çilek ve Kürt sorunu | " /> çilek ve Kürt sorunu | "/>

En Sıcak Konular

Hormonlu çilek ve Kürt sorunu

28 Mayıs 2008 20:28 tsi
Hormonlu çilek ve Kürt sorunu Başbakan Erdoğan Diyarbakır'da Kürt sorunun çözümü için etkili olacağını düşündüğü Güneydoğu Anadolu Projesini açıkladı. Peki yeterli mi? Taraf gazetesi Yıldıray Oğur GAP'ın tamamlanmasıyla hormonsuz çilekleri ancak Kürt sorunu çözüldüğünde ağız tadıyla

Yıldıray Oğur/Taraf

GAP’ın suları 1 Haziran’da Kadıköy’e aksın

GAP Paketi ya da Kürt Sorunu’na ekonomik çözüm için dün Diyarbakır’a giden Başbakan Erdoğan acaba doğumunun 100. yılında olduğumuz Abraham H. Maslow’u tanır mı?
Ekonomi eğitimi aldığına ve uzun yıllar ticaretle uğraştığına göre mutlaka adını bir yerlerden duymuştur.
Maslow 1908-1970 yılları arasında yaşamış, insanların temel ihtiyaçlarıyla ilgili bilinen en meşhur kuramın sahibi Amerikalı bir psikologdur. Kendi adıyla anılan bir piramit ile Maslow insanın ihtiyaçlarını hiyerarşik olarak sıralar.
“Maslow Piramidi”ne göre insanın ihtiyaçları alttan üste doğru ilerler. Bir safhayı elde eden insan ondan sonraki basamaktakini istemeye başlar.
Piramidin en altında yemek, içmek, nefes almak, solumak, seks gibi temel ihtiyaç kalemleri vardır. İkinci katta can ve mal güvenliği talebi yer alır. Daha sonra ailevi değerler, aidiyet, şefkat, sevgi ihtiyacı gelir. Bunları elde eden insan saygı duyulmak, tanınmak, statü sahibi olmak ister. Piramidin en üstünde ise insanın kendini gerçekleştirme isteği ve özgürlük talebi bulunur.
Başbakan Kürt Sorunu’na çözüm için artık hakkında efsaneler çıkmaya başlamış GAP’ı yeniden hayata geçirecek bir ekonomik paket açıklarken, acaba Maslow’un piramidini hiç düşündü mü? Eğer düşündüyse şunu bilmesi gerekir. Evet, Türkiye’de Kürt illeri ekonomik olarak pek iyi durumda değiller. Yozgat’ın ya da Kütahya’nın köyleri gibi. Evet, bu bereketli topraklar sulanırsa hem Kürtler’in ekonomik refahı yükselir hem de biz Türkler Mezopotamya’nın bereketli ovalarında yetişmiş hormonsuz çileklerden, kan kırmızı üzümlerden, boş çıkmayan karpuzlardan bol bol yeriz.
Ama haberiniz olsun, bu kadarlık bir ziyafetle ne Kürtler ve ne de adalet isteyen Türkler doyacaktır. Kürt Sorunu da çözülmeyecektir. Bu kez Kürtler ve Türkler piramidin bir üst basamağını, can ve mallarımızın güvenliği isteyeceğiz.
“Bu coğrafyanın insanları artık birbirinin canına ve malına daha fazla zarar vermesin. Şiddet üzerine kurulu siyasetlerden karşılıklı olarak vazgeçilsin, 30 yıldır Türkler’le Kürtler’i birbirinden koparan bu savaş bitsin” isteyeceğiz.
Ama karnımız doyduğunda, silahlar sustuğunda da bu iş bitmeyecek. Kürtler herkes gibi en önce kendi kimliklerini özgürce ifade etmek, kendi kültürlerini, inançlarını yaşamak, geliştirmek isteyecekler. Sonra karınları doymuş, güven içindeki Kürtler ve Türkler olarak birbirine karışmış mutlu aileler kurmak isteyeceğiz. Topraklarımıza bereket aktığına göre tam da Sayın Başbakan sizin istediğiniz gibi üçer dörder çocuk isteyeceğiz. Bunun için Kürtler ve Türkler muhtaç oldukları kudreti de damarlarında birbirine karışmış kandan alacaklar. “Ne mutlu bunu cesaretle söyleyebilen” yeni melez nesiller ortaya çıkacak, Welat ile Kürşat, Rojin ile Melek birlikte büyüyecek.
