Öğretmen imama yenildi mi? | " /> Öğretmen imama yenildi mi? | "/>

En Sıcak Konular

Öğretmen imama yenildi mi?

28 Mayıs 2008 18:13 tsi
Öğretmen imama yenildi mi? Hakikaten Şerif Mardin'in ileri sürdüğü gibi öğretmen imama yenilmiştir diyebilir miyiz? Yoksa öğretmenle çatışan ve karşısında öğretmenin aciz düştüğü daha başka figürlerden mi bahsetmemiz gerekiyor? Emre Aköz bu sorulara çok ilginç cevaplar verdi.

Şerif Mardin'in söylediği gibi öğretmenin imama yenildiğini düşünüyormusunuz?

Aslında ikisi de yenildi. Mahallenin imamı var, devletin öğretmeni var. Bunların çatıştıkları değil ama kapıştıkları doğrudur. Fakat son tahlilde ikisi de memurdur. Devlete ve onun ideolojisine tabidirler. Bu noktada ikisi de yenilmiştir…

Cumhuriyet ideolojisi topluma nüfuz edememiştir. Kemalizm büyük bir köylü toplumunun karşısında -ki bunun oranı ilk zamanlar yüzde seksen beştir-  başarılı olamadı. Zira bu ideoloji köylüye hitap etmedi. Bunun en büyük delili bugünün Kemalist kitlelerinin büyük çoğunlunun şehirli-eğitimli-zengin bir grup tarafından teşkil edilmesidir. Eğitimi ve geliri düşük kesimler laiklik söylemini takmıyorlar. Bu açıdan baktığınız zaman öğretmen yenilmiş imam galip gözüküyor. Fakat bir başka açıdan bakarsanız imamın da yenilmiş olduğunu görürsünüz.

İmam da öğretmen de kapitalizm karşısında mağlup olmuşlardır. Özellikle 80’lerde Özal’la başlayan büyük değişimle beraber küresel kapitalizme eklemlenmemiz neticesinde toplum içinde de çok ciddi bir değişim yaşandı ve imam da bunun karşısında aciz kaldı. Çünkü imam neticede Mardin’in dediği gibi mahalle insanıdır. Metropol içinde mahalle içindeyken sahip olduğu güce sahip olamamıştır.

Şerif hocanın analizi durağan bir analizdir. Kapitalizm ve göç gibi dinamik süreçleri yeterince hesaba katmamıştır…

Türkiye’de asıl toplumsal mesele mahalle değil mahallesizleşmedir. Bugün artık büyük siteler kuruluyor ve bunlar son derece kozmopolit yapılar. Mesela TOKİ’nin yaptığı sitelerde çok zıt hayat tarzlarına sahip insanları çok rahat bulabilirsiniz. Dolayısıyla bugün iyi bir toplumsal analiz yapabilmek için göç meselesi üzerinde de ayrıca durmak gerekiyor... Kısaca bugün artık mahalle ortadan kalkmıştır.

Öğretmen ve imamdan bahsediliyor ki bu ikisi de memurdur; aralarında farklılıklar olsa da somut işlevleri açısından pek çok paralellikler mevcuttur. Yani öğretmene meydan okuyabilecek bir başka aktörün varlığından söz etmemiz gerekmiyor mu?

Evet! İşte bu medyadır. Çok basit bir örnek vereceğim. Bugün sokaktaki kızın göbeğini açmasını ne öğretmene ne de imama bağlayabilirsiniz. Zira tayyörlü öğretmen cinselleşmeden ya da cinselliğin kamusal alanda kendisine ifade bulmasından yana değildir. İmam açısından böyle bir şey zaten günahtır. Göbeği açtırtan medyadır. Yani televizyondur, sinemadır, radyodur, dergidir, gazetedir vs. Bugün gidin varoşlara bakın. Orada bile göbeğini açan kızlar bulabilirsiniz. Keza Hürriyet’in yaptığı haberde başörtülü kızların bile konserlere gittiklerinde göbeklerini açarak dans ettiklerine şahit olduğumuzda oldu. Özetle, muhafazakâr bir kızın bile göbeğini açtırtan medyanın karşısında imam da yenilmiş bir vaziyettedir.

Kemalizmle antagonistik (çatışık) olan tam anlamıyla imam değilse nedir? Yani dikotominin bir tarafında imam ve öğretmeni yan yana koyduktan sonra diğer tarafına medyadan başka hangi aktörü koymalıyız?

