PKK kartı masadan kalktı' | " /> PKK kartı masadan kalktı' | "/>

En Sıcak Konular

'Türkiye için PKK kartı masadan kalktı'

21 Mayıs 2008 13:38 tsi
'Türkiye için PKK kartı  masadan kalktı' Prof. Beril Dedeoğlu’na göre, K. Irak ile 1990’lardaki stratejik işbirliğine dönmek mümkün. Görüşmeleri destekleyen TSK da siyasi çözüm istiyor. Ama Güneydoğu sorununun çözümü için içeride ciddi adım atılması şart.

Mesut Çevikalp'in röportajı:

Türkiye-Irak-ABD hattındaki son gelişmelerin “Kuzey Irak’ta Türkiye’nin ağabeyliğine vize verdiğini” söylüyor Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Beril Dedeoğlu. Dedeoğlu’na göre güvenlik kapsamlı görüşmelerle açılan kapılar, enerji ve petrol alanları başta olmak üzere yeni ekonomik açılımları getirecek. Prof. Dr. Dedeoğlu, Türkiye’nin Irak politikasını, bölgedeki değişimi ve güç mücadelesini Aksiyon’a değerlendirdi.

-Türkiye ile Irak arasındaki sürecin adı ne?

Açığa çıkmış bir açılım diyorum ben. İki ayağı var bu durumun. Türkiye ayağı açısından Kürtleri ve Bağdat’ı kazanmak var. Ankara bunun her ikisini birlikte yapmak istiyor. Türkiye; Kuzey Irak’ın Bağdat’a sonuna kadar bağlı kalması gerektiğini ve kendisinin bunu destekleyeceğini, buna paralel olarak da Kuzey Irak’ın kalkınması, dışa açılması konularında da abi rolü oynayacağını söylüyor.

Kuzey Irak ayağında da Mesut Barzani siyaseten zor bir durumdaydı. Türkiye’ye düşmanlık besleyenler de ilişkileri geliştirmek isteyenler de vardı. Bu diyalog girişiminden dolayı da baskı görebilir. Ama Türkiye’nin bölgeye yatırımları artarsa, refah ortamı sağlanırsa ve istikrar yakalanırsa bölge rahatlar. Enerji ve petrol anlaşmaları da söz konusu. Hatta Irak ordusu şemsiyesi altında Türk askerlerinin peşmergeleri eğitme durumu da söz konusu olabilir. Türkiye Saddam döneminde de eğitmişti peşmergeyi. Kürt tarafının buna evet dediğini anlıyoruz. Siyasi olarak da bir güven ve istikrar olacak. Böylece Kuzey Irak’ı kazanacak Türkiye. Görüşmelerin açığa çıkmasıyla da bu anlayış dünya kamuoyuna duyurulmuş oldu.

GÖRÜŞME GÜNÜ DE BOMBA ATILABİLİR

-Yeni açılıma askerin tavrı ne oldu?

Ben bu sürece “diplomatik ve askerî bir kazanım” diyorum. Asker böyle bir girişim yapılmadan operasyona başlanmasını makul görmedi. Asker son dönemde sıklıkla “PKK ile mücadele sadece askerî yollarla olmaz” dedi. Bu tavrın kararı MGK’dan çıktı. Bir de şu dedikodular var. Tam görüşme günü (MİT görüşmesi) yapılan bombardıman, askerin süreci desteklemediğini gösterdi. Hayır, bence bu doğru değil. Bu bir rastlantı olabilir. Bir de savaş hâli bunu gerektirir. Bombalama günü görüşmeyelim demek olmaz. Bir de vurulan noktalar zaten görüşme mekânından çok uzak. TSK bu görüşmeyi istemiyor anlamı taşımaz bu. Aksine TSK da çözüm istiyor, daha kaç yıl bomba atabilir?

-Askerî operasyonlar, Barzani’nin tavrını değiştirmesinde etkili oldu yani…

Ciddi, caydırıcı ve dikkatli bir askerî güç kullanıyor Türkiye. Kürt halkına zarar vermeyecek yerlerde yapılıyor operasyonlar. Bu Türkiye’nin söylemini doğruluyor. Ayrıca Türkiye PKK’nın sonunun Kürtlerin de tavır koymasıyla mümkün olacağını kanıtlıyor. Terörün bitmesinin, Kuzey Irak’ın kendi topraklarında bu faaliyete izin vermemesiyle mümkün olacağı görülüyor. Türkiye, PKK’nın Kürtler için de bir tehdit olduğunu göstererek onları ikna edebilir. Ankara kendilerini işbirliği kapısı olarak gösterirse Barzani gibi diğer Kürt aileler de buna ikna olur. 1990’lı yıllardaki gibi bir işbirliği dönemine dönmek mümkün. Zaten o ilişkileri sürdüren gruplar da mevcut bölgede. Böylece dünyanın desteği de kazanılır.

Şİİ EKSENİ, TÜRKİYE VE ABD

-Konjonktür de uygundu…

Evet koşullar bu açılıma uygundu. Türkiye tek taraftan PKK ile bu şekilde ne kadar daha savaşabilir? Kuzey Irak açısından da mevcut durum sürdürülemezdi. ABD ile Türkiye, Kuzey Irak’taki PKK varlığını bitirmede anlaştığı için Barzani tavır değiştirdi, razı oldu. Boyun eğdi. Bu yöntemi bıraktı. Çok da açıktan, radikal yapamıyor; çünkü muhalifleri var.

