Kürt sorunu nereye?

17 Mayıs 2008 15:20 tsi
Ahmet Türk'ün başlattığı küçük tartışma, Türkiye'deki Kürt hareketinde bu ayrışmanın başladığının önemli bir işaretidir. PKK çizgisinde, totaliter usullerle bastırılmış iç tartışmalar, artık yavaş yavaş dışa vuruyor! Artık yeni bir döneme girildi... Tah

Taha Akyol/Milliyet

Kürt sorununda yeni gündem

İşaretler henüz küçük fakat zamanla büyüyecek. Kürt hareketinde terör yanlıları ile terörsüz siyaset yanlıları arasındaki ayrışmadan bahsediyorum. Ahmet Türk’ün, Talabani ile görüşmesinden sonra “PKK’nın silahlı mücadelesi Kürtlere zarar veriyor” diye açıklamalar yapması, küçük bir olaydır ama zamanla büyüyecek bir tartışmanın işaretidir. DTP’deki PKK elemanları hemen Ahmet Türk’e giderek, “Sen neyi kastediyorsun?” diye tepki göstermişler. Türk’ün cevaplarından “tatmin olmasalar da şimdilik suskun” kalacaklarmış. Ama yine de DTP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Sarıkaya “PKK’nın silahlı mücadelesinin Kürtlere zarar verdiği yönündeki açıklamalar partinin görüşü değildir!” diye beyanat vermekten geri durmadı; fakat Kürt hareketinin gündemine “PKK zarar veriyor” tartışması girmiştir artık.

Dünyada da böyle
Şimdilik küçük çaplı olan bu görüş farkları zamanla büyüyecektir. ‘Etnik hareketler sosyolojisi’nin kanunu böyledir: Bu tür hareketler genelde silahla ortaya çıkıyor, zamanla, demokratik süreçte radikaller ile ılımlıların, terör yanlıları ile terörsüz siyaset yanlılarının yolları ayrılıyor.
‘Taban’ da zamanla ılımlılara yöneliyor.
İspanya adeta bu ‘sosyoloji’nin laboratuvarıdır.
Ahmet Türk’ün başlattığı küçük tartışma, Türkiye’deki Kürt hareketinde bu ayrışmanın başladığının önemli bir işaretidir. PKK çizgisinde, totaliter usullerle bastırılmış iç tartışmalar, artık yavaş yavaş dışa vuruyor! Ahmet Türk gibi, Aysel Tuğluk ve Sırrı Sakık’ın da biraz ikircikli olmakla birlikte, benzer açıklamaları oldu. Silaha karşı çıkma konusunda DTP’li entelektüel Orhan Miroğlu’nun yazdıkları çok daha kişiliklidir.
Terör örgütünün güdümündeki bir siyasi harekette artık “Silahlı mücadele Kürtlere zarar veriyor” türünden sözler edilebiliyor olması, önemlidir. Tartışma zamanla büyüyecektir elbette.

Uzun vadeli
PKK ile devletin silahlı mücadelesi tavizsiz devam ettiği müddetçe; bu bir... İkincisi, içeride demokratikleşme süreci kesintisiz geliştiği müddetçe ve üçüncüsü, uluslararası politikada terör örgütü bugünkü gibi tecrit edildiği müddetçe, terör yanlılarının sayısı azalacak, terörsüz siyaset yanlılarının sayısı artacaktır.
Bölgede piyasa ekonomisinin gelişmesi de zamanla hem Türkiye’nin iç entegrasyonunu güçlendirecek hem refah arzusunu etnik milliyetçi heyecanların önüne geçirecektir.
Hepsi uzun vadeli olan bu dinamikler Kürt hareketinde sadece terörün değil, radikalizmin de tabanını zamanla daraltacaktır. Dünya tecrübesi gösteriyor ki, etnik milliyetçilik yok olmuyor ama bu tür dinamiklerle terörsüz ve ılımlı siyasi hareketlere dönüşebiliyor, böylece çözüm ve birlikte yaşama kolaylaşıyor.
Bu sosyal ve politik dinamiklere paralel olarak, eski “bağımsız birleşik Kürdistan” türü Pan-Kürdizm ideolojisi yerine, mesela Orhan Miroğlu’nun adeta teorileştirdiği, “Her Kürt, vatandaşı olduğu ülkenin siyasi sisteminin bir parçasıdır, Türkiye Kürtlerinin kaderi de Türk halkının kaderinden ayrı değildir” gibi görüşler ortaya çıkmaya başlıyor.
Rahmetli Orhan Kotan on yıl önce bunları yazdığı zaman PKK tarafından susturulmuştu.
Terörü tasvip etmeyen ılımlı görüşler zamanla güçlenecektir.

Bu haber 231 defa okundu.