En Sıcak Konular

Başbakan’ın güvenliği tehlikede mi?

10 Mayıs 2008 13:10 tsi
Başbakan’ın güvenliği tehlikede mi? Menderes, Özal ve Erdoğan... "Ey Erdoğan, sen de “kırmızı çizgiyi” aştın… Özal’ı izle, “Ben devletin Başbakanıyım” diyerek yürü, YEDİĞİNE, İÇTİĞİNE DİKKAT ET… Sonun Özal gibi olmasın." Fatih Bayhan yazdı...

Fatih Bayhan/Haber7.com

Başbakan’ın güvenliği tehlikede mi?

Türkiye maalesef normal günler geçirmiyor.

Kitlesel her olay, bir takım yasadışı örgütlerin faaliyet alanına dönüşmüş durumda…

Ya siyasi provokasyonlar yapılıyor, yahut ses getirecek eylemler planlanıyor…

Son 2 yıldır ülkede polis ve istihbarat birimlerince ele geçirilen bilgiler sayesinde bir çok eylemci daha bombanın pimini çekmeden yakalanmış…

Hatırlayın, Ankara’da bir otoparkta, hem de Başbakanlık’a yakın bir yerde içi patlayıcılarla dolu koca bir minibüs bulunmuştu…

Ve daha bir çok olay…

Suikastlar, molotof kokteyller…

Diyeceksiniz ki, “Ne yani ülke güvensizlik bandına mı girdi? Yoksa abartıyor musun?”… Hayır abarttığım falan yok, ama ülkenin güvensiz bir alana doğru çekilmeye çalışıldığını söylemek bütün bu olanlardan sonra zor değil…

***

Bazı gelişmeleri ve emniyet kayıtlarını incelerken dikkatimi çekti…

Sanırım Başbakan’ın güvenliğinden sorumlu birimlerin de bazı şeyler dikkatini çekmiş olacak ki koruma duvarı oluşturulmuş, güvenlik halkası artırılmış…

Zaman zaman abartıya kaçıldığı, vatandaşın zarar gördüğü bu güvenlik tedbirleri, elbette önemli, ancak benim üzerinde durmak istediğim nokta çok daha bir şey…

Önce tarihsel bir hatırlatma…

Bu ülkede Atatürk’ten sonra halkın büyük desteğini almış üç kişi oldu…

Menderes, Özal ve Erdoğan…

Dikkatle bakın, Menderes, önlenemeyen yükselişini idam sehpasında can vererek sonlandırdı…

Bu idam sahnesine belki bir “mantar tabancası dahi patlatılmadı “ama, halkın gözünde “Kahraman Menderes” oldu…Kimi, “şehit” dedi…

                                            ***

Menderes’i istemeyerek de olsa efsaneleştirerek irade, halkın desteğini yıllar sonra yeniden kazanan Turgut Özal’ı “Büyük Türkiye” idealini resmi anlaşmalarla imzaya aldığı için bu kez “zehirleyerek” öldürdü ve “kalp krizi” süsü verdi… Özal’ın ölümü hala bir muammadır… Şimdi üçüncü isimdedir sıra…

Çünkü bu halk, akıllanmamıştır(!) ve gidip Erdoğan gibi birisine hem de iki defa yetki vermiştir… Hala yapılan kamuoyu anlaşmalarında Erdoğan’ın aldığı destek yüzde 40’ın çok üzerindedir… Kapatma davası bile Erdoğan’ı bitirmeye yetmemiştir ve belki de yeniden efsaneleştirecektir…
 
                                               ***

İşte Erdoğan’ın bu saatten sonrası çok önem kazanmaktadır…

Bugüne kadar suikast planları hep deşifre olmuştur, suçlular yakalanmıştır… Ancak arkalarındaki güçler sır gibi saklanmaktadır…

Rahmetli Özal, Partisi’nin kongresinde kendisini öldürmek isteyen Kartal Demirağ’ı çok sonra affetmek zorunda kalmış, ancak kendisini kimin öldürmek istediğini de yaptırdığı tetkikler sonucunda ortaya çıkartmıştı…

Evet, Rahmetli Özal’ın Baba Bush’u Camp David’deki evinde ziyaret etmesinin en önemli nedeni de kendisine karşı olası bir darbeyi veya suikastı “böyle bir şey olacaksa ABD’nin bilgisi dışında olmaz” düşüncesine inandığı için merkezinde yok etmekti…

                                             ***

Şimdi Erdoğan da Türkiye’nin Ortadoğu ve Orta Asya’daki menfaatlerine uygun hareket geliştirerek, “dikkat” çekiyor…

