En Sıcak Konular

Haşim Kılıç ne demek istedi?

20 Mayıs 2008 12:41 tsi
Haşim Kılıç ne demek istedi? Eyüp Can ve Erdal Sağlam ile görüşen Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, kapatma ile ilgili umutlu bir yaklaşımda bulundu. Kılıç'ın bir cümleyi üç kez tekrarlaması dikkat çekti.

Bugünlerde Türkiye'nin gündemindeki en önemli isimlerden biri olan Haşim Kılıç, Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can ve Erdal Sağlam ile yaptığı görüşmede kapatma davası ile ilgili umutlu bir yaklaşımda bulundu..

Siyasetin, ekonominin ve bütün Türkiye'nin yakından izlediği süreçte pek çok senaryo ortaya atılırken TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın yaptığı 'orta yol varsa ve aranmazsa Türkiye kabyeder' açıklamasının ardından Haşim Kılıç'ın sözleri de bu orta yol yaklaşımına paralel bir havada gündeme oturdu.

Haşim Kılıç'la yaptığı görüşmenin ardından izlenimlerini köşe yazısına yansıtan Eyüp Can şunları aktarıyor:

"Haşim Kılıç'a bir dost olarak söz verdim, 1 saati aşan sohbetimizi aktarmayacağım. Fakat konuşmamız sırasında tam 3 kez tekrar ettiği şu cümleyi tarihe not düşmek adına kayda geçirmem gerekiyor.

"Eyüp Bey inanın çıkacak karar ne olursa olsun. Göreceksiniz hem demokrasimiz hem laikliğimiz hem de hukukumuz bu süreçten çok daha güçlenmiş olarak çıkacak. Ve yine inanın bu söylediğim temenni değil!"

Başkana sözüm var. O, başkanlığını yaptığı kuruma yakışır yeni Anayasa Mahkemesi binasının açılışını 29 Ekim'e yetiştirecek. Ben ise ilk kutlayanlardan olacağım. Sadece yeni bina için değil, 29 Ekim'de Anayasa Mahkemesi'ne 3 kez tekrarladığı "demokrasi-laiklik ve hukukun" gerçekten daha da güçlenip güçlenmediğini görmek için gideceğim"

TÜRBAN YASASINI ÜYELERE DANIŞARAK GÜNDEME ALACAK

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, üniversitelere başörtüsü takılmasını serbest hale getiren anayasa değişikliğinin iptali yönünde açılan davayı, mahkeme üyelerine danıştıktan sonra gündeme alacağını açıkladı.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıç, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakan anayasa değişikliğinin iptali istemiyle açılan davanın ne zaman gündeme alınacağının sorulması üzerine “Arkadaşlarımın düşüncelerini alıp gündeme öyle koyacağımö dedi.
Geçtiğimiz hafta sonu Anayasa Mahkemesi raportörü Doç. Dr. Osman Can, anayasa değişikliğine ilişkin raporu Kılıç’a sunmuştu.

Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can'ın yazısının tamamı...

Haşim Kılıç'ın umudu

Tesadüf bu ya, günler öncesinden belirlenmiş bir randevu gereği tam Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile buluşacakken, Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can'ın "türban kararı" olarak bilinen anayasa değişikliği ile ilgili raporunu başkana sunduğu haberi geldi.


Oysa Ankara temsilcimiz Erdal Sağlam'la birlikte makamında ziyaret ettiğimiz Haşim Kılıç, cuma günü saat 3 itibariyle "rapor henüz bana ulaşmadı" diyordu.


Biz Anayasa Mahkemesi'nden çıktıktan 2 saat sonra ise raporun nihayet başkana ulaştığı bilgisi geldi.


Niye anlatıyorum tüm bunları?


Cuma günü Ankara'da bir randevudan diğerine koşarken gün boyu şiddetli başağrısı ile dolaşmama sebep olan akıl almaz kapatma senaryolarının basit bir gelişmeyle nasıl yerle bir olduğunu gösterebilmek adına.


Tıpkı iki kallavi ağrı kesiciye rağmen gün boyu peşimi bırakmayan şiddetli başağrısının, daha uçağım İstanbul'a doğru yeni havalanmışken kendiliğinden Ankara'da kalmaya karar vermesi gibi!