-ABD neden destekliyor süreci? Şii eksenine karşı bir Sünni bölge oluşturma çabası mı var?

ABD’nin perspektifine göre Türkiye, bölgedeki hem Kürt hem de Sünni gruplarla iyi geçinmek zorunda. Ancak bu yolla İran’dan beslenen Irak’taki Şii ekseni karşısında Kürtlerle, Sunilerle bir duruş sergileyebilir. Irak’taki Şii ayrıştırma faaliyetlerini Lübnan’da da görüyoruz. İran’ın dış politikadaki atağı, yani Hizbullah’ı ve ayrıcılıklı Şiileri desteklemesi sıkışmışlığından da kaynaklanıyor. ABD İran’ı bölgede kurulacak olan birkaç istikrar adasıyla engellemek istiyor. Türkiye, ABD ile yaptığı pazarlıkta Kuzey Irak’taki PKK kartının kendileri için kullanılmasını istemediğini net bir şekilde söylemişti. Buna karşılık Kürtlerin Irak’a kazandırılması için çalışacağız denildi. Hem bir yandan da yapılan askerî operasyonların meşru olduğunu kabul ettirme çabası var görüşmelerde. Ankara görüşmelerde “Bizim Kürtlere karşı bir niyetimiz yok, biz PKK’yı bertaraf ediyoruz” diyor.

-Peki ABD, PJAK kartından vazgeçecek mi?

Türkiye’yi İran PKK’sı (PJAK) pek ilgilendirmiyor. Çükü İran’ın bu konuya yaklaşım tarzı net değil. Türkiye Lübnan’daki durumdan memnun değil. Türk askerleri var orada. Sonuçta PJAK bir şekilde İran yönetimini yıpratıyorsa Türkiye bundan teknik olarak rahatsız olmaz. Çünkü İran’ın Şiileri eğitip silahlandırarak daha da etkili olması Lübnan’da, Suriye’de, Orta Asya’da müthiş bir güç unsuru olması demektir. Bir de nükleer enerji gücünü düşünürsek müthiş bir dev oluyor. Türkiye bölgedeki üstünlüğünü neden İran’a kaptırsın? Ben İran’ın yıpratılıyor olmasında Türkiye’nin reel olarak rahatsız olduğu düşüncesini taşımıyorum.

-Kuzey Irak’a açılımı derinleştirme çabası ne durumda?

Resmî ve gayriresmî heyet görüşmeler devam edecektir. Diplomatlar gider gelir. İş adamları teşvik edilir. Yatırım sözleşmeleri imzalanır. Ama bunlar Bağdat üzerinden olur. Zaten Bağdat süreçten memnun. Uzun bir zamana yayılabilir bu işbirliği adımları. Türkiye’deki tutum değişmezse konjonktür de bu sürecin sürdürebilir olduğunu gösteriyor. Bir kırılma olursa bu Türkiye’den kaynaklanabilir. Bir de Irak’ta iç savaş çıkarsa yine kırılma olabilir; ama süreç olumlu gidiyor bence. Türkiye bölgeyi kazanıyor. Ancak Ankara’da Kürtlerle görüşmeye yanaşmayan şahin bir hükümet işbaşına gelirse o zaman Barzani halkı ikna edemez. Bu süreç donar. Barzani gider, daha radikal bir adam gelebilir. Şu an Kuzey Irak kartı Türkiye için masadan kalktı. Belki artık İran için olabilir ama Türkiye için değil. Bunun için de Kuzey Irak, Bağdat, Washington ve Ankara hemfikir. 1990’lardaki derin ilişkilere dönmek arzusuyla yola çıkılıyor. Konjonktür uygun.

HÜKÜMET, İÇERİDE DE İNİSİYATİFİ ARTIRMALI

-Bu durumla Suriye-İsrail yakınlaşmasının ilişkisi var mı?

Suriye ile İsrail’in diyalog arayışları da bu açılımın bir parçası. Çünkü orada da bir Sünni istikrar sağlama çabası var Şii İran’a karşı. Bunlar bir devamı gibi. Sünni blok oluşturma çabası var. İsrail ile Suriye’nin görüşmelerine bu pencereden bakılabilir. Kuzey Irak-Ankara ittifakı da Sünni bloka destek sağlar. Ankara, Bağdat, Kuzey Irak yapışması ile Suriye-İsrail yapışması var ve altta Mısır var. Bu İran’a karşı bir çevrelemedir.

-Türkiye’den beklenen adımlar ne?

Türkiye kulağını tersten gösteriyor. PKK’nın ortadan kalkması, Iraklı Kürtlerle ilişkilerin geliştirilmesi ve Kuzey’in istikrarı tabii ki iyi bir gelişme; bu içerideki Kürt sorununun da çözümünü kolaylaştırır. Ama uluslararası alandaki paketimiz kadar ulusal alanda paketimiz yok maalesef. Bu, açılımın içteki güvenirliğini de sarsıyor aslında. Bu algıyı ortadan kaldırmak hükümetin elinde. Bu algılamadan dolayı oy da kaybediyor AKP. Önlem almadılar. Baskı da oldu; ama her konuda baskı vardı. Demokrasi mücadeleyle kazanılır. Erdoğan bu konuda bastırmalıydı. Güneydoğu paketi çıksaydı bu süreç daha da olumlu olurdu.

Aksiyon



Bu haber 417 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,013 µs