ABD’den kaçan Arap sermayesini Türkiye’ye getiriyor… Ülkenin sermayesini güçlendiriyor. Çünkü bu Arap şeyhlerinin milyarlarca dolarlık petrol paraları ABD ekonomisin en can alıcı kaynağı, rezervidir. 11 Eylül’den sonra bu para “güvenli bir ülke” arayışına girdi. İşte Erdoğan’ın bu ülkelerle kurduğu ilişkiyle paralar Türkiye’ye akmaya başlamıştı ki bir anda Türkiye’de bombalar patlamaya başladı, buranın da “güvensiz bir ülke” olduğuna inandırılmaya çalışıldı…

Ancak Erdoğan, Oyunları bozuyor… Prinç kıtlığı “oyunu” oynayanları ortaya çıkartıp çökertti… Aynı çevreler şimdi de “peynir kıtlığı” oyunu oynamak istiyor, amaçları halkta korku ve panik yaratmak…

***

Şimdi gelelim asıl meseleye…

Evet, Erdoğan son beş yılda yapılamayanları yapmıştır, ülkede bir hareket meydana getirmiştir…

Evet, duble yollar tamamdır, 27 yıldır açılamayan Bolu tüneli açılmıştır ve takdir edilmelidir, hakeza 25 yıldır tamamlanamayan Karadeniz Sahil Yolu’nun tamamlanması iyi olmuştur…

Ancak, Erdoğan burada kalmamıştır… Herkes onu Avustralya’da sanarken, o Malezya’da D-8 ülkeleriyle gizli bir toplantı yapmış ve “ekonomik kalkınma” odaklı adımları planlamıştır…

Orta Asya, Orta Doğu, yakın komşularla ilişkileri düzeltmiştir… Bosna yeniden bir “Türkeli” olarak hatırlanmış ve sosyal, kültürel, siyasal köprüler kurulmuştur…

***

O halde Ey Erdoğan, sen de “kırmızı çizgiyi” aştın…

Bundan sonra olacakları bekle, ama ne olur eskilerden ders alarak bekle…

Menderes’i izle, “Pek Muhterem Hakim Bey Hazretleri…” diye söze başlayıp, ceketinin dört düğmesini de ilikleme… Sonun Menderes gibi olmasın…

Özal’ı izle, “Ben devletin Başbakanıyım” diyerek yürü, YEDİĞİNE, İÇTİĞİNE DİKKAT ET… Sonun Özal gibi olmasın.

Yanındaki; siyah gözlüklü, afilli delikanlılar iyi eğitim almış olabilir, sadıkta olabilir, ama “ev, aile, dostluk” ilişkilerinde aman titizlik göster… Unutma ki Fatih’i en yakını zehirlemiştir…

***

Ben az yazayım, siz çok anlayın…

Bakın "Kennedy suikastini soruşturan Warren Komisyonu Oswald'ın suikasti tek başına işlediği sonucunu çıkardı, fakat Amerikan halkının sadece yüzde 10'u buna inandı."

***

Şener: Türkiye’yi soyuyorlar!

Latif ağabeyimiz salvolarına devam ediyor..

Haklı olduğu, olmadığı yanları zaten halk değerlendiriyor…

Ama ben önceki gün Fatih Altaylı’nın programında sarfettiği cümleleri dinleyince sessiz kalamadım.

Diyor ki Sayın Şener, “Özelleştirmeler tam bir fiyasko…”

“Kar getiren şirketlerimiz satılıyor, ülkeden çıkan para 89 milyon dolardan 2 milyar dolara çıkmış, batağa gidiyoruz” diyor…

İyi de Latif ağabeyciğim, bu özelleştirmeler olurken Başbakan’ın sağ yanında siz vardınız…

Yeri geldi hükümet sözcülüğü bile yaptınız…

Daha liste dışı kalalı 9 ay oldu…

Yani, 9 aydır siz kabinede yoksunuz…

Evet, soruyorum size, madem “özelleştirmeler tam bir fiyaskoydu” neden bu özelleştirmeyi yapan kabinede görev aldınız, görevdeyken neden uyarmadınız?

Madem hükümet kar eden şirketleri satıyor, neden şimdi konuşuyorsunuz…

Ve dahası, “batağa gidiyoruz” diyorsunuz…

Yani her şey bu 9 ayda mı oldu…

Sağolun, gerçekten sağolun…

Keşke bu özelleştirmeler yapılırken hükümeti uyaran çevreler gibi sizde o zaman konuşsaydınız….



Bu haber 1,780 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,926 µs