Yeni Elçi: 'Geleceği’ söylemez yaratır! | " /> Yeni Elçi: 'Geleceği’ söylemez yaratır! | "/>

En Sıcak Konular

Yeni Elçi: 'Geleceği’ söylemez yaratır!

30 Mayıs 2008 13:41 tsi
Yeni Elçi: 'Geleceği’ söylemez yaratır! Yeni Büyükelçiyi tanıyın! Tanıtın! ABD’nin Türkiye’ye atanan büyükelçilerini ‘sıradan’ sayamıyoruz. Nedeni basit. Çünkü değiller! Bir görevle geliyorlar. O görev bittiğinde, yeni görevle yenisi geliyor. Şimdi gelecek olan da öyle.

Halihazırdaki Amerikan Büyükelçisi Ross Wilson, “Allah’ı var”, sempatik bir kişilikti. Tabii bu sıcak kanlılığı “görevini yapmasına” engel olmadı.

Fakat asal görevlerinden biri de buydu. Türk halkının ABD’ye ilişkin menfi duygularının zirve yaptığı bir dönemde “PR” yapmak.

Bu nedenle önceki büyükelçiler döneminde görülmemiş oranda toplantılar yaptı, davetler verdi, evinde sinema günleri düzenledi, (bu arada not düşelim, Çankaya’daki evinin en alt katındaki mini salonda yeni vizyona giren filmin adı “The Candidate”! Ayrı konudur hiç girmeyelim.) yemekler verdi, Kızılderili aile büyüklerinden bahsetti.

Ancak şimdi gidiyor. Yerine bir başka büyükelçi, James F. Jeffrey geliyor! Aslında Jeffrey’i tanıyoruz. Genellikle Amerika üzerine detay yazılar kaleme alan bazı gazetecilerin açıklamalarında ismi geçiyor.

Yine de çok bilinen bir sima değil Türk kamouoyu tarafından. Yine de yakın tarihteki bazı önemli olaylar içindeki rolünü aktardığımızda, anımsayacağınıza eminiz.

Meraklısı için de-ki bize göre karşımızdaki insanı tanımak, yeni büyükelçinin kalibresini tartmak açısından çok önemli bilgiler içeren-biyografisini ayrı bir link altında size veriyoruz. Kaçırmamanızı tavsiye edelim.

Tak tak.. Kim O?. Pratistyen!

Büyükelçi Jeffrey hakkında, yeni büyükelçinin o olduğundan başka iki basit bilgi sunuldu şimdiye kadar necip Türk basını eliyle.

İran ve Irak konularında uzman olduğu, neo-conlar kadar sert değil yumuşak olduğu. Bu bilgiler hem çok doğru hem “az” değil.

Jeffrey, yumuşaklığı konusu tartışmalı. Neye göre sorusu “neo-con’lara” göre diye yanıtlandığından bir kerteriz var elimizde ama bu sağlıklı değil.

Elçiye zeval olmaz! Da, bunu söyleyenler Elçinin zevali durumunda ne olacağını düşündüler mi acaba? Yeni ABD Büyükelçisi James Jeffrey'in sağlam kariyeri için lütfen TIKLAYINIZ!

Yeni Büyükelçi yumuşak görünüyor zira, o sadece “sahibinin sesi”! Doğal olarak Türk kamuoyu tarafından soğuk karşılanan bölgesel neo-con planlarına dahil değilmiş de, sadece anlatıyormuş havası var.

Dediğimiz gibi bu doğru değil. Bir kere Jeffrey sadace konuşmakla yetinecek bir donanıma sahip değil. Fazlası var. Biografisinde göreceksiniz, Daha 1985-1987 yıllarında Adana’da, 1999-2002’de Ankara’daydı.

Adana’daki görevinde yaptıkları ile ilgili çeşitli spekülasyonlar var ama neticede ispatlanamadağından girmiyoruz. Ama şimdiki ve bir önceki Adana görevlilerinin seyahatlerinden, faaliyetlerinden ipucu çıkarılabilir.

James F. Jeffrey, (F. Kısaltması Franklin’dir), ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Irak koordinatörlüğün yaptığından nispeten yakın zamanlı olaylardaki pozisyonu önemli.

Bilindiği üzere, üzücü Dağlıca olayı, Başbakan’ın 5 Kasım Beyaz Saray ziyareti ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi operasyonları öncesi ABD, “sınır aşan bir operasyon yapılmasından memnun kalmayacaklarını” söylüyordu.

Bu anımsanıyor. Ama bunu kimin söylediğini unuttuysak da şimdi hatırlıyoruz; James Jeffrey.  Keza, terör örgütünün önemli isimlerinin yakalanarak Ankara’ya teslim edilmesi isteği ile PKK varlığına karşı ABD’nin tembel davrandığı kanısı o zamanlar sık söyleniyordu.

Peki Amerika mazerat olarak ne diyordu? “Şu an bütün gücümüzü Irak’ın güvenliğine vermiş durumdayız. Buna ayırıcak askerimiz yok.” İşte bu politikayı “söyleyen” de James Jeffrey’di.

