Hüsnü Doğan mı? Hımm! Biraz düşünelim!

28 Mayıs 2008 15:41 tsi
Hüsnü Doğan’ın ANAP’a dönmesi sıradan bir olay değil. Bu başlı başına bir ‘proje’ isim. Türkiye’nin son 25 yıllık siyasi hayatına ‘liberal-muhafazakar’ ekol olarak damgasını vuran ANAP’ın ‘anayasasını

Gerçi haber, “Eski Başbakan ve 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal ile oğlu Ahmet Özal'dan sonra, eski bakanlardan ve ANAP'ın kurucularından Hüsnü Doğan da Anavatan Partisi'ne üye oldu” diye duyuruldu ama bunu “organize” bir adım olarak okumak ne kadar doğru tartışmalı.

ANAP’ın kurucusu ve programının yazarı olan Hüsnü Doğan’ın “dönüşü” sıradan bir partiye katılım hamlesi veya imaj çalışması olarak görülemez. Bir proje var ki Doğan siyasete dönüyor demek daha makul.

Hüsnü Doğan’ın siyasi tecrübesini ve kısa öyküsünü haberimizin içindeki linkten okuyabilirsiniz ancak, burada nasıl bir projenin olabileceğinden bakalım.

Anavatan Partisi'ne Özal ailesinin ilgisi elbette dikkat çekici. Fakat Özal kardeşlere neredeyse dördüncüleri olacak kadar yakın olan Doğan’ın sadece Ahmet ve Semra Özal ANAP’a katıldı diye siyasete dönmesi çok akil değil.

Ankara’da merkez sağ mahfillerin bakışı da bu yönde olduğundan, şimdiden Hüsnü Doğan’ın önümüzdeki günlerde yapılacak Anavatan Partisi'nin olağan kongresinde Hüsnü Doğan'ın genel başkanlığa aday olabileceği konuşuluyor.

Hüsnü Doğan, tıpkı Turgut Özal gibi liberal ama aynı ölçüde muhafazakar bir isim. Doğal olarak önümüzdeki dönemde renkleneceği ve fırsatların çeşitleneceği anlaşılan siyasi arenada, “birleşmeler” ve AKP’ye alternatif yapılar konusunda kritik bir isme dönüşebilir.

Erkan Mumcu ne der?

Tabii şu an ANAP’ın bir Genel Başkanı bulunuyor. Erkan Mumcu, ANAP’a gittikçe daha oturan bir isim olduğu gibi, ANAP-DP birleşmesinde tutunduğu tavır ile de fedakarlığa hazır olduğunu ama koltuktan da kolay kalkmayacağını göstermiş bir isim.

Öte taraftan Mumcu-Doğan ilişkisinin eski boyutları bulunuyor. Erkan Mumcu’nun parti Genel Başkanlığı’na seçildiği 2005 yılından bu tarafa, ANAP’tan yadigar ama saygınlığını korumuş bazı isimleri partide görmek istediği bilgisi var.

Başta Hüsnü Doğan olmak üzere, Oltan Sungurlu, Lütfullah Kayalar temiz kalmış figürleri yanına çekmek için çaba sarfetti.

Hüsnü Doğan ya da Türk siyasi hayatındaki lakapları ile "Kocakafa Hüsnü, Yetim Hüsnü, Yeğen Hüsnü" Doğan'ın siyasi öyküsü ciddi tecrübeler içeriyor. Bu ilginç öykülerin tamamı ise ÖZAL soyadı ile kesişiyor!

Hüsnü Doğan o dönemde de profesyonel yöneticilik yapmaktaydı ama partiye dönmek isterse “ikinci isim” olarak kendisine yer verilebileceği kulislerde yoğun biçimde konuşuluyordu.
Ve tabii bu olasılıkların hepsi Erkan Mumcu’nun inisiyatifi altındaydı. Peki Mumcu yerini Doğan’a bırakır mı?

Bu sorunun yanıtı “plan”ın ne olduğu ile ilgili. AKP’nin kapatılma davasının sonucu ve muhtemel erken ve mahalli seçimler süreci yeni bir “oluşuma” imkan yaratmaya müsait.

Örneğin daha önce akamete uğramış “birleşmeler” yeniden gündeme gelirse Hüsnü Doğan ismi kuvvetli bir tutkala dönüşebilir. Merkez sağ kesimdeki tüm partiler için bu isim önemli ve sözü dinlenir.

Bu nedenle geçmişte birleşmeler nedeniyle yıpranmış ve AKP’nin gücü karşısında ezilmiş siyasi oluşumlar taze nefes şansı bulabilir.

Bir de bizzat Hüsnü Doğan’ın kişiliği önemli. Çünkü Doğan fantezi siyasi beklentiler veya umutlar üzerine basarak politikaya dönecek biri değil. Yani önünde bir zemin görmesi bu adımı atması hayli zor.

Kısaca söylemek gerekirse, önümüzdeki dönemde görülecek “partilere katılımlar” içinde en yakından izlenesi isim Hüsnü Doğan.

Bu haber 2,019 defa okundu.