En Sıcak Konular

Gençlik bayramı okulda şiddeti unutturamıyor

21 Mayıs 2008 14:18 tsi
Gençlik bayramı okulda şiddeti unutturamıyor Kızılcık sopalarının yerini, çiçeklerin, güllerin, bilgisayarların aldığı gün, bilimsel bir eğitim dizgesi alanına adım atabiliriz. Bu algının beyinlerde yaşanmaya başladığı gün bir uzlaşma toplumu olmaya yönelebiliriz.

Faik Akçay'ın Referans gazetesinde çıkan yorumu:


    "Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın yasasıdır."
Gandi
 
Birçok gazete, internet sitesinde yer alan, aşağıda belirtilen bilgi, eğitim sistemimizin önemli bir sorununu, yeniden gündeme taşımış bulunmaktadır.
"…Adana Anadolu Lisesi'nin 1983 yılı mezunu 105 kişi, öğretmenlerinin katılımıyla Adana Atlıspor Kulübü'nde gece düzenledi. Mezunlardan Dr. Mehmet Demirkan'ın bulduğu sopa, geliri okula bağışlanmak üzere açık artırmayla satıldı.
Lisenin 31 yıl müdürlüğünü yapan Mustafa Sofu'nun 'kızılcık sopası'nı alabilmek için adeta birbirleriyle yarışan 1983 mezunlarından işadamı Hüseyin Çomu, öğretmenin elinde gördüklerinde çok korktukları sopayı 5 bin YTL karşılığında aldı.
Çomu'dan alınan 5 bin YTL ile eski okulları için 10 adet bilgisayar satın alan 1983 mezunları, 1988 mezunlarından da bu anlamda destek gördü. Okulun 1988 mezunları, 'ağabeylerini' örnek alarak 10 bilgisayar da kendileri aldı. Alınan 20 bilgisayar mezunlar ve emekli müdürleri Mustafa Sofu'nun katılımıyla öğrencilerin hizmetine açıldı. " (1)
TDK sözlüğüne göre korku, gerçek ya da beklenen bir tehlikeyle, yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, kalp ve solunum hızlanması gibi belirtileri olan ya da daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygudur.
 
Kızılcığın etkisi
Kızılcık sopaları yalnızca Adana Anadolu Lisesi'nin değil, Türk eğitim sisteminin bir parçası, yaşam biçimidir. Fiziksel ya da ruhsal baskılar, yıldırmalar, korkutmalar, eğitim sistemimizde, günlük yaşamın bir parçası olmuş durumda. Korkutarak, yıldırarak, baskı altına alarak adam yetiştirme algısı, bu toplumun acı bir gerçeğidir. Yaşamı algılama, insanların fiziksel, ruhsal gereksinimlerini güç kullanarak yok etme çabaları, bir gelişmemişlik göstergesidir. Toplumsal yaşamı beyinleriyle değil, duygularıyla biçimlendirmeye çalışanların başvurdukları yöntemlerden biridir. Bu gerçeğimizle yüzleşmeden, insan onurunu yaşama geçiren bir eğitim sistemi kurma olanağımız yoktur.
Sayın Mustafa Sofu gibi yöneticilerin, öğretmenlerin ellerinde kızılcık sopasını gören öğrenciler, çok uslu, istenmeyen davranışları göstermeyen, daha çok ders çalışan, sorun çözme yeteneği kazanan, bilgisayar kullanan insanlar mı oldular? Bunların tam tersi oldular. Bastırılmış duygularını içlerinde biriktirdiler. Öfkeleriyle, kinleriyle, tutarsızlıklarıyla toplumun sorunlarına yeni sorunlar ekleyen bireyler oldular. Anlatılamayan, dışa vurulamayan, ortaya çıkamayan duygular, düşünceler, hem bunları yaşayan bireylere, hem de bu bireylerin yaşadıkları topluma ağır bedeller ödetirler. Bu noktaya gelişin suçu bireylerin değil, eli kızılcık sopası tutanlarındır. "… Ceza korkusu özgüven ve iyi niyeti azaltır. " (2)
Anadolu Liseleri, ortaöğretim kurumları arasında seçkin yerleri olan eğitim kurumlarıdır. Öğrencileri, diğer ortaöğretim kurumları öğrencilerine göre, ortalama olarak daha başarılı, daha zeki, daha çalışkan olarak bilinirler. Böyle seçkin bir konumda olan eğitim kurumlarında, kızılcık sopalarıyla değil, genç kuşakların ruhsal yapılarını olgun noktalara taşıyacak yöntemlerle eğitim-öğretim yapılması gerekir. Bu yöntemin öteki eğitim kurumlarında uygulanmaması gibi bir önerimiz yok. Tüm eğitim kurumlarında uygulanmalı. Anadolu Liselerinin zeki, çalışkan, dolayısıyla göreceli olarak daha uyumlu öğrencileri, bu yöntemi geri tepmeyecek kesimlerdir. Bu öğrencilere akılla, mantıkla, iyilikle, dürüstlükle yaklaşılırsa, kolaylıkla bunları benimserler. Kızılcık sopasıyla yaklaşıldığında da, akıllarını diğerlerinden daha çok kullanma yetenekleri olduğundan, daha kıvrak tepki yöntemleri geliştirirler. Zeki çocukların diğerlerine oranla daha uyumsuz olmalarının nedenlerinden biri budur.
 
