nasıl bir Ortadoğu? | " /> nasıl bir Ortadoğu? | "/>

En Sıcak Konular

Yeni dönemde nasıl bir Ortadoğu?

11 Mayıs 2008 18:39 tsi
Yeni dönemde nasıl bir Ortadoğu? Ortadoğu'nun temel çatışma ekseni olan Arap-İsrail uyuşmazlığını kim nasıl sona erdirebilir? Ortadoğu uzmanı Samir Salha, yeni bir zihniyetle kendini kuran Beyaz saray ve Tel Aviv'e işaret ediyor. Peki bu ne kadar mümkün? Bunun dinamiklerine, engellerin

Prof. Dr. Samir Salha'nın Yeni Şafak'ta çıkan yorumu:

Yeni dönemde Ortadoğu?

Her ne hikmetse ABD devlet başkanları Beyaz Saray'a yerleşmelerinin akabinde Filistin konusundaki söylemlerini tamamen unutarak çok farklı yorumlarla karşımıza çıkıyor, öte yandan emekli olmalarıyla Başkanlık öncesindeki sözlerine geri dönüp tekrar Filistin meselesinin savunuculuğunu yapmaya başlıyor. Anlaşılan odur ki ABD'nin İsrail ile olan ittifakı, stratejik işbirliği ve ülke içindeki İbrani devleti lobisinin Amerikan politikasında belirleyici bir etken konumunda olmuş, yönetime gelen devlet başkanları İsrail'in gücünden yararlanarak ikinci bir dört yıllık iktidar dönemi sürdürme hevesinden vazgeçmemişlerdir. Bu bağlamda geçtiğimiz günlerde ABD eski başkanı Jimmy Carter'ın Ortadoğu'ya gerçekleştirmiş olduğu gezi söz konusu durumun kanıtı niteliğindedir.

Carter "Çok uzun yıllar boyunca sıkıntı yaşayan Filistinlilerin bir vatanının olması gerekiyor "ve "vahşice işlenmiş bir cinayet" olarak nitelendirdiği Gazze'ye yönelik askeri operasyonları, ayrıca Filistin sorunu ile ilgili yapılan bölgesel ve uluslararası toplantılar ve verilen taahhütlere sadık kalınmasını istemiştir. Carter, Dahası ileri giderek İsrail'i kızdırmak pahasına Şam'a kadar yolunu uzatmış, ABD ve Tel Aviv'in terörist olarak kabul ettiği Halid Meşal ile görüşmüş, demokratik bir şekilde iktidara gelen Hamas ile resmi diyalog başlatılmasını istemiş ve son olarak Yasser Arafat'ın anıtmezarını ziyaret ederek çiçek bırakmıştır. Özetle, şimdiye kadar hiçbir batılı liderin cesaret edemediği bir davranış sergilemiştir.

CARTER'İN İNSANİ MESAJLARI

J. Carter'ın bu açılımları, ABD'nin seçim arifesinde adaylardan John Mc Cain, Barak Obama ve Hillary Clinton'a iletilmek istenen son derece önemli bir siyasi mesaj mahiyetindedir. Carter'ın bu cesareti 30 yıldan beri beklenen bir adım olsa da, ABD içinde özellikle İsrail'e bağlı olarak geliştirilen politikanın vereceği zararları ortaya koyan bir girişim olması bakımından ilgi çekicidir.

Eski başkanın izlediği bu strateji özellikle kendisi gibi demokrat olan ve Filistin konusunda önceki tutumunu bir kenara bırakarak İsrail'i memnun edecek açıklamalarda bulunmaya başlayan güçlü başkan aday adayı Obama için önemli yol haritası niteliğindedir. Önümüzdeki günlerde Bush'un Ortadoğu'ya veda turunu yapmak ve İsrail devletinin kuruluşunun 60. yıldönümü etkinliklerine katılmak üzere valizini hazırlarken, Arap aleminde bırakmış olduğu en önemli izlenim Beyaz Saray'ın İsrail'i kolay kolay gözden çıkarmayacağı, bölgedeki büyük dost ve müttefikinin Tel Aviv olduğu, ekonomik, askeri ve stratejik anlamda İbrani devletini yalnız bırakmayacağı şeklinde olmuştur.

Beyaz Sarayın sakinleri bölge ile ilgili son dönemde yapılan yorum ve değerlendirmeleri ciddi bir şekilde okumak mecburiyetindedir. Şöyle ki;

 

"Yediotahronot" gazetesi yazarlarından Yedal Meşal'in dile getirdiği kamuoyu yoklamaları İsraillilerin sadece yüzde dördünün hiçbir şeyden korkmadıklarını ve hayatlarından memnun olduklarını ortaya koymuştur. ve en önemlisi de İsrail içerisinde tanınmış bir - medya mensubu olan Şalom Kital'ın "60. yıldönümü etkinliklerine gerek olmadığını, ülkenin geleceği konusunda karamsar olduğunu" belirtmesi Amerikan sözlerine çok da güvenilmediğini gözler önüne sermiş, bu bakımdan çözümün İsrail içerisinden geleceğini açık bir şekilde ortaya koymuştur.


