Hukuk reformu ile darbe arasındaki fark | " /> i" /> Hukuk reformu ile darbe arasındaki fark | "/> i"/>

En Sıcak Konular

Hukuk reformu ile darbe arasındaki fark

11 Mayıs 2008 16:21 tsi
Hukuk reformu ile darbe arasındaki fark Vatan gazetesi yazarı Ruhat Mengi bugünkü köşesinde Yargıtay'ın mecliste oylarının toplamı %55 olan iki partiyi kapatmasının değil, hükümetin yargı reformunun asıl "yargı darbesi" olduğunu söylüyor. İşte ilginç yazı... i

Ruhat Mengi/Vatan

Devlet eliyle yargı darbesi

Dün, önce iktidara yakın köşe yazarları tarafından başlatılan, sonra Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın o köşelerdeki ifadeyi aynen tekrarlayarak “hakimlerin tarafsız olması gerekliliğinden” söz ettiğini ve sonra yine aynı ifadenin Adalet Bakanı tarafından tekrarlandığını, son olarak da “yargı reformu” diye yapılan değişikliğe konduğunu anlatmıştım.

“Anayasa değişikliği” diye yapılan müdahalelerde nasıl ki asıl amaç “türban serbestisi” ise, yargı reformu da aslında onların tarifine göre “yargının tarafsızlığının” yani kendilerinden yana taraf olmasının sağlanması.

Peki bu cici yargı reformu yargıyı nasıl tarafsız (!) hale getirecek: Kendi deyimleriyle hakimleri “milli irade”ye seçtirerek.

Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin çoğu, dün maddeler halinde saydığım bağımlılık (dolayısıyla taraflılık) yetmiyormuş gibi Meclis tarafından seçilecek. Sonra...

HSYK Yargıtay üyelerini seçecek.

Yargıtay üyeleri Yargıtay Başsavcısı olacak 3 üyeyi belirleyecek.

Cumhurbaşkanı da (aldıkları oya filan bakmadan) aralarından istediği kişiyi Başsavcı yapacak.

Böylece, örnek gösterdikleri ABD’den tümüyle farklı, oradaki “kesin kuvvetler ayrılığı”nın aksine yasama ve yürütmenin yekpare hale geldiği, Cumhurbaşkanı’nın da bu bütünlüğün içinde olduğu, medyanın yarısının iktidar medyası durumunda bulunduğu Türkiye’mizde “yargı denetimi” de cici cici, tümüyle ortadan kalkacak.

“Mutlak iktidar” sağlanmış olacak.

Asıl yargı darbesi bu değilse nedir? Başbakan “Dere geçmediğimiz günler de gelecek” sözüyle bu günleri mi kastetti acaba?


*****

Ollie AB adına konuşmuyor

Türk insanı son yıllarda kendisini yönetenler tarafından çifçisinden, Güneydoğu’da terör mücadelesi yapan askerine, şehitlerine, işçisine kadar her tür hakareti, aşağılanmayı yaşadı... Eline poşet tutuşturularak aldatılan ve aslında özgür iradesiyle karar vermesi gerekirken “maddi imkansızlığı, çaresizliği” istismar edilerek aşağılanan kitleleri saymıyoruz bile... Şimdi bütün bunların üstüne Türk yargısı ile rejime saygılı halk kesimlerinin hakaretine sıra geldi. Siyasetçisinden köşe yazarına ve sonra da AB’sine, ABD’sine kadar önüne gelen hakaret yarışında...

Yapılan görüş bildirmek olsa susup dinleyeceğiz ama bu değil, düpedüz baskı... Saygısızlık.

Ertuğrul Özkök dünkü yazısında bu konuya değinmiş, AB’nin neredeyse laik rejimi korumaya çalışan kesime “faşist” damgası vurduğunu söylemiş, sonra da Başbakan Erdoğan’ın “AKP ortalama Türk’ün partisidir” sözünden yola çıkarak “ortalama laik Türk”ün özelliklerini gayet güzel sıralamıştı.

Bence tek bir eksiği vardı... Ortalama laik Türk çıkarları uğruna ülkesinin dünyada parmakla gösterilen ve büyük bedeller ödenerek kurulmuş rejiminin tehlikeye atılmasına destek olmaz. Onda Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştiren, bu ülkeyi kazananların dürüst ve özverili ruhu vardır.

O yazıda Özkök “Olli Rehn’in sözleri şahsi değerlendirmesi midir, yoksa AB’nin belirlenmiş siyaseti mi emin değilim” diyordu.

AB’nin siyaseti olamayacağı baştan beri ortada çünkü Ollie, Joost ve diğer AB temsilcileri konuşmalarıyla, pek değer verdiklerini sık sık vurguladıkları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de saygısızlık yapmış ve onu hiçe saymış oluyorlar.

Ortada bir hata varsa AİHM’ye ve Kopenhag, Venedik Kriterleri’ne güvenmek zorundalar aslında.

Bunu yapmak yerine abuk subuk ötüp durmaları o saygısızlığın açık işaretidir



Bu haber 265 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    4,477 µs