En Sıcak Konular

Mesih siyaseti PKK'yı nasıl etkiliyor

20 Mayıs 2008 12:25 tsi
Mesih siyaseti PKK'yı nasıl etkiliyor Bölücü terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın Marksizm'i bırakıp, Mesihçi ve Zerdüştçü çizgiye kayma siyasetinin PKK teröristleri üzerindeki etkisi hangi seviyede...

Abdullah Öcalan yakalandıktan sonra klasik Marksist söylemden giderek uzaklaşmakta ve teorilerini dinsel motiflerle süslemektedir. Bu yazıda bunun bazı göstergelerini ele alacağız.

Öcalan’ın İmralı’da olması medyatik faaliyetlerini engellemediği gibi yeni teoriler geliştirmesine de engel olmamaktadır. “Öyküm Hz. İsa’nın öyküsüdür” diyor İmralı sakini kendisini Çağdaş İsa Mesih olarak tanımlıyor:

“Davamın aydınlatılmasında Avrupa uygarlığının temel etkenlerinden biri olan Hz. İsa’nın çarmıha gerilme öyküsünün doğru çözümlenmesi önemli rol oynayacaktır. Burada öykünün biçimsel gelişiminden çok özü bizi ilgilendirir. Başta İncil olmak üzere konuyla ilgili metinler derinliğine sosyolojik olarak incelendiğinde, Hz. İsa’da simgeleştirilen kült ve kültürün dönemin hızla gelişen sosyal ayrışmasına dayandığı genel kabul gören bir görüştür. Bir yanda bölgede hızla gelişen Roma İmparatorluğu etrafında birleşen geleneksel aristokratik ve bürokratik güçler, diğer yanda tüm halklardan ve kültürlerden sayıları aynı hızla çoğalan yoksullar dünyası. (…) Hz. İsa’nın öyküsünden tam iki bin yıl geçtikten sonra, onun mekânına ve kültürüne yakın bir yerden, benzer bir sürecin içine düşenlerden biri de benim. Bu sefer Roma yerine ABD, Batı uygarlığının imparatorluk gücüdür. Roma Batı uygarlığının doğurucu gücü iken, ABD bitirici gücü olmaya daha yakındır. Ortadoğu’da o da tıpkı Roma gibi hızla yayılmak durumundadır. İşbirlikçilere sıkı ihtiyacı vardır. Ortadoğu toplumu zenginler ve yoksullar olarak hızlı bir ayrışmayı daha yaşamaktadır. Zenginlerin işbirlikçi partileri yanında yoksulların da birçok partisi türemiştir. Bu sefer bölgenin en yoksul halkı Kürtlerdir. Katmerli bir baskıya uğramaktadır. Öykünmeden hoşlandığım için belirtmiyorum. Ama doğuş, oluşum tarzım, sistemin içine giriş, muhaliflik ve yakalanış tarzım Hz. İsa öyküsüne öz ve biçim olarak yakın durmaktadır. Ortadoğu’nun en yoksullarını taban olarak aldığım bilinmektedir. Yeni ideolojik, zihniyet arayışı belirgindir.”[2]

Öcalan neyi ne zaman yayınlayacağı konusunda ayrıntılara bile dikkat ediyor. Kendisini çağdaş bir mesih olarak ilan ettiği “Öyküm Hz. İsa’nın öyküsüdür” başlıklı yazısını 10 ya da 12 Eylül değil de 11 Eylül’de yayımlanmış. Bunu Amerika başta olmak üzereye Batı’ya verilmiş bir 11 Eylül mesajı olduğu muhakkak.