Beynimizdeki sopalar
31 yıl aralıksız Adana Anadolu Lisesi'nin Müdürlüğünü yapan eli sopalı sayın Mustafa Sofu, soy adına yaraşır bir anlayışla, görev süresinde kızılcık sopasını öğrencilerin enselerinde duyumsamalarını sağlamış. 1983 yılında bu eğitim-öğretim kurumunu bitirenler, 25 yıl bu sopanın kendilerinde bıraktığı izleri silememiş olan eski öğrenciler, bir öğretmenin yaklaşık 5 aylığı tutarında bir parayla ünlü kızılcık sopasını satın almışlar.
Kızılcık sopası, kırılması güç sopa anlamına gelse gerektir. Müdürün elinde kızılcık sopası görerek kimse kolayca kaçmaz. Müdürün elinde sinek kovma çubuğu gibi sallanarak hiçbir kızılcık sopası, yıllarca unutulmayacak bir üne kavuşamaz. O sopanın birilerinin canını yaktığını görmeden kimse müdürün yapılmasını istemediği davranışları göstermekten geri durmaz. Olaya konu olan kızılcık sopasının yıllarca unutulmayan, beyinlere kazınan ünü, gördüğü işleve bağlıdır.
Adana Anadolu Lisesi'nde kızılcık sopasının gölgesinde yetişenler arasında doktorlar, işadamları çıkmış olabilir. Bir başka yerde, bu sopanın sesleri, gölgeleri altında yetişenler, başka işler sergileyen insanlar olabilirler. Şu gerçek değişmez: Annelerini acımasızca kesebilenler, bebeklerini cami avlularına bırakıp kaçanlar, meydanlarda insanları copla dövenler, gencecik kızın tüm iç organlarını boşaltarak satabilenler, kızılcık sopalarıyla yetişenler arasından çıkarlar. Baskı gören, baskılarla yetişenler, kendilerinde daha güçsüzlere baskı uygulayarak, öfkelerini, kinlerini giderme yolunu seçerler.
 
Güller ve çiçekler
Bu çağda kızılcık sopalarının yakılmaması, para etmeleri utanç vericidir. Eğitim kurumu yöneticilerinin, öğrencilere verdikleri bilimsel bilgiler, bu bilgiler ışığında yapılan yönlendirmeler para ederek satılsa, çok daha anlamlı anılar yaşanırdı. Çağdaş, uygar bir topluma bu yaraşır.
Adana Anadolu Lisesi emekli Müdürü, görev sırasında kullandığı bir korkutma aracının ortaya çıkması karşısında, eğitim öğretimde hiçbir biçimde yeri olmayan, olmaması gereken kızılcık sopası suç kanıtı sayılarak yargılanmalıdır. Bu olay tüm eli sopalı eğitim yöneticilerine örnek olacak bir yaptırımla sonuçlanmalıdır.
Kızılcık sopalarının yerini, çiçeklerin, güllerin, bilgisayarların aldığı gün, bilimsel bir eğitim dizgesi alanına adım atabiliriz. Bu algının beyinlerde yaşanmaya başladığı gün bir uzlaşma toplumu olmaya yönelebiliriz. Eğitim kurumunu yöneten bir kişinin, kızılcık sopaları değil, güllerle, çiçeklerle öğrencilerini karşılamaya başladığı gün, sevgi, uzlaşma, hoşgörü toplumu oluşturmaya doğru adım atmaya başlamış oluruz.
 
1. Zaman Gazetesi, 18.05.2008.
2. Rosenberg, Marshall B. (Çev.: Şen, Gülden Tuna, Mahmut), Şiddetsiz İletişim Bir Yaşam Dili, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 2004, S.202



Bu haber 649 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,985 µs