Biyolojik savaş mı, doğal felaket mi?

İstanbul’da bu hafta sonu 500 kişiyi kene ısırdı. Daha önce bu raddeye gelinmemişti… Sadece rakam değil, kenenin Ankara Esenboğa Havalimanına kadar sızarak bir gazeteciyi ısırması da vahim… Aksaray’da başlayan salgın çevre illere yayılmış ve 7500 kişi hasta olmuş durumda. Aksaray’daki vakanın sebebi ve hastalığın teşhis net olarak belirlenebilmiş değil hala.

Çin’de yaşanan deprem felaketin yanı sıra Myanmar’daki fırtına, kuş gribi, AİDS gibi hastalıklar da insan sağlığını ve doğal yaşamı tehdit eder bir noktaya varmış durumda. Karadeniz’de 35bin metreküp ağaç zararlı böcekler tarafından kurutulmuş durumda.

Fikirlerine başvurduğumuz uzmanlar arasında da bu ürkütücü tabloya ve sebeplerine dair üzerinde uzlaşılmış bir pozisyon yok…

Temel olarak iki temel pozisyon söz konusu:

Birincisi ve çoğunlukta olanı, bu yaşananların özellikle sanayi merkezli insan müdahaleleri ve aşırı kirlenme dolayısıyla doğanın dengesinin bozulmasından kaynaklandığı görüşü…

Bu görüşe göre, iklim değişiklikleri ve doğal dengenin bozulmasıyla Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) virüsünü taşıyan kenelerin ülkemizde ve dünyanın değişik yerlerinde yaşam alanları çoğalmakta. Bu virüs daha önce de başka ülkelerde vardı, diyen uzmanlar, ülkemizdeki doğal bitki örtüsünün, ormanların, çeşitli hayvan türlerinin, örneğin kuşların tükenmesi nedeniyle ve iklim şartlarındaki bozulmayla bu türdeki kenelerin yaşam alanlarının genişlediği kanaatindeler.

Kuş gribi vakalarında da benzer durumun söz konusu olduğunu belirten bu görüşteki uzmanlar, doğal yaşamın dengesinin bozulması, yapay GDO’lar, kimyasal atıkların artması gibi etkenlerin yeni hastalıklara ve onların yayılmasına sebep olduğu; bir “biyolojik savaş” olarak okumanın çok mümkün olmadığı, bunun için yeterince delilin olmadığı kanaatindeler…

Azınlıkta olan fakat göz ardı edilmemesi gereken bir diğer görüş ise, tüm bunların bir “sağlık savaşı”nın, bir “biyolojik savaşın” parçası olduğu yönünde.

Bu fikirdeki uzmanlar şu noktada fikir birliği içerisindeler:

“Eskiden kene ısırırdı, tutup atılırdı. Kenenin içine Kongo virüsünün kim tarafından nasıl konulduğu sorgulanmıyor. Kene araştırma merkezinin olmaması büyük bir eksiklik. Kene içindeki Kongo virüsüne karşı aşı geliştirilmiş değil.”

Bir uzman Aksaray’la ilgili olarak şunu söylüyor:

“Aksaray’daki mikrobun teşhisi daha konulabilmiş değil. Kurumlar hala sorunun üzerinde uzlaşabilmiş değiller. Daha önce de kolera salgınları olmuştu fakat bu raddeye gelmiş değildi Dolayısıyla verilen mesaj şu: Siz korunmasız bir toplumsunuz. Küçük bir yerde bunu yaptım, sonucu bu oldu… İstediğimi yaparım size…”

Ülkenin bağımsız olmaması buna büyük engel teşkil ettiğini iddia eden Mikrobiyoloji uzmanı, Al Gore’un Türkiye’ye geldiğinde söylediklerini hatırlatıyor:

1-Türkiye depremlerle sarsılacak,
2-Türkiye’nin her tarafını keneler saracak
3-İnsanlar göç edecekler…

Bu gelişmelerin ciddi bir “sağlık savaşı” olduğunu söyleyen bu görüşteki uzmanlar, Genetiği Değişmiş Organizma (GDO)’ların bu savaşın önemli bir cephesi olduğunu ifade ediyorlar…

www.iybilgi.com kulis