Tek parti devri bitti irtica siyasete girdi!

31 Mayıs 2008 09:08 tsi
Başsavcı, AK Parti’nin ‘irticai eylemlerin odağı’ olduğu gerekçesiyle kapatılmasını istediği mütalaasında irticanın tek parti devrinin sona ermesiyle siyasi partilerin içine girerek faaliyete başladığını savundu

YAGITAY Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, kapatma istemiyle açtığı davadaki esasa ilişkin görüşünde AK Parti’nin ‘irticai eylemlerin odağı olduğu’ gerekçesiyle kapatılmasını yeniden istedi. Başsavcının esasa ilişkin 45 sayfalık mütalaada, kurtuluş savaşıyla ilgili tarihi kendi bakış açısıyla yeniden yazdığı görülürken, irticanın siyasete bulaşmasını CHP’nin tek parti iktidarının sona ermesiyle birlikte başlatması şaşkınlık yarattı.

1946 seçimleriyle partilere sızdılar

İRTİCANIN 1946’da çok partili rejime geçilmesiyle bazı siyasi partilerin içine sızarak faliyetlerini sürdürdüğü belirtilen mütalaada, ‘1960’a kadar farklı partiler içinde yuvalanan bu partilerin sosyal ve siyasal tercihlerinin belirlenmesinde önemli roller üstlenen irtica ilk defa 26 Ocak 1970’te bir siyasi parti olarak örgütlenerek Milli Nizam Partisi adıyla Türk siyaset sahnesine çıkmıştır’ denildi.

Tüm olayların tek sebebi var saydı

BAŞSAVCI Yalçınkaya mütalaasında yakın tarihimizdeki Malatya, Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas olaylarını hatırlattı ve bu olayların irtica tehlikesinin mevcudiyeti ve yakınlığını gösterdiğini vurguladı. Ancak Başsavcı Yalçınkaya’nın bahsettiği olayların arkasındaki güçleri ve bu provokasyon alaylarının hemen arkasından yaşanan gelişmeleri yok sayıp bu olaylara tek sebep olarak ‘irticayı’ göstermesi dikkat çekici bulundu.

Totoloji kaygısı ısrarımızı kesmez

BAŞSAVCI Yalçınkaya, AK Parti’nin ön savunmasında ‘totoloji’ benzetmesine şöyle karşılık verdi: Cumhuriyetin temel karakteristiği laikliktir. Çünkü ulusal egemenliğin kaynağı ilahi kudret değil, bizzat ulusun kendisidir. ‘Totoloji’ kaygısı, varlığını Cumhuriyete ve onun devrimlerine borçlu olanları bu gerçeği defalarca ve ısrarla vurgulamaktan alıkoyamayacaktır... Totoloji, bir öngörünün kendini oluşturan önermelerin her biri için daima doğru sonuç vermesi durumuna deniliyor.

Basın hatırlattı ek delil yaptı

BAŞSAVCI, mütalaasında AK Parti’nin dikkat çektiği yalanlanmış ve tekzip edilmiş heberlerle ilgili savunmayı dayanaksız buldu. Yalçınkaya, iddianamenin açıklanmasının ardından basında ‘unutuldu’ denilen eski Adana Milletvekili Abdullah Çalışkan’ın ‘yeşil devrim’e ilişkin sözlerini de ek delil olarak sundu.

Mütalaasını son güne kadar bekletti

AK Parti’nin sunduğu ön savunmanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesinin ardından 1 ay içinde esas hakkındaki görüşünü sunması gereken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, yasal sürenin son gününde esas hakkındaki görüşünü yüksek mahkemeye bildirdi. Yalçınkaya, AK Parti’nin kapatılması istemini tekrarlarken, yeni siyasi yasak istemedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, makamından ayrılırken Başsavcılığının esas hakkındaki görüşünün AK Parti’ye gönderildiğini belirterek, ‘Detaylı incelemedim, ancak yeni siyasi yasak istemi yok’’ dedi.

DAHA ÇABUK VERİLMİŞTİ

AK Parti daha önünde süre varken ön savunmasını hazırlayarak Anayasa Mahkemesi’ne sunmuştu. Başsavcı Yalçınkaya’nın esas hakkındaki görüşünü son güne kadar bekletmesi akıllarda bazı soru işaretleri oluşmasına neden oldu. Çünkü Refah Partisi’nin kapatılması istemiyle açılan davada, RP’nin verdiği ön savunmanın ertesi gün ek iddianame mahkemeye sunulmuştu. Kapatılan HADEP’in ön savunmasını vermesinin ardından 4 gün sonra ek iddianame mahkemeye verilmişti. ANKARA

