Türkiye iki büyük savaşı engelledi! | " /> Türkiye iki büyük savaşı engelledi! | "/>

En Sıcak Konular

Türkiye iki büyük savaşı engelledi!

30 Mayıs 2008 09:10 tsi
Türkiye iki büyük savaşı engelledi! Türkiye ve bölgesel dinamikler, ABD'ye rağmen önemli adımlar atabiliyor artık... Ortadoğu uzmanı İbrahim Karagül, Türkiye'nin önlediği iki önemli savaşa dikkat çekti...

İbrahim Karagül / Yeni Şafak

Türkiye'nin arabuluculuğunda başlayan Suriye-İsrail görüşmelerine Haziran ayının ilk haftası devam edilecek. Bu görüşmelerin önemine inanmayanlar çok. İsrail'i düşününce, böyle bir barışın mümkün olduğuna inanmak elbette zor. Bazıları, Hizbullah ve İran'ın yalnız bırakılmasına karşı durduğu için, bazıları da İsrail'in gerçekten barış istemediği için Türkiye'nin boşuna bir uğraş içinde olduğunu düşünüyor. Bazıları da, Türkiye'nin barış karşılığında su vermeyi taahhüt ettiğini ileri sürerek, bu görüşmelerin bedelini Türkiye'nin ödeyeceğini söylüyor. Bölgede suyun nasıl bir stratejik değere dönüştüğü ayrı bir konu. Türkiye'nin bütün bölgeye su vererek suyu stratejik bir değer olarak kabul ettirmesinin önemi bir başka önemli konu. Ancak görüşmeleri değerlendirirken daha esas konular üzerinden konuşmak gerekiyor.

Öncelikle bu görüşmeler barışı sağlamaktan çok savaşı önlemeyi amaçlıyor. Bunu not edelim ve şu habere bakalım: Washington Post gazetesi, "ABD'nin, Suriye'de gizli nükleer tesis olabilecek üç yer tespit ettiğini, bu tesislerin Eylül ayında İsrail tarafından bombalanan ve nükleer tesis olduğu iddia edilen El Kibar bölgesine destek üniteleri olup olmadığını öğrenmeye çalıştığını" aktardı. Aynı haberde, Suriye'ye giden füze deneme unsurlarının nasıl engellendiği ve bu ülkeye nasıl askeri ambargo uygulandığı da anlatılıyor. Önce söz konusu olayı aydınlatalım:

Geçtiğimiz yıl 6 Eylül'de ayında, İsrail savaş uçakları Türk hava sahasını da kullanarak Suriye'de bir bölgeyi bombaladı. Hatta uçakların yakıt tankları Türkiye topraklarına bırakıldı. Bölge bir anda hareketlendi. Şam-Ankara trafiği hızlandı. Türkiye çok sert tepki gösterdi. İsrail'den açıklama istendi. Ancak İsrail bunu yapmadı. Savaş uçakları, nükleer tesis gerekçesiyle Suriye'nin El Kibar bölgesini bombalamıştı. Aynı saldırıyla, Şam yönetiminin Rusya'dan aldığı güçlü hava savunma sistemi de denendi.

Şu tesadüfe bakın! Aynı tarihte yani 6 Eylül'de, ABD'de bir B-52 bombardıman uçağı Kuzey Dakota'daki askeri üsten 6 adet nükleer başlıklı Cruise füzesi ile kalktı. Louisiana'ya kadar bu füzelerle ve W-80-1 nükleer başlıklarla uçtu. Her bir füze 150 kilotonluk patlayıcı taşıyordu ve Hiroşima'ya atılandan on kat daha güçlüydü. Olay Bush'a kadar aktarıldı ve bunun "yanlışlıkla" olduğu açıklandı. Böyle bir yanlışlık 40 yıldan bu yana ilk kez gerçekleşiyordu.

Bunların öncesi de var:

Irak işgalinden hemen sonra, 2003'te, İsrail savaş uçakları Suriye'nin başkenti Şam yakınlarına kadar geldi. Bir bölgeyi bombalayıp geri döndü. Normal zamanlarda iki ülkeyi savaşa sürükleyecek bir saldırıydı bu. Bu, İsrail'in 1982'de Irak'ın Osirak tesislerini bombalamasından sonra giriştiği en tehlikeli saldırıydı.