Şaka bir yana Ankara tam anlamıyla cadı kazanı.


Ve bu kazanda herkes pozisyonuna uygun senaryo üretiyor.


Şundan emin olun, hiç kimse kapatma davası ve sonrasına ilişkin tam olarak ne olacağını bilmiyor. Buna Erdoğan, Baykal hatta Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve diğer üyeler de dahil.


Çünkü taraflar hala gönüllerinden geçen sonucun çıkması için uğraşıyor.


Geçen hafta yazdım, kabaca iki senaryo var.


Bir, kapatma ve sonrasında dibine kadar hesaplaşmaya devam.


İki, kutuplaşma hepimize zarar veriyor karşılıklı uzlaşma tek çıkar yol!


Ankara'da "bu son şans sonuna kadar hesaplaşalım" diyenlerin sesi daha çok duyuluyor. Fakat tüm bu karamsar senaryolara rağmen geçen hafta yazdığım uzlaşma senaryosunun içeriği biraz daha netleşmiş.


Mesele AK Parti'nin kapanması ya da kapanmamasıyla sınırlı değil.


Çok daha ötesinde bir pazarlık ve uzlaşma arayışı var.


En büyük sorun güven ortamının fazlasıyla zedelenmiş olması. İşe oradan başlanacak ama fazla zaman yok. Bu yüzden şu anda türban ve kapatma davasıyla ilgili karardan daha önemli olan süreç, yani takvim.


Mesela türban kararının geciktirilmesi üzerine senaryo kuranlar yanıldı, karar haziran başında çıkıyor.


Parti kapatma davasına gelince orada takvim en erken Ağustos'un ilk haftasına ayarlı.


Geçen hafta 19 Mayıs'a dikkat edin demiştim. Başbakan bizzat kendisi bir çıkış yapacaktı. Son anda sağlık gerekçesiyle Erdoğan resmi törenlerde kendisini Cemil Çiçek'in temsil etmesine karar verdi.


Başbakan adına şimdiye kadar süreci yöneten Cemil Çiçek'ti.


19 Mayıs itibariyle Çiçek'in üstlendiği "gizli misyon" resmiyet kazanmış oldu.


Anlayacağınız kaotik senaryolara rağmen takvim işliyor.


Tekrar ediyorum, mesele parti kapatmayla sınırlı değil!


O kararın nasıl çıkacağını Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesi dahil hiç kimse şimdiden bilmiyor. Zaten bilmesi de mümkün değil.


En büyük yanlış, siyasi anlamda ülkenin kaderini etkileyecek önemde bir kararın 11 hukukçunun sırtına bindirilmiş olması.


80 yıldır siyaseten çözemediğimiz din-devlet ilişkisi 11 hukukçunun vereceği bir kararla çözülebilir mi?


Demokrasi adına kapanmama kararı isteyenler de, laiklik adına "bu son şans kapatılsın" diyenler de büyük bir illüzyon içinde.


Haşim Kılıç'a bir dost olarak söz verdim, 1 saati aşan sohbetimizi aktarmayacağım.


Fakat konuşmamız sırasında tam 3 kez tekrar ettiği şu cümleyi tarihe not düşmek adına kayda geçirmem gerekiyor.


"Eyüp Bey inanın çıkacak karar ne olursa olsun. Göreceksiniz hem demokrasimiz hem laikliğimiz hem de hukukumuz bu süreçten çok daha güçlenmiş olarak çıkacak. Ve yine inanın bu söylediğim temenni değil!"


Başkana sözüm var.


O, başkanlığını yaptığı kuruma yakışır yeni Anayasa Mahkemesi binasının açılışını 29 Ekim'e yetiştirecek.


Ben ise ilk kutlayanlardan olacağım.


Sadece yeni bina için değil, 29 Ekim'de Anayasa Mahkemesi'ne 3 kez tekrarladığı "demokrasi-laiklik ve hukukun" gerçekten daha da güçlenip güçlenmediğini görmek için gideceğim.
 



Bu haber 312 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,934 µs