En Sıcak Konular

5 ana oyuncudan hangisi AKP’nin yanında?

13 Mayıs 2008 15:08 tsi
5 ana oyuncudan hangisi AKP’nin yanında? Küresel dengelerin Türkiye’nin siyasi dengelerini ne kadar ‘etkilediği’ hala bir tartışma konusu. Kimilerine göre oyun en büyüt çatıya bakarak kimilerine göre de bağımsız değerlendirilir. Ama kulvar hangisi olursa olsun, dünyanın gidişi

Global dönüşüm ve değişimlerin teker teker ülkeleri etkilediği inancı boş değil. Örneğin “internet” veya ticaret dendiğinde istisnasız herkes, ülkelerin bu akımların dışında “isteseler” dahi kalamayacakların söyler.

Nispeten doğrudur. Ama iş siyasi dengelere gelince; örneğin dünyada yeni bir eğilim var ise, politik ve stratejik konumlanmalar oynuyorsa, daha açık ifade ile kartlar yeniden karılıp, taşlar yerinden oynatılıyorsa, bunun bir ülkenin iç dinamiklerini etkileyebileceği çok kabul edilmiyor.

Nedeni bilinmez. Ama çok sağlıklı olmadığı kabul gerekiyor. Örneğin bugünkü yazısında Cüneyt Ülsever şöyle bir paragraf kurgulamış; “Dünyadaki devinimlerin kapatma davasının açılmasına neden olduğunu söylemek uçuk ve şirin bir palavra olacağı gibi kapatma davasının dünyadaki devinimi tetikleme iddiası daha da ileri giderek bir zırvaya dönüşür.”

Doğrusu bu tür bir bakış açısı, “makul” bir eleştiriyi hak ediyor. Ülsever’in seçtiği kelime ile yazarsak, “dünya devinimleri” Türkiye’nin iç politik akslarını etkiler. Tersi ise küresel eğilimi değiştirmez ama “tamamlar”!

Bunun için birine “şirin palavra” demek tamamen yanlış olacağı gibi, tersine “zırva” demek “tamamen doğru” olmaz.

O zaman soruyu mümkün olan en yüksek çatıdan soralım: Dünyanın başat aktörleri açısından AKP’nin kapatılma davası nedir?

Bu soru ve yanıtı aslında bir “tüme-varım” sorusu. Tersinden sorulsa da harita ortaya çıkar; “AKP’nin kapatılma davası küresel kurgunun neresindedir?”

Oyunun oyuncuları…

Günümüz dünyasında “dengeleri tutan” 5 ana oyuncu bulunuyor. ABD, AB, Rusya, Çin ve Hindistan. Dikkat edilirse, herkesin gündeminde olan Ortadoğu bir ana oyuncu yani “etki sahibi” değil.

Değil ise “etkilenen” demek gerekiyor. Bunu Türkiye için de söylemek yanlış olmuyor o halde. Esasen bu ülkelerin dünya üzerindeki güç coğrafyaları, yine bu ülkelerin periferileri oluyor.

Bu bağlamda, “oyun alanı” olarak görülen “Büyük Ortadoğu”nun ana parçası olarak Türkiye, tüm başat oyuncuların “ilgi alanında”. Bu durumda Türkiye’nin siyasi dengelerinin ve kapatılma sürecinin başlangıç ve sonucunan 5 oyuncudan “münezzeh” olduğu söylenebilir mi?

O halde yapılması gereken basit: Bu 5 oyuncu için Türkiye’nin ne anlama geldiğini söylemek.

Amerika Birleşik Devletleri: Washington için Türkiye-klasik pohpohlanma ve müttefik ülke vaftizlerinden ayrı olarak-tam anlamıyla kilit ülkedir. ABD’nin ağzıyla “pivotal state”, “menteşe ülke”dir. Ankara’nın önemi bölgenin tüm aktör, eylem ve açılımları açısından kesin etkendir. ABD için gözden çıkarılamaz kıymette olduğu gibi Ortadoğu ve Orta Asya’nın şu an yaşanan dönüşüm sürecinde muhakkak “oyunda olması gerekli” figürdür. Suriye, Irak, İran, Filistin, İsrail, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan, Afganistan, Pakistan, Ermenistan, Türki Cumhuriyetler’in tamamı, Kıbrıs, Balkanlar için Ankara ABD’nin yanında olmalıdır. Bu ülkelerin her biri için söylenecek maddelerin içinde de Türkiye olmalıdır. Örneğin enerji konusunda Türkiye büyük üretici olmamasına rağmen oyundadır. Bu kadar hayati damarı elinde tutan bir ülkenin yönetiminde kimin bulunduğu, o ülkedeki siyasi dengelerin nasıl kurulduğu ABD için önemsiz olabilir mi? Daha ileri giderek, ABD’nin Türkiye’nin iç siyasi dinamiklerine “taraf” olmayacağını söylemek mümkün mü?