Ama Kürtler bununla da yetinecek mi? İnkâr politikalarıyla, iki ateş arasında kalarak üzülmüş, gururları incinmiş insanlara, karınlarının doyurulması, güvenliklerinin sağlanması “Tamam kabul ediyoruz Kürt vardır, işte bu televizyonda üç saat yayın hakkı , işte bu da Kürtçe dil kursu” denmesi yetecek mi?
Peki, bunca yıldır kırılmış gönüller ne olacak, incinmiş onurlar nasıl onarılacak? İşte bundan sonra Kürtler Maslow Piramidi’nde bir üst basamağa çıkacaklar. Saygı duyulmak, bu ülkede Kürt kalarak Cumhurbaşkanı olmak isteyecekler.
Bunun için biz Türkler Kürtler’in kırılmış gönüllerini kazanmak için jestler yapacağız. Ne bileyim bir yıl Eurovision Şarkı Yarışması’na Kürtçe şarkıyla Rojin’i göndereceğiz. Başka bir gezisinde Tayyip Erdoğan Diyarbakır’da Ahmedi Xani’nin Memuzin’inden Kürtçe bir beyit okuyacak. Bizim için küçük ama Kürtler için büyük jestler olacak bunlar.
Ve en hassas soruya geldi sıra. Peki, tüm bu talepler karşılandığında Kürtler Maslow Piramidi’nde bir sonraki basamağı yani kendini gerçekleştirme hakkını, özgürlüğü, yani bağımsız bir devleti yine de istemeyecek mi?
İşte buraya kadar fedakârlıkları, jestleri Türkler yapacak. Geçmişten, cesaretle hesap soracağız. Adaletsizlikleri giderip, özgürlükleri sağlayacağız. Yeni bir birlikte yaşama iradesi oluşturacağız. Tarihin acı yaralarını tedavi etmeye çalışacağız. Gönülleri onaracağız.
İşte o zaman jest ve fedakârlık bekleme sırası da Türkler’e gelecek. Bu kez Kürtler Maslow’u şaşırtacaklar, fedakârlık yapıp piramidin son basamağına çıkmak istemeyecekler. Böyle bir talebin hem Türkler’i hem de Kürtler’i yeniden piramidin en alt basamağına düşüreceğini bilecekler. Türkler bu coğrafyada Kürtler’in de yaşadığını, Kürtler de bu coğrafyada Türkler’in de yaşadığını düşünerek siyaset yapacak. Bu coğrafyada bir yüzyılı daha şiddet batağına düşmeden Mezopotamya ovalarında hormonsuz çilek yiyerek birlikte geçirmenin bir yolunu mutlaka bulacağız.
Şimdi Başbakan Maslow’un piramidini yeniden düşünmeli. Kürt Sorunu’nu sadece Atatürk barajından Mezopotamya ovalarına su taşıyarak çözemeyeceğini uzak görüşlülükle görmeli. İspanya’daki zengin Bask bölgesinin hâlâ bağımsızlık istediğini hesaba katmalı. Peki, öyleyse “nedir bu Kürt Sorunu dedikleri” sorusuna iyi bir cevap istiyorsa da önce şu soruya bir cevap bulmalı: Bana, Rizeli dindar bir Türke bunları reva görenler acaba Kürtler’e neler yapmamışlardır?
Ve her şeyi devletten beklememek gerektiğini çok iyi bilen biz Türkler! Kişisel GAP projenizi hayata geçirmeye var mısınız? Bu Pazar günü Türkiye Barış Meclisi’nin çağrısıyla Türkiye’nin her yerinden Kürtler ve Türkler artık çözüm istiyoruz demek için Kadıköy’e gelecekler. İstanbullu ev sahipleri olarak onlara kalabalık bir hoş geldiniz karşılaması yapalım mı? Boş verin, Kürt Sorunu üzerine tüketilmiş tüm sözleri unutun gitsin. Önyargı barajlarınızı yıkın, önce Kadıköy ovasını sulamak gerek, bir su kanalı da siz açın. 1 Haziran Pazar günü saat 11.00’de Kadıköy ovasında toplanıyoruz. Atatürk barajı sularının önce Kadıköy ovasına akması gerekiyor çünkü. Yoksa bundan sonra tüm çilekler hormonlu bize.



Bu haber 2,303 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,888 µs