İşte bütün mesele bu! | " /> İşte bütün mesele bu! | "/>

En Sıcak Konular

İşte bütün mesele bu!

24 Mayıs 2008 12:34 tsi
İşte bütün mesele bu! Emre Aköz, köşesinde bugün bütün bu krizin kaynağını ifşa ediyor. Anasaya'daki egemenlik tanımları üzerinden giden Aköz, Yargıtay ve Danıştay'ın egemenlik mücadelesi verdiğini yazıyor...

Emre Aköz/Sabah

Egemenlik mücadelesi

Millet, egemenliğini nasıl kullanır? Bu ilginç bir meseledir.
Milyonlarca vatandaş yönetime katılarak egemen olduklarını gösteremeyeceklerine göre, ' aracıya' ihtiyaç vardır.
1924 Anayasası, bu aracıyı şöyle tanımlamıştı:
"Madde 3: Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir.
Madde 4: Türk milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve Millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır."
Dikkat ederseniz burada egemenliği kullanan bir tek kurum var: Meclis !

1950 ile 1960 arasında hükümet eden Demokrat Parti, bürokratik elitin çizdiği sınırların dışına çıkınca, önce darbe yapıldı, ardından yeni bir Anayasa ( 1961 ) hazırlandı.
Bakın " egemenlik kullanımı " bu kez nasıl bir hal almıştı:
"MADDE 4: Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir. Millet, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır."
'Halk-dostu' olduğu iddia edilen 1961 Anayasası'nın yaptığı buydu işte: Millet egemenliğini, "yetkili organlar" gibi, sınırları muğlak bir kurumlar toplamı arasında paylaştırmak...
Niçin böyle yapıldığı gayet açıktı: Bir yandan sivil siyasetin gücünü kırarken, diğer yandan bürokrasinin nüfuz alanını artırmak!
Sonuçta ne oldu biliyor musunuz? Anayasa'da bir biçimde adı geçen hemen her devlet kurumu, görevini millet adına yaptığını iddia etti.

Bu tuhaflık 1982 Anayasası'ndan sonra da devam etti:
"MADDE 6: Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır."
Niye "yetkili organlar" gibi belirsiz bir tabirde ısrar edildi?
Çünkü amaç aynıydı: Siyaseti dar bir alana sıkıştırırken, bürokratik hâkimiyeti pekiştirmek.

Prof. Ergun Özbudun başkanlığındaki heyet, yeni bir anayasa önerisi hazırlarken, bu noktayı önemsedi ve ilgili maddeyi şöyle değiştirdi:
"Madde 5: Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti egemenliğini, Anayasa'nın koyduğu esaslara göre, yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır."
Bu öneride "yetkili organlar" tabiri yerine "Yasama, Yürütme, Yargı" (yani: Meclis, Hükümet, Mahkemeler) gelmişti.

Ben bunu da yanlış buluyorum.
Çünkü: Milletle ilişkisi olan sadece ve sadece Meclis'tir. Yürütme yani Hükümet, Meclis'in bir fonksiyonudur. Hükümet gücünü Milletten değil, Meclis'ten alır.
Yargının ise Milletle hiçbir alakası yoktur. Yargıçlar, halk tarafından seçilerek değil, atanarak bir makama gelirler. Millete hesap vermezler.
Yargıcın, yargılama esnasında kullandığı tüm kanunları Meclis yapar. Yani Yargının iş görebilmesi için, ondan önce Meclis'in ve Anayasa'nın olması gerekir.
O halde doğrusu, tutarlısı 1924 Anayasası'ndaki ifadedir: "Türk milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve Millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır."
Dolayısıyla, 1982 Anayasası'nda yer alan, " Madde 9: Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır " ibaresini de kaldırmak gerekir.
Gündemdeki tartışmalara bakarsanız, bazı kurumların "Biz Millet adına yargılıyoruz" dediğini görürsünüz. Anayasa'ya göre haklılar elbette.
Halbuki atanarak iş başına gelen bu yargı mensupları, yetkilerini Milletten değil, Meclis'in hazırladığı ve gerektiğinde değiştirdiği Anayasa'dan alıyor. Nasıl olur da Millet adına yargılarlar?
Özetle: Bu teorik bir tartışma. Birçok kişi sıkıcı bulabilir. Ama güncel meselelerle çok ilişkili: Bugün Yargıtay ve Danıştay egemenlik mücadelesi vermiyor da, ne yapıyor?



Bu haber 361 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,658 µs