Konuyla ilgili kimi ayrıntılar da Öcalan’ın yine İmralı’da geliştirdiği “Ulusal Dirilişten Demokratik Kurtuluş Sürecine Apocu Hareketin Dönüşüm Bildirgesi”nde buluyoruz. Şöyle yazıyor İmralı sakini:

“Her taşın altında bir yılan ve akrep vardır. Buna rağmen, adeta çağdaş bir Mesih İsa hareketine girişilmekten çekinilmiyecekti. Benzerlik gerçekten çarpıcıdır. İsa döneminin Esseniler Hareketiyle Emekçiler Hareketi yakın özellikler taşımaktadır. Vaftizci Yahya ile sosyalist propagandacılar da çok benzerdir. İşin daha da ilginç yanı, PKK’nin oluşumunun da başlangıç grubu on iki kişi civarındadır. Muhtemelen saflarında bir ya da iki muhbiri de vardır.”

Peki, İmralı sakinin aklına Mesih olma fikrini kim koydu? Bu sorunun cevabının ipuçlarını Özgür Politika Gazetesi’nde buluyoruz:

“Hollanda’nın Alkmar kentinde bulunan Protestan Kilisesi’nde düzenlenen ayinde, Rahip Drs. D. T. Jans, Öcalan’ın çıkışının, İsa’nın çıkışıyla benzer özellikler taşıdığını ve İsa’nın temel özelliklerinin adalet, barış olduğunu ve Öcalan şahsında da çağımızda bu kavramların somut bir ifadesini bulduğunu belirtti.”[3]

Misyonerlerimiz yine yapacağını yapıyor ve bir teröristbaşından Mesih çıkarabiliyor. Karl Marks, “din, afyondur” diye söylenedursun, Reel-sosyalist Apo artık Mesih rolünde, yeni bir senaryonun peşinde. Bu durumu Hasan Mezarcı’nın kendisini Mesih ilan etmesiyle karşılaştırmak yanlış olur.[4] Öcalan’ın bu tutumunu Kürtlere yönelik Hıristiyanlaştırma operasyonunun bir parçası olarak görmek gerekir.

Peki, Öcalan’ın kendisini Mesih ilan edişini sadece politik bir mesaj olarak okumak mümkün değil mi? Öcalan’ın Mesihlik iddiası Ayrılıkçı Kürtçü çevreler üzerinde yankı buluyor muydu?

Öcalan’ın Mesih olduğu söylemi PKK sempatizanı yayın organlarında da işlenmektedir. Örneğin İnci Jann Roj, Öcalan’ın Mesihliğini işleyen isimlerden.[5] İnci Roj sıradan bir isim değil; Öcalan’ın en beğendiği köşe yazarı. İnci Roj, Alman yurttaşı ve tam adı, İnci Zeynep Graf.

Öcalan’ın bir yandan Hıristiyanlığa yakın olduğuna dair mesajlar verirken öbür yandan İslâm’ı “Arap Tüccarların İdeolojisi” olarak tanımlaması dikkate değer. Şöyle yazıyor Öcalan:

“İslamiyet’in en doğru bilimsel tanımlanmasını bu çerçevede yapmak Büyük önem taşımaktadır. Kendi başına dini dogmalar halinde İslam’ı izah etmeye çalışmak, gerçeği daha çok perdelemek ve karanlığa gömmek anlamına gelecektir. Feodal egemenlik, ezici üstünlüğü sayesinde İslamiyet’in bu dini dogmatik izahını tanrının değişmez kelamıymış gibi sunup, tüm Ortadoğu halkları üzerinde yüzyıllarca süren mutlak bir zihni ve ahlaki egemenlik kurar. İslamiyet, Arap yarımadasındaki geleneksel tüccar sınıfın üçüncü büyük çıkışıdır. Mısır, Mezopotamya, Yemen ve Habeşistan arasındaki ticaretle büyüyen Arap kabilelerinin birlik ve siyasi güç olma ihtiyacını karşılar. Semitik kökenli son uygarlık hamlesidir. Daha çok geriye kalan uygarlığa bağlanmamış tüm çöl Araplarını, İslamiyet adı altında bir araya toplayıp feodal uygarlık gücü haline getirir. Objektif olarak kavmiyeti güçlendirir. Kabile anlayışını aşan birlik fikri İslamiyet’te çok güçlüdür. Bu nedenle ortaçağda dağınık ve birlik ruhundan uzak yaşayan kabile ve aşiretler daha yakın kavimsel bağlar içine girerler. Kavim, ortaçağa özgü bir feodal kategoridir; etnisite ile ulus arasında bir konumu işgal eder. Toprağa ve ticarete daha çok bağlanma, kavimsel birliğin maddi zeminini güçlendirir. Feodal toprak soylularıyla kentlerin tüccarları, bu kavimsel ortamda daha güçlü iktidar sahipleri haline gelirler. Emevilerin Arap kavmiyetçiliğini geliştirmeleri bu maddi nedenden ötürüdür.” (Abdullah Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, AİHM Savunmaları, 2001, Mezopotamya Yayınları, Cilt: II, s. 75)