İngiltere Eski Başbakanı ve hâlihazırda Ortadoğu dörtlüsünün özel temsilcisi konumunda bulunan ve ABD'nin büyük çabaları sonucu bu göreve gelen Tony Blair'in, Filistin'deki mevcut durumu "korkunç" olarak nitelendirmesi, 2008'i bölgede ve dünyada barış yılı olarak ilan eden ABD Başkanı Bush'a ağır bir darbe olmuştur. Son iki yılda Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın, Ortadoğu'ya yönelik gerçekleştirdiği gezilerin sayısı 15'i bulmuştur. Rice'ın yanı sıra başta Başkan Bush olmak üzere pek çok yetkili de bölgeye yönelik ziyaretlerde bulunmuştur. Ancak tüm bu temaslara rağmen elde edilen sonuç tam anlamıyla bir hayal kırıklığından ibarettir.


Filistin konusunda geçtiğimiz günlerde Londra'da yapılan toplantının sonuç bildirgesinde; belirtilen yeni Yahudi yerleşim birimleri kurulmasına son verilmesi, Filistin ve İsrail arasında diyalogun sağlanarak barış için iki devletli çözüm amacı çerçevesinde bir yol haritası oluşturulmasına destek verilmesi ve Gazze'ye yönelik ambargoya son verilmesi hususundaki kararların tamamının kağıt üzerinde kalması, barışın inşası konusunda, önde gelen ülkelerin ne denli isteksiz olduklarını gözler önüne sermektedir.

ORTADOĞU İÇİN YENİ POLİTİKALAR ŞART

Filistin Lideri Mahmud Abbas'ın hayal kırıklığı, uzlaşma görüşmelerinin sonuçsuz kalması ile kendisine çok yakın kişilerin Abbas'ın görev süresinin bitmesini beklemeden Başkanlıktan ayrılacağına yönelik açıklamaları ABD'nin göz önünde bulundurması gereken bir husustur.

Bush daha önce Mahmut Abbas'la yapmış olduğu bir toplantının ardından "Filistin devleti benim ve yönetimim için öncelikli bir konudur" şeklindeki sözlerini tamamen unutmuş görünmektedir. Bundan dolayı Arap medyasında yer alan Abbas'ın son Washington gezisinin ardından yaşadığı hayal kırıklığı ve umutsuzluktan sonra tüm görevlerini bırakma ve siyasetten çekilme kararı ile karşı karşıya kalabileceği yorumları ciddi bir biçimde değerlendirilmelidir.

Özetle, Bush yönetimi, selef iktidarların Filistin konusunda 50 yıl önce yaptığı hataları tekrarlamakla yetinmeyip. İsrail'in işgal altındaki topraklarda inşa ettiği yerleşimlerin ve barışı engelleme politikalarının Ortadoğu'da nasıl bir hasar ve tahribata yol açtığını görmemekte direnmektedir. Bush idaresi bilinen bir oyunu tekrarlamaktan başka bir öneri getirmemektedir: İhtilaflı olan taraflara aynı anda çelişkili vaatlerde bulunmuş, İsraillilere yerleşimlerin süreceğini; Filistinlilere de Filistin devletinin kurulacağına dair sözler vermiş ve birçok Arap müttefikine İran'ın tehditlerine karşı ortak politika geliştirmenin ne kadar hayati olduğu üzerine vurgu yapmıştır.

Başkanlık seçimine bir yıl kala Cumhuriyetçilerin uluslararası platformda kaybedilen kaleleri ve itibarı geri kazanması dışında, Washington'un, İsrail'e karşı herhangi bir zorlama içerisine girmeyecek olması beklentilerin üst düzeyde tutulmaması gerektiği hususundaki görüşümüzü kuvvetlendirmektedir.

Sonuç itibariyle, 1991'de iki kutuplu dünya düzeninin çökmesiyle beraber 17 yıldan beri ABD'nin ipoteğinde kalan, günümüze kadar çözüm bulunamayan Arap-İsrail uyuşmazlıklarına son verilebilmesi için barışa karşı güvenlik esasına dayanan yol haritasının önünü açma çabaları sınırlı olduğu kadar, sorunun çözümüne bir katkı sağlamaktan da uzak kalmıştır.

Anlaşılan odur ki, Arap-İsrail uyuşmazlığını sona erdirebilecek güç, gerçek anlamda siyasi çözüm arayışlarını ve barışı destekleyecek, iç siyasetinde yeni sesler ve oluşumlar barındıracak ve temiz bir sayfa açma zaruretini benimseyecek yeni zihniyetlerden oluşacak Beyaz saray ve Tel Aviv olacaktır.

* Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi



Bu haber 771 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,259 µs