Bakın 2005 yılında neler söylüyor; “Irak'ta yakalanacak PKK'lıların listesi elimizde.  Ama şimdi Irak'ta elimiz dolu".

Daha ilk günden Türk medyası ile yeni elçinin arasını bozmak istemeyiz ama, ABD’nin PKK’ya karşı elle tutulur bir şey yapmamasına tepki gösteren Türk halkının hissettiklerini şöyle yorumlamış; “Türkiye'de görev yaptığım dönemden edindiğim tecrübeye göre, Türk medyası ülkedeki siyasi problemlerde ABD'yi suçlama eğiliminde. Bu yanlış.” Ama tabi bu sözlerin altın çok sular aktı artık.

Tabii sonra Jeffrey değişiyor, Türkiye Washington’u sıkıştırıp sınır ötesi operasyona girişince Sayın Büyükelçi şöyle konuşmaya başlıyor; “PKK Türkiye'ye de, ABD'ye de tehdit oluşturuyor. PKK, terör örgütleri listemizde bulunuyor. PKK bölgedeki diğer ülkeleri de tehdit ediyor. Türkiye’nin kendini savunma hakkını destekliyoruz” dedi.

Gözyaşları içinde dinliyoruz, anımsıyoruz. Neticede diplomasi böyle bir şey. Jeffrey de görevinin “hakkını” veriyor. Anlaşılıyor ki artık “elleri boşalmış”tır!

Ses de var görüntü de!

Bu açıklama metinlerini vermemizin nedeni, ABD dış politakaları ile Jeffrey’in söylemlerinin çakışması. ABD’nin Türkiye ve bölgeye ilişkin politikaları değiştikze Jeffrey’in söylemleri de değişiyor.

Buradan anlaşılıyor ki Jeffrey sadece sahibinin sesi değil. Aynı zaman bir uygulayıcı. Şubat 2006’ya da bir bakalım. Yine aynı konu.

Büyükelçi Jeffrey, K. Irak'taki PKK liderlerinin yakalanarak teslim edilmesinin 'olasılık dahilinde' olduğunu, ancak 'Iraklı yetkililerin de buna ikna edilmesi gerektiğini' söylüyor.

Bu sefer farklı bir durumla karşı karşıyayız. Eller dolu mu boş mu o sıralar bilmiyoruz ama Jeffrey Ankara’yı Irak’lı yetkililere itiyor. Bağdat kadar Kuzey Irak yönetimini de kastettiğ seziliyor.

Oysa o ve günümüze kadar yaklaşan süreçte Ankara bu konuda pek hoşnut değildi. “Olasılık dahilinde ama olması için Iraklı yetkililerle konuşmanız lazım”!

Irak’ın tam hakimi ABD’nin koordinatörünün, Türkiye için son derece kritik olan Kerkük meselesinde de politikası var; "ABD, diğer ülkelerin üçüncü bir ülkenin içişleri hakkında aldığı tavırlara ilişkin tutum belirleme konumunda değildir. Türklerin bu pozisyonu niye aldığını biliyoruz. Ancak Kerkük'te ne olabileceği konusundaki fikrimizi saklı tutacağız. Türkleri dinleyip dinlememeyi Iraklılara bırakacağız".

Jeffrey hala itekliyor. Üstelik Kerkük’ü saklıyor. Bugün Kerkük ile ilgili durumun ne olduğunu biliyoruz. Kerkek referandumu erteleniyor. Ama o gün Jeffrey’in sakladığının bu olup olmadığını bilmiyoruz.

Irak’ı anladık, ya İran?

Bağdat’ta da görev yaptığından Irak uzmanlığını anlıyoruz. Peki İran politikasına nasıl bakıyor Jeffrey?

Bir sürü haberden hızla geçiyoruz…  “ABD'nin Yakındoğu işlerinden sorumlu Dışişleri Bakanlığı yetkilisi James Jeffrey, ‘İran'da rejim değişikliği arayışında değiliz, istediğimiz davranış değişikliği'' derken, BM'den İran'a yaptırım kararı çıkması durumunda Türkiye'nin de bu yaptırımlara destek vermesini beklediklerini söyledi.”

“Jeffrey, Orta Doğu'da sıkıntılı birçok öncelikli konu bulunmasına karşın ABD'nin, İran'ın 'listenin başında’ olduğunu düşündüğünü söyledi.”

“İran'ın nükleer programı dışındaki sorunları, ‘terörizme destek vermesi, özellikle Hamas ve Hizbullah'a desteği, Irak'ta istikrarı bozma çabaları, Körfez ülkelerine karşı tutumu, İsrail'in varlığını reddetmesi, Orta Doğu barış sürecine köstek olması, kendi ülkesindeki insan hakları ihlalleri' olarak sıraladı”.

Burası da önemli; “Jeffrey, ayrıca ABD'nin, bölgedeki dost ve müttefikleriyle ‘İran'ın büyüyen askeri tehdidine karşı savunmayı güçlendirmek için yaptığı şeyler olduğunu' söyledi. Jeffrey, ‘Türkiye'nin de BM'nin bir üyesi olarak bu yaptırımları desteklemesini bekliyoruz’ dedi.”

