En Sıcak Konular

Lübnan'da tehlikeli oyun

15 Mayıs 2008 20:27 tsi
Lübnan'da tehlikeli oyun Amerika ve müttefiklerinin Lübnan'da yaptıkları hesaplar umulmadık sonuçlara yol açabilir.

Nicholas Noe*

Bush hükümeti, bir kez daha Lübnan'da, ne potansiyel uzun dönem zararlarının (insan ve stratejik), ne de daha akıllıca alternatiflerin farklılığını göremeden, tehlikeli bir oyun oynuyor.

Lübnan'daki son kumar, İsrail'i, Temmuz 2006'daki Hizbullah'a (ve Lübnan'a) karşı, büyük tahribat meydana getiren 33 gün savaşını sürdürmesini teşvik-bazıları 'talep' diyor- etmekti. Bu hareket görülebilir bir şekilde, birkaç cephede başarısızlığa uğradı.

Üstelik ilk Winograd raporunun vurguladığı, eşgüdümlü bir şekilde Hizbullah'ı diplomatik olarak baskılamak ve zamana yayılan askeri vuruşlar gerçekleştirmek veya Lübnan'daki dâhili dinamikleri kullanarak uzun dönemde, Hizbullah'ın devletten bağımsız olarak silah taşıyacak gerekçeleri çökertmek gibi doğrudan savaşa daha akılcı alternatifler varken.

Aylar sonra, Bush hükümeti, benzer şekilde yerel vekilinin hazır olmadığı tehlikeli bir harekete girişti: Eski Gazze diktatörü Muhammed Dahlan'la ilişkili milislerle Gazze'de Hamas'a karşı bir darbe.

Şimdi, Amerikan yanlısı ittifakın (Mart 14 grubu) birlikte aldığı, 'devlet gücünden' arta kalanı doğrudan bir meydan okumayla Hizbullah'ın bağımsız askeri gücü için merkezi önemde bir konuda karar almada kullanınca, Lübnan tekrar cephe ve satranç tahtasının merkezine geldi. Meydan okuma, Mart 14 önderleri ve ABD yetkililerinin bir dizi görüşmesi sonucunda, görünürde Hizbullah'ın-bilinen ve zımnen-kabul edilen iletişim ağına yönelikti. Ama Hizbullah'ın önderi Seyyid Hasan Nasrallah'ın dün belirttiği ve Mart 14 liderlerinin de çok iyi bildikleri gibi, Hizbullah'ın iletişim ağı askeri gücünün kalbidir. İsraillilerin bütün çabalarına karşın 2006 savaşında Hizbullah'ın benzersiz bir koordinasyon örneği ortaya koymasının arkasında bu ağ vardı.

Mart 14 yanlısı el-Müstakbel gazetesinin bir yazarının dün ortaya koyduğu, ya da Lübnanlı yorumcu Michael Young 'Lübnan Talakı' şeklinde daha şiddetlice belirttiği gibi, Mart 14 grubu 'Hizbullah'la mücadelede stratejik değişim' ilan ederken bu yöndeki karalılığını açıkça belli ediyor.

Ama bu hareket göründüğünden ziyade gerçekte etkili olabilecek mi? Belki de daha önemlisi, Mart 14 ve Amerikan müttefikleri, güçlü mezhepsel özelliklere sahip sınırlı bir şiddet seviyesini denetimde tutarken (a) açık bir kargaşadan uzak ve (b) nihayetinde Lübnanlı Şia ve Hıristiyan taraftarları arasına çektikleri ölümcül siyasi çizgiyi doğru bir şekilde hesapladılar mı?

İletişim meselesi ve Beyrut havalimanına bakan kameralar iddialarını, Hizbullah'ı yalnızlaştırmak için kullanmak, Mart 14 ittifakı ile olan zıtlıkları belirlemek ve şüphesiz 'belki' de hedef olabilecekleri ihtimaliyle(Mart 14'ten Velid Canbolat'ın belirttiği gibi) Lübnan vatandaşlarını şiddetle korkutmak, zekice bir planın maskesi. Özellikle de gelecek seneki meclis seçimleri, süregelen cumhurbaşkanı seçimi çabası ve hâlihazırdaki anahtar noktalara, muhalefetle müttefiki Hıristiyan adayların gelmesini engellemek için.

Sorun, Lübnanlı köşe yazarı Refik Huri'nin günlük el-Enver gazetesinde belirttiği gibi, 'Mart 14 geri çekilemiyor ya da cari'de bitmiş durumda ve sahadaki güç dengesi yüzünden, kararlarını sonuna kadar götüremiyor'.