AK Parti cevabını 10 günde verecek

MÜTALAA için ‘Yeni bir şey yok, eskinin tekrarı’ diyen AK Partililer, ‘Mütalaaya göre katsayı meselesini tartışmak bile laikliğe aykırı’ yorumunu yaptı. Başbakan Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu toplantısında Anayasa Mahkemesi’ne verilen mütalaayı inceledikten sonra en geç 10 gün içinde savunma verme kararı aldı. HASAN ÖYMEZ

Başörtü davası 5 Haziran’da

ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, ‘üniversitelerde başörtüsü serbestliğini öngören anayasa değişikliğine ilişkin iptal davasının görüşülmesi için de 2 veya 3 Haziran 2008 tarihinde gün belirleyeceklerini’’ söyledi. Akşam saatlerinde Yüksek Mahkeme’nin başörtüsü davasını 5 Haziran Perşembe günü esastan görüşeceği duyuruldu. Mahkeme, anayasa değişikliğinin ‘’iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması’’ istemini karara bağlayacak. ANKARA

Başörtü takmak insan hakkı değil

Mütalaada başörtüsünün bir siyasi simge olduğu, din ve vicdan özgürlüğü kapsamında koruma göremeyeceği, temel bir insan hakkı olarak savunulamayacağı, yasama tasarrufu ve sorumsuzluğunun, laik devlet ilkesine aykırılığa izin verdiğinin söylenemeyeceği belirtildi.

Fakir öğrenciyi okutmak da laikliğe aykırı

Mütalaada fakir öğrencilerin devletçe özel okullarda okutulması girişiminin laikliğe aykırı boyutunun bulunduğunun da bir gerçek olduğu belirtildi.

Ergenekon eleştirilerine tepki var

Yalçınkaya, kapatma davasının Ergenekon operasyonu ile ilişkilendirilmesini de eleştirdi.

AK Parti AB’yi kullanıyor!

KAPATMA davasına Avrupa Birliği’nden gelen tepkilere de mütalaasında cevap veren Başsavcı Yalçınkaya, ‘Davalı parti AB ile müzakere sürecini laikliğe aykırı faaliyetlerde bulunma için uygun ortam olarak değerlendirmiş, ülkemizde kendi siyasal gelişimi ve hedeflerine engel olarak gördüğü bazı kurumları tasfiye etmek, etkisizleştirmek için kullanmıştır’ iddiasında bulundu.

Tarihi yeniden yazdı!

Yalçınkaya’nın esas hakkındaki mütalaasında Kurtuluş Savaşı’yla ilgili yeni ve tarih kitaplarında pek rastlanılmayan bağlantılar kurması dikkatli gözlerden kaçmadı

YARGITAY Başsavcısı Yalçınkaya, mahkemeye sunduğu mütalaasında gerekçelerini Osmanlı dönemi ve Kurtuluş Savaşı’na kadar dayandırdı. İşte o ilginç tespitler:

Ulusun Kurtuluş Savaşını ‘din taciri molla, şıh, şeyh,derviş takımını’nın sekteye uğrattığı belirtilen mütalaada, ‘Bin yıllık Türk yurdu Anadolu’yu işgale kalkışan Yunan ordularını, İslamın ve halifenin koruyucusu olarak gösteren ve öven de bu işbirlikçi mürteci zihniyettir. İşgalcilerin en büyük yerli destekçisi sivil toplum kuruluşu İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin kurucusu ve Sait Molla isimli mürtecidir. Mustafa Kemal’in ve tüm Kuva-yı Milliyecilerin idamına fetva veren bir diğer mürteci de Dürrizade Abdullah Efendi isimli şeyhülislamdır. Sait Molla ve Dürrizade Abdullah efendi aynı zamandı Osmanlı’nın ulema (!) sınıfındandır’ denildi.

Kurtuluş Savaşı sadece yabancı işgalcilere karşı değil, onun içteki işbirlikçisi irticaya, din istismarcılarına karşı da verilmiştir.

İrticanın kendi ulusuna ihanetleri, Kurtuluş Savaşı dönemi ile de sınırlı değildir. Cumhuriyet kurulduktan sonra da Şeyh Sait’ler, Derviş Vahdeti’ler İngiliz altınlarının parıltısıyla ve şeriat devleti-hilafet çığlıklarıyla ayaklanmışlar, binlerce şehit kanı dökmüşlerdir.

İhsas-ı rey

BAŞSAVCI Yalçınkaya mütalaasında Danıştay saldırısının irticai sebeplerle yapıldığını tekrarladı. Ergenekon terör örgütü ile saldırgan avukat Alparslan Arslan arasındaki ilişki araştırılmadığı için Yargıtay’a gelen Danıştay davasında, dairenin vereceği karara itiraz edecek mercilerin başında gelen Başsavcılığın böylece şimdiden ihsas-ı reyde bulunduğu belirtiliyor.

star

Bu haber 423 defa okundu.