Oyuncu, pardon Player!

Hep şunu söylemeye çalışıyoruz. Jeffrey’in “sesi görünüyor, kendisi duyulmuyor”! Yumuşaklık tanımı buradan gelse de, oyuncu olduğunu görmek lazım.

Bakın 5 Kasım ABD görüşmesinden bir hafta sonra Radikal’den Murat Yetkin gelişmeleri 16 Kasım 2007’de nasıl özetliyor;

“Beyaz Saray toplantısının hemen ardından eski hükümet Binasında yapılan (ve istihbarat paylaşımı dahil ortak hareket tarzının teknik ayrıntılarının konuşulduğu) devam toplantısı Başbakan'ın Dış Politika Danışmanı Büyükelçi Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Ertuğrul Apakan ile yapılmıştır.  Muhatapları arasında ABD Genelkurmayı Harekât Müdürü ve Beyaz Saray'ın Irak ve Afganistan askeri danışmanı Tümgeneral Douglas Lute, ABD Dışişleri'nin Irak Koordinatörü Büyükelçi ‘James Jeffrey’ ve ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson da vardı.”

Anlıyoruz ki Jeffrey asal oyunculardan birisi. Ses değil, yumuşak da değil. O bir neo-con pratisyeni. Ama sertliğini ve neo-conluğunu, bölgesel dengeleri bozmada ABD politikasındaki rolünü belki daha önce fark etmeliydi.

2001 Krizinde Jeffrey mi vardı?

Hatice Aydoğdu ve  Nurhan Yönezer’in kaleme aldığı “Krizin Sözlü Tarihi, Kasım 2000- Şubat 2001 Ekonomik Krizin Tanıkları Anlatıyor” başlıklı kitabından aktarıyoruz;

“Şevket Bülent Yahnici'nin dönemin ABD Büyükelçiliği Başmüsteşarı James Jeffrey ile yaptığı bir görüşmede, Jeffrey'nin IMF'nin taleplerinin yerine getirilmesini istemesi, Yahnici'nin bu taleplere aynı ‘sertlikte’ karşılık vermesi üzerine Jeffrey'nin sözleri gerçekleri tüm çıplaklığıyla bir tokat gibi insanın suratına çarpıyor: ‘IMF, Amerikan halkının paralarını kullanan bir kuruluştur. Biz Amerikan halkının vergilerinin nereye gittiğini ve harcandığını kontrol etmek durumundayız. Amerika'nın buradaki temsilcileri olarak, Amerikan halkının paralarının nasıl harcandığından sorumluyuz."

Kriz nedeniyle sadık müttefik Türkiye çöküyor, Batı kaynaklı spekülasyonların etkisi ve politik ayak oyunlarından bahsediliyor. Jeffrey son derece “yumuşak”, halkının parasını sorguluyor. Normaldir.

İşte temel iki verinin, Irak ve İran konusunda uzmanlık ile yumuşaklık etiketlerinin altındaki Jeffrey bu. Ama bunlar geçmişten. Oysa ABD elçileri yakın gelecek için geliyorlar.

Ne yapacak ki?

Esasen “merkezi Irak”ta ABD’nin yapacağı fazla bir şey bulunmuyor. Daha çok Kuzey Irak-Türkiye ilişkilerinde yapılacaklar var ve görülüyor ki Jeffrey bunun için geliyor.

Daha önemlisi İran için de geliyor. Önümüzdeki dönemde İran’a yönelik politikalarda (savaş dahil) Ankara’nın ikna edilmesi için bu elçi uygun bir figür. Yine anlıyoruz ki, Kasım ayındaki seçimleri kim kazanırsa kazansın ABD devlet politakası İran ve Irak’la ilgili olarak Türkiye’yi çok ilgilendiren, taraf yapan gelişmeleri düşünüyor.

Peki sadace bu kadar mı? Aslında öyle ama Kıbrıs’ı da unutmamak lazım. Oysa Jeffrey Kıbrıs bilmiyor. Zaten ikincil konu. Onun için “ikinci” adamın ilgilenmesi gerekiyor.

Şimdiki elçi Ross Wilson, ABD'nin Bakü büyükelçiliğinden buraya gelmeden önce, Bakü büyükelçiliğindeki müsteşarı Nancy McEldowney birkaç ay önceden gelerek Ankara'da müsteşarlık görevine başlamıştı.

Amearikan elçileri müsteşarlarını yanında getiriyor. İkinci adamları yani. Böyle yığınla örnek sayabiliriz. Jeffrey konu olduğundan pas geçiyoruz. Ama son söz şunu söylüyoruz; İkinci adam ikincil konuyla ilgileniyor. Jeffrey’in ikinci adamı kim olacak?

Kıbrıs’ı örnek verdik ama “gelen adam” kimse, ilgileneceği konu da o olacak. İyi anlaşılsın diye somutlayalım, mesela, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs” bölümününs direktörü müsteşar olarak atanırsa ikinci konu da bu olacak demektir. Tabii atıyoruz!



Bu haber 1,776 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,911 µs