İslâm karşıtlığının bir yansıması olarak Öcalan, Kürt Aleviliğini, Kürtlerin İslâm’a direnişi olarak görüyor ve özde İslâm olmadığını ileri sürüyor. [6] Şöyle yazıyor Öcalan:

“Buna karşılık, aşiretlerin yoksul alt kesimi ve dağlık alanlarda yaşayanları direnişçiliklerini korumuşlar; bazı alanlarda lafta İslamiyet’i kabul edip kendi öz inanç ve yaşamlarını korumakta kararlı davranmışlardır. Bu temelde davranan kesim, daha çok Kürt Aleviliği biçiminde tamamen yerelleşmiş; kendi yaşam koşullarına uyarlanmış bir İslamlığı sınırlı olarak kabul etmiştir. Bunu da zorla değil, Ehlibeyt’e yapılan büyük haksızlıklar sonucu bir vefa borcu olarak yapmışlardır. Kürt Aleviliği İslamiyet’le ilgisi en az olan bir yaklaşımdır. Öyle ki, mezhep bile sayılamaz. Kürt Aleviliği İslam’ın kendi yaşamlarını zenginleştiren bazı öğeleri alıp kültürel zenginlik olarak işlemiş; katı dini dogmalara ilgi göstermemiştir. Bu yönüyle denilebilir ki, Sünni İslam’ın gerici etnik ve kavimsel özellikleriyle çelişen yönlerini reddetmede ve olumlu bazı özelliklerini özümsemede en olumlu tavrı sergilemiştir. Aleviliğin bu yaklaşımını çağdaşlaştırıp bilimsel bir yoruma kavuşturmakla, aydınlanmada önemli bir rol oynayabilir.”  (Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, II/79)

PKK bu çerçevede Almanya’da, merkezi Köln’de bulunan “Kürt Alevileri Federasyonu” bu sürecin bir ürünüdür.[7] Söz konusu örgüt, PKK’nın bir yan kuruluşu olduğunu açıkça ifade etmektedir.

Bu durum Öcalan’ın Maksist/Sosyalist bir temele dayanmasıyla değil aynı zamanda İslâmi duyarlıklı Kürtlerin PKK’ya karşı durmasıyla yakından ilişkilidir.

PKK ekseninde başat çizgi ateizm olmakla birlikte Zerdüştlük de önemli bir hale getirilmiştir. Bazı Kürtçü yazarlar Zerdüştlüğü Kürtlerin eski dini olarak göstermeye çalışmaktadır. Öcalan bu çerçevede Kürtlerle İslâm arasındaki bağları baltalamak için Zerdüşt kartını da kullanmaktadır. Şöyle yazıyor Öcalan:

“Zerdüştlük, İslam’a karşı Kürtlerin en kararlı direnişçi kesimini temsil etmektedir. Bu direniş sanıldığından daha fazla çözümlenmeyi gerektirmektedir. İslam ideolojisinin yoğun saldırısı, politik ve ekonomik baskısı ve ambargosu nedeniyle, gerçekliğini doğru bir biçimde ifade etme gücüne kavuşamamıştır. Bu yönüyle Aleviliğe benzemektedir. Fakat günümüze kadar varlığını sürdürebilmeleri, çok zorlu bir yaşamdan geçtiklerini göstermekte ve direnişlerini anlamlı kılmaktadır. Kürtlerde İslamiyet karşısında yaşanan bu üç tür deneyim, ulusal birliğin gelişmemesinde önemli bir etken teşkil etmiştir.”(   Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, II/80)

Peki, Öcalan’ın mesihçi ve zerdüştçü çizgisinin PKK’ya herhangi bir yansıması var mıdır?

PKK militanları arasında yapılan bir ankette en çok sevilen dinsel önder olarak Zerdüşt’ün % 34, Hz. İsa’nın % 34, Hz. Muhammed’in ise % 10 çıkması,[8] Öcalan’ın belirlediği yeni konseptin tabana yayılmakta olduğunu göstermektedir. Buradaki İsa’nın Orijinal İsa değil de Mevcut Hıristiyanlık’taki İsa olduğunu da not etmek gerek.[9] Bu anketin sonuçlarını din olarak Hıristiyanlığa duyulan özel yakınlığın bir göstergesi olarak okumak mümkündür.

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Bu makale, aşağıdaki çalışmalarımız referans alınarak hazırlanmıştır: Ali Rıza Bayzan, Misyoner Örgütlerin Kürt ve Alevi Operasyonu, İstanbul-2008, IQ Kültür Sanat Yayıncılık; Ali Rıza Bayzan, Türkiye’de Amerikan Misyonerleri, Ankara-2006, Bilgi Yayınevi

[2] Bkz., Öyküm Hz İsa’nın Öyküsüdür, 11 Eylül 2004 Özgür Politika

[3] 27 Aralık 2002 Özgür Politika

[4] Hasan Mezarcı, Almanya’da Hürriyet’e özel bir röportaj verdi. Allah bana en şerefli unvanı vererek bana ‘‘Mesih’’ dedi. Şu anda tarih yazılıyor. Gördüğünüz gibi Türkiye gündemine gökten düşer gibi düştüm. Hıristiyanlık Kudüs’te çıktı, İstanbul’da güç oluşturdu ve yeryüzüne hákim oldu. Müslümanlık Mekke’de çıktı ve o da İstanbul’da güç oldu. Mesih’in de İstanbul’da çıkması çok tabiidir, çünkü İstanbul, Müslüman ve Hıristiyanın tarihi başşehridir. Hürriyet 25 Kasım 2000

[5] Bkz., İnci Jann Roj, Öcalan’ın Mesih Gerçekliği başlıklı yazı dizisi, 27 Nisan 2003 Özgür Politika

[6] Abdullah Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, AİHM Savunmaları, Köln-2001, Cilt II, s. 74-79

[7] Bir misyoner örgüt bu durumu şöyle ifade ediyor: “Ayrılıkçı Kürt PKK örgütüne yakınlık duyan Aleviler, Türkiye’de örgütlenmekten zorunlu olarak feragat etmiş, Almanya’da, merkezi Köln’de bulunan "Kürt Alevileri Federasyonu" adı altında örgütlenmişlerdir.” Uluslararası Katolik Misyonu İnsan Hakları Uzmanlık Birimi, Dr. Otmar Oehring (Derleyen), Türkiye’de insan haklarının durumu - laiklik = din özgürlüğü mü? Çeviri: Recai Hallaç, 2004, s. 40

[8] Anketin ilk kaynağı PKK sempatizanı olan Özgür Gündem gazetesindir. Anketi aktaran 31.01.2006 Zaman

[9] İki İsa arasındaki fark için bkz., Kutluhan Bilgeşah, Murat Hakan Yıldırım, İsa Tanrı Değildir/Hıristiyanlığın Serüveni, IQ Kültür Sanat Yayıncılık

Haber 7



Bu haber 1,083 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,333 µs