Şerif Mardin’in AKP’yi anlamak üzerine Doğu-Batı dergisinde çıkmış bir makalesi var. Orada hem Osmanlı’nın hem de Türkiye’nin kurucu elitlerinin hiyerarşik-piramit örgütler (okul, kışla gibi) kurduklarını ve Nakşîlerin de bu hiyerarşik örgütlerin içinde kendi yatay örgütlenmelerinden vazgeçmeden gayet rahat çalışabildiklerinden bahsediyordu. Bir örnek vereyim: Geçenlerde Gülen cemaatine yakın olduğunu öğrendiğim bir kurumdan bana bir ödül verdiler. Ödül aldığım sahnede devasa bir Atatürk bir resmi ve bir Türk bayrağı vardı. Sunucu bizleri ayağa kaldırdı ve sonrasında hem Atatürk hem de şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunduk, hemen akabinde de İstiklal Marşı’nı okuduk. Sözüm ona bu medya ödülleri gecesiydi ama bir anda devlet törenine dönüştü. Kısaca şunu söylemek istiyorum: Gülen cemaati Kemalizm’in bütün örgütlenme biçimi içinde, onun simgelerinin etrafında gayet rahat kendi örgütlenmesini kurabiliyor.

Öyleyse imam ve öğretmenin karşısına cemaatleri ve tarikatları mı koymamız gerekiyor? Mardin’in analizinde eksik olanlardan biri de bu mudur?

Evet kesinlikle. Şimdi mesele şöyledir: Gülen örneğinden hareket edersek şunu görürüz: Gülen kendi cemaatini ilk zamanlarda İzmir’e dışardan göçen köylü-taşralı insanları küreselleşmeye entegre ederek kurdu. Dünyanın her yerine insanlar gönderdi ve bunlar dünya ile rekabete girmiş ve yine de Müslüman kalmışlardır; girdikleri topluma da adapte olmuşlardır.

Öğretmen aslında pozitivisttir. Pozitivizmse felsefenin en büyük üç alanını yani güzel üzerine düşünen estetiği, iyi üzerine düşünen etiği ve doğru üzerine düşünen siyaset felsefesini spekülatif metafizik (saçmalığın felseficesi) oldukları gerekçesiyle toptan çöpe atmış olan bir felsefedir. Bunun yanında bu felsefenin kurucusu olan August Comte’un Fransız İhtilali’nden hemen sonra oldukça kaotik (ya da Durkheim’ın ifadesiyle anomik) bir ortamda ortaya çıktığını ve icat ettiği sosyolojinin asıl maksadının toplumu anlamak değil dini işin içine karıştırmadan onu disiplinize etmek olduğunu da hatırda tutmak gerekiyor. Ve pozitivizmin bu özellikleri pek çok sosyolog tarafından modernitenin yarattığı pek çok felaketin de müsebbibi olarak görülmüştür. Hitler iyi, doğru ve güzel üzerine düşünen bir insan değil en karlıyı ve en verimliyi düşünen bir mühendisti (pozitivistti). Dolayısıyla Mardin öğretmenin iyi, doğru ve güzelle bir irtibatı yoktu derken tam da öğretmenin pozitivist karakterine yani hem aklı sadece mühendislik kapasitesi olan bir mühendislik aklına indirgeyen hem de temel amacı toplumu disiplinize etmek olan karakterine işaret ediyor. Kısaca pozitivist olan öğretmenin imam gibi geleneksel figürlere nispetle daha fazla özgürleştirici olduğunu söylemek mümkün müdür? 

Öğretmen kesinlikle özgürleştirici bir figür değildir. Öğretmenin niyeti adam devşirmektir; özgürleştirmek değil. İnsanları devletin bir parçası haline getirmeye çalışmıştır. Bizdeki pek çok siyasetçi –başata Demirel ve Özal olmak üzere- hep devletin içinden çıkan ama taşradan gelen insanlardır. Başka bir ifadeyle sistem kendisini Çoban Sülü’nün Cumhurbaşkanı Demirel’e devşirilmesi üzerinden gerçekleştirmektedir, özgürleştirilmesi üzerinden değil.

Yani mahallenin-geleneğin-cemaatin daha baskıcı modern toplumun daha özgür bir yer olduğunu söylemek mümkün mü?

Osmanlı’da millet sistemi vardı. Türkiye Cumhuriyet’indeyse Osmanlı’da var olan bütün bu cemaatlerin hepsi yok sayıldılar. Aleviler, Ermeniler, Müslümanlar, hepsi yok sayıldılar. Bütün bir kamusal alan, tek bir cemaat (Kemalist cemaat) tarafından hegemonize edilmeye çalışıldı, çalışılmaktadır. Dolayısıyla modern toplum cemaatlerin bittiği, tamamen çözüldüğü bir toplum değil, pek çok cemaatin bir tarafıyla gettolaşmaya bir başka tarafıyla da sistemle entegre olmaya zorlandıkları bir yapıdır. Bugün Kemalizm’e bulaşmamış ya da onunla bir ittifaka girmemiş olan cemaat yok gibidir. Cemaatleşme –en geniş anlamda- Türkiye’de çok güçlü bir durumdur. Bu anlamda modern toplumu gelenekten tamamen kopuk olan ve çok özgür olan bir mekân olarak tahayyül etmek biraz güç görünüyor. 

www.iyibilgi.com özel Erkam Can



Bu haber 1,605 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,324 µs