En Sıcak Konular

Türkiye'nin bütün mağdurları, birleşin!

24 Mayıs 2008 09:31 tsi
Türkiye'nin bütün mağdurları, birleşin! "İşçilerin, işsizlerin, Kürtlerin, Alevilerin, gayri müslümlerin, kadınların, başörtülülerin, farklı cinsel tercihleri olanların yani kısaca mevcut sistem karşısında ‘mağdur’ olanların pekâlâ bir araya gelip ‘mağduriyetleri ekseninde

Erol Katırcıoğlu/Radikal

Mağdurların siyaseti

İşçilerin ‘devrimci’ bir sınıf olarak görülmesi bizatihi işçilerin sahip oldukları bir özellikten değil onların kapitalist sistem içinde ‘mağdur’ oluşlarından kaynaklanır. Yani bir insan gurubuna ait bir ‘nitelikten’ değil, o insan grubunun sistemle ‘ilişkisinden’ ortaya çıkan bir durumdur bu. Marx’ın analiz ettiği kapitalizmin yarattığı sömürü ilişkisi ‘işçileri’ öncelikli olarak mağdur etmiş olduğundan Marx işçi sınıfının bir ‘devrimci’, bir ‘dönüştürücü’ sınıf olduğunu vurguladı. Ama açıktır ki bu mağduriyet ilişkisi zayıflarsa, yani kapitalistler kazançlarının bir kısmını işçilerle paylaşmaya razı olurlarsa işçilerin bu ‘devrimci’ özellikleri de zayıflar. Nitekim ‘sarı sendikacılık’ denilen ya da ‘işçi aristokrasisi’ denilen olgu da bu değil midir? Bunlar işçi sınıfındandırlar ama ‘devrimci’ ve ‘dönüştürücü’ değildirler.
Bunları neden mi anlatıyorum? Anlatıyorum, çünkü ‘devrimci olmak’, ‘dönüştürücü olmak’, (pek sevmem ama) ‘ilerici’ olmak sistem karşısında ne ölçüde ‘mağdur’ olunduğuna bağlıdır. Bu bir. İkincisi ise, bu ülkede bir ‘sol’ siyaset anlayışı var ki durmadan ‘işçi sınıfının öncülüğünden’, ‘emek eksenli’ bir siyasetten dem vuruyor ama ne kendisi bir arpa boyu gidebiliyor ve ne de ülkenin demokratikleşmesi konusunda olası toparlanmaları eleştirmeden yapamıyor. Burada herhangi bir somut siyasetten söz etmiyorum ama belirli bir yaygınlığı olan bir anlayıştan, bir yaklaşımdan söz ediyorum.

Oysa çağımız toplumlarında işçiler kadar ‘mağdur’ hatta onlardan ‘daha da mağdur’ olan insan toplulukları var. Yani ‘ekonomik mağdurlar’ yanında ‘kimliklerinden’ ya da ‘inançlarından’ dolayı ‘mağdur’ olan insanlar var. Bu durumu Türkiye gibi kuruluştan bu yana kendini belirli bir kimlik çerçevesinde tanımlamış bir devlet yapılanmasının olduğu bir ülke için ifade edersek devletin tanımladığı kimlik dışında kalan tüm diğer ‘kimlikler’in sistem karşısında mağdur durumda olduğunu söyleyebiliriz. İşte bu nedenle de ben Türkiye’nin dönüşümü ve değişiminin bu ‘mağdurlar siyaseti’yle başarılabilecek bir şey olduğunu düşünüyorum. Yani ‘değiştirici’ ve ‘dönüştürücü’ olan güçler, yalnızca işçiler değil sistem karşısında mağdur olan tüm kesimlerdir. Tabii bu ‘değiştirici’ rol, yukarıda altını çizdiğim gibi bu farklı kimliklerdeki insan topluluklarının ‘kendilerinde’ olan bir özellikten ya da bir nitelikten dolayı değil, mevcut sistem içinde oluşmuş bir ‘mağduriyet ilişkisinden dolayı böyledir.
Neden mi söz ediyorum? Bu ülkede milyonlarca insanın, işçilerin, işsizlerin, Kürtlerin, Alevilerin, gayri müslümlerin, kadınların, başörtülülerin, farklı cinsel tercihleri olanların yani kısaca ve tek kelimeyle mevcut sistem karşısında ‘mağdur’ olanların ya da kendilerini ‘mağdur’ hissedenlerin pekâlâ bir araya gelip ‘mağduriyetleri ekseninde’ yeni bir dil ve yeni bir siyaset üretebileceklerinden sözediyorum. Tüm bu kesimlerin taleplerine talip, onları parlementoya taşımaya aday ‘demokrat’ bir siyasetten.
Bunlar benim düşüncelerim. Böyle bir siyasetin oluşması ise büyük ölçüde, kendini CHP+MHP siyaseti içinde göremeyen, ama şu ya da bu nedenle ne DTP ve ne de AKP siyasetiyle tatmin olmayan ama kendi ‘mağduriyetini’ başkalarınınki kadar önemseyen herkesin önümüzdeki dönemde nasıl davranacağına bağlı. Umalım ki ‘mağduriyetleri’ giderecek özgürlük ve demokrasi talepleri ağır basar ve bir ‘mağdurlar siyaseti’ ortaya çıkar.



Bu haber 335 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,145 µs