Ali Bayramoğlu hangi ödülü hak etti?

22 Mayıs 2008 14:01 tsi
Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, Ergenekon çetesinden, Kürt meselesine, başörtüsüne Türkiye'nin yakıcı sorunlarının hepsinde vicdani tavır almaktan geri durmadı. Verdiği demokrasi mücadelesi karşılığında hak ettiği ödülü Bekir Berat Özipek yazd

Bekir Berat Özipek/Star

Ali Bayramoğlu bu ödülü hak etti

Liberal Düşünce Topluluğu her yıl özgürlüğe en fazla katkı yapan kişilerden birisine Özgürlük Onur Ödülü verir.

Bu ödülün herhangi bir maddi değeri yoktur; alana para pul getirmez; ama Türkiye gibi özgürlüğün damlasının değerli olduğu bir ülkede manevi değeri büyüktür.

Her yıl 14 Mayıs tarihinde verilen bu ödülün son sahibi de, tıpkı kendisinden öncekiler gibi, onu gerçekten hak eden bir isim: Doç. Dr. Ali Bayramoğlu.

Ali Bayramoğlu, özgürlüğü sağlam ve tutarlı bir perspektifle, istikrarlı bir biçimde savunan sivil, demokrat bir aydın ve vicdanlı bir entelektüel. Türkiye’nin önde gelen gazetecilerinden biri.

O isteseydi, bilgiye ve dile hakimiyetiyle, egemen zümrenin ayrıcalıklarına halel getirmeyecek biçimde, hayattan ve realiteden kopuk, soyut bir özgürlüğe güzellemeler kaleme alabilirdi. O isteseydi, zor zamanlarda susup, tehlike geçtikten sonra konuşabilirdi. O isteseydi, belki egemen zümrenin egemen medyasının kruvazörüne kaptan da olabilirdi. O zaman başka ödüller alır, başka biçimlerde taltif de edilirdi.

O bunların hiçbirine itibar etmedi ve bugün özgürlük dostlarından itibar görüyor.

Bayramoğlu, özellikle son on yılda, sadece darbe özlemcilerine karşı sivil ve demokratik bir zemini cesurca savunmakla yetinmedi; aynı zamanda Türkiye’de militarizmin kaynaklarını ve onun cari siyasi-idari yapıya sirayet eden boyutlarını da derin bir entelektüel yetkinlikle analiz edip bizlerle paylaştı.

O Hrant Dink’in sevgili arkadaşıydı. Vefalı olduğunu, arkadaşının hayatına son veren güçlere, tetiği çeken ve çektirenlere karşı yürüttüğü sabırlı, inatçı ve kararlı bir hukuk ve demokrasi mücadelesiyle gösterdi, gösteriyor. Bence daha önce hiçbir şey yapmamış olsaydı bile, sırf 19 Ocak sonrası yaptıklarıyla bir ödülü hak etmişti.

Bayramoğlu, Hükümet’in başörtüsü düzenlemesi sürecinde de demokratlığın turnusol testinden yüzü kızarmadan çıkan aydınlardandı. O, pek çok aydının demokratlığının sınırlarının açığa çıktığı bir süreçte, özgürlük ile yasak arasında ‘üçüncü bir yol’ aramayıp, tavrını kesin bir biçimde özgürlükten yana koymayı başardı.

Eğer bu ülke bir gün istikrarlı bir demokrasiye kavuşacaksa, Ali Bayramoğlu’nun ve diğer özgürlük dostlarının bu süreçteki paha biçilmez katkısı unutulmayacak.

Araplara Gelince Serbest!

CHP Genel Sekreteri Önder Sav, hacca gitmeye niyetlendiğini söyleyen yaşlı bir köylüye, ‘boşver, Araplara para kaptırma’ diyor. Yaşlı adam, artık yaşının 80’e geldiğini ve bir ayağının çukurda olduğunu söylediğinde ise, ‘bakarsın Muhammet bırakmaz seni’ diye cevap veriyor.

Önder Sav elbette bu sözlerinden dolayı CHP yönetiminden tepki almayacak, yargı da O’nu ‘Halkı din ve ırk ayrımı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik’ten cezalandırmayacak.

Oysa bu ülkede, kökeni ne olursa olsun resmi olarak herkes ‘Türk’ sayılıyor. Yani devlet, ‘Türk’ü etnik anlamda tanımlanmadığını ileri sürüyor. Bu Türklerin bir bölümü de ‘Arap asıllı vatandaşlarımız’. Dolayısıyla, mevcut yasaya göre, mantıksal olarak Kürt, Arap ve Ermeni’yi aşağılamanın, ırk temelinde yapılan bir ayrımcılık olmasının yanı sıra, ‘Türklüğü aşağılamak’ şeklinde de yorumlanması gerekir. Ama öyle olmuyor.

Ayrımcılığın sınırları geniş tanımlandığında ifade özürlüğünü aşındırma riski var. Ben Sav’ın sözlerinin, -ne kadar incitici ve rahatsız edici olursa olsun- ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini, yani hukuki bakımdan suç sayılamayacağını, ancak siyasi bir sorumluluğunun olması gerektiğini (medeni bir toplumda ayrımcı olmama iddiasındaki bir partinin genel sekreterinin son sözü olur bu) ve ahlaki bir kınamayı hak ettiğini düşünüyorum.

Bu haber 312 defa okundu.