Rusya: Yukarıda ABD için söylenen tüm şartlar aynen hatta komşuluk ilintisi yüzünden fazlasıyla vakidir. Rusya için Türkiye’nin “karşı tarafta” bulunması hep sorun olmuştur ve bundan sonra da Ankara’nın konumlanması sorun veya çözüm olmaya devam edecektir. Avrupa’ya giden enerji yolları, Orta Asya, Türki Cumhuriyetler’deki etkisi, NATO, Balkanlar ve Ortadoğu arenasında Türkiye’nin takınacağı tavrı Rusya’nın görmezden gelmesi mümkün mü? Bu halde Rusya’nın Türkiye’nin iç dinamiklerinde taraf olmaması varsayılabilir mi? Hatta, geniş anlamıyla Batı’nın Türkiye’de arzu edeceği siyasi yapının tersini istemesi mucize sayılabilir mi?

Avrupa Birliği: Yine aynı örnekler baki kalmakla birlikte, bir yandan Rusya bir yandan ABD ve bir yandan da genişleme süreci ile sıkışan AB’nin, enerji yollarından gelen baskıyı sübvanse edebileceği Türkiye’yi görmezden gelmesi, nüfus, iş güçü, pazar alanı olarak Türkiye’yi hiç görmeyeceği, Birlik içindeki her bir ülkenin bazen ayrı ayrı bazen ortak Türkiye politikaları yaratmadığı iddia edilebilir mi? Türkiye’nin kapatma davası dahil hangi siyasi dosyasında AB’nin söylemediği bir söz bulunuyor. Terörden etnik sorunlara, ekonomiden ceza davalarına kadar AB’nin girmediği yer mi var? O halde AB, Türkiye’de nasıl bir siyasi erk veya siyasi denge ister diye sorulmayacak mı? Buna karışmadığı nasıl söylenebilir?

Çin:  Dil ve coğrafi uzaklık çoğu zaman Çin’in Türkiye üzerindeki bakışını görmemezi ötelese de, Pekin Ankara’nın ne denli önemli olduğunun farkında. Bu yüzden de mümkün olan tüm araçlarla Ankara’da varlık göstermeye çalışıyor. Bir-imi minik örnek verelim. Mesela, Güneydoğu Anadolu’da bir çok Çin firması üstelik kendi işçilerine getirerek çalışıyor. Ya da Genelkurmay’ın üst düzey generalleri ve yetkilileri sık sık bu ülkeye gidiyor, çeşitli askeri konularda işbirliği arıyor ve yaratıyor. Bunların çoğu gazetelerin fark edilemeyecek kadar küçük haberleri olarak kamuoyuna yansıyor. Ama bunlara da gerek yok. Çin şu an-büyüme hızı ve hacmi nedeniyle-en büyük enerji ihtiyacı olan ülke. Bu nedenle Ortadoğu’ya büyük önem veriyorlar. İran’da bunlardan birisi. Bu denklemde Türkiye’yi pas geçmeleri olası mı? Buna Orta Asya “sınırdaşlığını” da  eklemleyebilirsiniz! Yine hepsi bir tarafa, sadece en büyük rakibi ABD’nin pozisyonlanmasına karşı olarak Türkiye’nin öneminin bilincinde olmaları olası mı?

Hindistan: Yeni Delhi hala küresel oyunda yerine açıkça belli etmiş değil. Hem Çin hem Rusya hem de ABD, dengeleri bozabilecek bu ülkeyi yanında istiyor. Türkiye düzleminde ise kabul etmek gerekir ki, etkisi en az ülke Hindistan. Pakistan meselesinde biraz ilintimiz var. Ticari konularda da öyle. Ama Hindistan’ın kendi iç sorunları da çok ve nükleer silah dışında küresel oyunculuk vasfı çoğu zaman nüfusu ve coğrafyası dışında zayıf kalıyor.
 
Tüm bu söylenenler Türkiye’nin ne kadar önemli olduğunun altını çizmek için sınıflandırılmadı. Türkiye elbette önemli ama bu önem çoğu zaman dert olarak karşımıza çıkıyor. Dert olarak çıkıyor çünkü bu oyuncular Türkiye’yi hep kendi beklentilerine ve rakiplerinin stratejilerine göre formüle etmeye çalışıyor. Bu da açıktır ki, küresel oyuncular Türkiye’nin iç politik denklemlerine müdehale etmeye çalışıyorlar demek. Elbette açık biçimde değil. Örtülü biçimde. Ve kötü tarafı şu ki etkileyebiliyorlar da.



Bu haber 2,732 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,583 µs