımını aşamayacaktır. Oysa ihtiyacımız toplumu bir tek tipleştirme talebinden başka bir tek tipleştirme kalıbına hapsetmek değil; ortak bir gelecek vizyonu ortaya koyarak toplumu bu hedefe yönlendirmektir. Bu ortak gelecek hedefi şüphesiz Türkiye'nin normalleşmesi veya daha somut olarak Avrupa Birliği tam üyelik hedefi olabilir.

Avrupa Birliği tam üyelik hedefi kısa vadede Türkiye'nin ihtiyacı olan "normalleşmeyi" sağlayacaktır. Türkiye'nin sahip olduğu kaynak çeşitliliği, dinamik potansiyelleri ve stratejik konumu Türkiye'ye büyük sıçrama yaptırmaya uygundur. Şüphesiz bu ülkenin gençlerine Türkiye'nin kuruluşunun 100. yılı için verilebilecek en güzel hediye sıçrama yapmaya hazır hale gelen ülkemizi tüm Dünya'nın imreneceği bir demokratik Cumhuriyet haline dönüştürmektir.

* Güçlü Türkiye Partisi (GTP) Genel Başkanı

Bu haber 243 defa okundu.