14 Eylül 2004: İsrail F-16'ları Suriye savaş uçaklarıyla Doğu Akdeniz üzerinde kapıştı. Suriye'ye ait iki MİG-29 düştü. Uçaklardan biri İsrail yapımı Python-4 füzesiyle, diğeri de ABD yapımı AIM-9M Sidewinder füzesiyle düşürüldü. Bu olayın ardından Suriye hava savunma sistemini güçlendirmek için Rusya ile görüşmeleri başlattı. SA-18, TOR M1, S-300PMU2 ve S-400 sistemleri istedi. İki ülke, ABD ve İsrail'in tepkilerine rağmen, SA-18 kısa menzilli füze sistemin satışı konusunda anlaştı.

26 Haziran 2006: İsrail savaş uçakları Suriye hava sahasına girip Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın Lazkiye'deki ikametgahı üzerinde alçak uçuş yaptı. Bu tacizin ardından İsrail, 34 gün sürecek Lübnan saldırısını başlattı.

28 Temmuz 2007: İsrail'e ait pilotsuz uçaklar Lübnan üzerinden Suriye hava sahasına girdi. Güçlenen Suriye savunması, İsrail casus uçaklarını düşürdü.

Şimdi yukarıdaki haberi yeniden okuyalım. 6 Eylül'de bir tesis saldırıya uğradı. Ama ABD, üç yeni hedefin daha tespit edildiğini açıklıyor. Bu yeni bir saldırı gerekçesinin bulunduğunu gösteriyor. Tam da Türkiye'nin iki ülkeyi aynı masada oturmaya zorladığı bir dönemde. Katar'da yapılan Lübnan anlaşması ve ardından Cumhurbaşkanı'nın seçilebilmesi, krizin bir anlamda önlenmesi Washington'da pek hoş karşılanmadı. Hizbullah'ın pozisyonunu güçlendiren bu süreç, ABD'nin Lübnan hesaplarını bozdu. Tabii Suriye hesaplarını da. Hatta ABD ile İsrail arasında belirgin fikir ayrılıkları olduğu iddiaları bile var. Hem Katar'da hem de İstanbul sürecinde çok önemli bir rol üslenen Türkiye, diğer bölgesel aktörlerle bir inisiyatif geliştirmeye çalışıyor.

İran'a saldırı tehditleri devam ederken, Lübnan projesi ve Suriye'ye saldırı hevesleri gizlenmiyor. Bu durumda, ABD'nin "üç nükleer hedef" açıklaması bütün barış girişimlerini boşa çıkaracak saldırının önünü açabilir. Bu yüzden, Türkiye'nin girişimleri savaşın önlenmesi yolunda dev adımlar olarak anılmalı.

Belki de yeni bir 6 Eylül senaryosu son anda önlendi. Türkiye öne çıkmasaydı, ABD ve İngiltere dışında iki ülke daha bu yönde bir girişim başlatacaktı. Türkiye erken davrandı ve başarılı da oldu.

Hamas'ın İsrail'le pazarlıklarını Hizbullah yürütecek. İran ve Suriye, İsrail görüşmesine rağmen stratejik ilişkilerin devam edeceğini açıkladı. İsrail'de Ehud Olmert'in istifası isteniyor. Lübnan sakinleşti ve bunu bölgesel güçler sağladı.

İşte o bölgesel güçler, özellikle Türkiye, Lübnan'ı iç savaşa veya işgale sürüklenmekten kurtardıkları gibi şimdi de Suriye'ye yönelik bir saldırı planını önlemeye çalışıyor.

ABD/İsrail saldırısı Lübnan'da önlendi. Şimdi Suriye'ye saldırı girişimi önleniyor. Eğer bu süreç olmasaydı, ABD'nin yönlendirmesiyle İsrail'in Suriye'deki bu "hedefler"e 6 Eylül'de olduğu gibi bir saldırı yapması muhtemel olacaktı. Türkiye ve bölgesel dinamikler, ABD'ye rağmen önemli adımlar atabiliyor artık.

 



Bu haber 1,149 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,893 µs