Ordu, dün kumandanın da belirttiği gibi, Mart 14'ün lehine 'devlet' kararlarını uygulamayacağı ve müdahil olmayacağını açıkladı. Özellikle de daha önce 'devlet' tasdikiyle korunmuş olan Hizbullah'ın da ilan ettiği gibi askeri kapasitesi için yaşamsal olan silah bulundurma hakkı için.

Sonuçta Amerika, Lübnan ordusunun unsurlarını silahlandırmaya ve eğitimine onlarca milyon dolar harcamış olsa da, özellikle Mart 14 yanlısı dâhili güvenlik kuvvetlerinin (Gazze örneğinde olduğu gibi) güç dengesi tamamen muhalefetle özellikle de Hizbullah'la beraber. Öyleyse bıraktığı erken izlenimden anlaşıldığı gibi, Mart 14, şüphesiz Amerikalılarca yüreklendirildi, Hizbullah'ın ve muhalefetin, hassas mevzularda doğrudan bir müdahale Gazze'de olduğu gibi (ki 'direnişin' meşruiyetini büyük ölçüde zarara uğratacak) düzenleyemeyeceğini hesapladı ve aynı anda; kritik zamanlarda olduğu gibi, Sünniler ve Şia arasındaki sürtüşmeyi engelleyebileceğini düşündü.

Başka bir şekilde söylemek gerekirse, 'talak' olmayacaktı, sokakta çok fazla güç bulundurmaya gerek yoktu ve Mart 14 muhalefetle 'evlenmede' daha da başarılı olacaktı. Buna dayanarak, Mart 14, uzlaşmak için yer bırakarak görünürde kazandıklarını Hizbullah'a onurlu bir şekilde çekilme imkânı sunarak koruyabilirdi. Mart 14 'devlet hükümdarlığı' ve Hizbullah 'tehlikesi' konusunda Lübnanlılara düşüncelerini açık etmişti. Ama sert yöneticileri ve havalimanı güvenlik müdürünün anayasal meşruluğu sertçe tartışılan bir kabine tarafından aniden görevinden alınması böyle bir yer bırakmaya meydan vermedi.

Bilakis, kendisi hazırlıksız olduğu halde-Amerika ve Mart 14 için fark eden bir durum, her şeyi kuvvet meselesi haline getirdi. Irak ve Afganistan'daki savaş sebebiyle yeterince zayıf olan Lübnan'daki Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin ve Mart 14'ün Amerikan müttefiklerinin güç dengesine Mart 14 lehine müdahale etmesi pek muhtemel gözükmüyor.

Öyleyse esas soru Mart 14 yavaşça ellerindeki güce asılma kapasitesini kaybederse, geçmiş 30 yılda olduğu gibi, İsraillilerin müdahale edip etmeyeceği veya İsrail'in arkasına yaslanıp esaslı hasmının kendi yurttaşlarıyla savaşını izlemekten mutlu mu olacağıdır. Nasrallah, dün Hizbullah'ın iki cephede savaşacak güçte olduğunu ifade ederek kesinlikle ilkinin mümkün olduğunu düşünüyor. Her iki şekilde de, ufuklarda yeni bir İsrail işgalinin gözüktüğü ve/veya yeni bir iç savaşın ciddice tartışıldığı bir noktada ister istemez zamanla kaçırılan veya uzaklaşılan alternatif yollar düşünmeden edilemiyor. Özellikle de 2005 de Suriye'nin Lübnan'dan çekilmesinin ardından oluşan Hizbullah ve Mart 14 siyasal ittifakı.

Filistin-İsrail cephesinde ise, en güçlü aktör- Amerika – devamlı ve üzücü bir şekilde yanlış veya eksik şekilde bilgilendirildi. En kötü anlarda, siyaset Bush Beyaz Saray'ında daralan bir tutucu yeni-muhafazakârlar takımı tarafından, bilinene göre Lübnan'ı hala 'Sedir Devrimi' olarak çizilen rotaya yönlendirmeye çalışan Elliott Abrams tarafından tayin edildi.

Ne yazık ki, son 48 saatteki olaylarca da belli olduğu gibi Amerikan umursamazlık ve doğrudan müdahale siyaseti, ne Lübnanlılara ne bölgeye ne de Amerika'nın kendisine barış ve zafer getirmedi. Bilakis gitmek üzere olan Bush hükümeti görevlileri her ne kadar uzaklaşsalar da kendilerini vahim bir şekilde son kalan 'görevi' tamamlamak durumunda hissediyorlar.

The Gurdian

 



Bu haber 443 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,876 µs